Bir keresinde bana перевод на английский
860 параллельный перевод
Bir keresinde bana, bir saate bir yaşamı sığdırabileceğini söylemişti.
Yen once told me you could crowd a lifetime into an hour.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
You once told me if you had committed the crime you would have looked for a big stone with a hollow underneath... to hide what you stole.
Bir keresinde bana çimenlerde uyumanın ne kadar güzel olduğunu söylemiştin.
Once you told me how nice it was to doze in the grass.
Biliyor musunuz Kont hazretleri bir keresinde bana gösterdiğiniz salon oyunları vardı.
You know, Your Highness... I was just thinking of some parlour tricks you once showed me.
Bir keresinde bana ateş etti.
He took a couple of shots at me once.
Charlie bir keresinde bana ateş etmişti.
Charlie took a shot at me once.
Bir keresinde bana asla unutmayacağım bir iyilik yapmıştı.
He did me a good turn once that I'll never forget.
Bir keresinde bana, "senin gibi bir filozof niçin tuvalette?" demiştin.
You once asked what a philosopher like me was doing in the washroom.
Bir keresinde bana "ters ve sinirli ihtiyar" demiştin.
You once called me a warped, frustrated old man.
Bir keresinde bana tekme atmıştı.
Once he kicked me.
Bir keresinde bana, bu kolonilerdeki şu barbar insanlara acıdığını... ve oraya misyonlerler göndermeyi istediğini söylemişti.
He told me once that he felt for those barbaric people in our colonies and that he wished to send missionaries there.
Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin.
You told me once I'd have to tell you sometime.
Hatta bir keresinde bana bıçak saplamıştı.
She even stuck a knife in me once.
Bir keresinde bana silahını asla almamamı söylemiştin!
You once told me never to take your gun away from you.
Bir keresinde bana bu hayatı çok seveceğimi söylemiştin.
You told me once I'd love this kind of life.
Bir keresinde bana ne istediğimi sormuştun.
You asked me once to tell you of something I wanted.
Bir keresinde bana Ron'un güvencesinin kendi içinde olduğunu söylemiştin. Çünkü önemsiz şeylere önem vermeyi reddediyordu.
You told me once that Ron was so secure within himself... because he refused to give importance to unimportant things.
Bir keresinde bana, onu hayatından çok sevdiğini söylemişti.
You said once you loved him more than life.
Bir keresinde bana bir şey seni rahatsız ettiğinde, o şey yokmuş gibi davrandığını anlattı.
I remember that once she told me that when anything annoyed you, you simply pretended that it wasn't there.
Bir keresinde bana şöyle demiştin : Seni hep sevebilirim, karın da olurum, çocuklarına anne de.
You remember one time you said to me... that you could love me and be a wife and a mother?
Bir keresinde bana yararı dokunmuş olabilir.
It might have done me some good once.
- Bir keresinde bana evlenme demiştiniz.
- You once told me not to get married.
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Your Majesty once told me that you could not afford the luxury of being a woman, that always you were forced to remember that you are a queen, and that your only love, your only thought, must be your duty.
Bir keresinde bana İsrail kralının nasıl taç giymesi gerektiğini anlatmıştın Hezrai.
I remember you once lectured me, Hezrai, on how a king of Israel is crowned.
Bir keresinde bana, boyun ve omurganın arka tarafında küçük düzeltmelerin nasıl yapılacağını öğreten kırıkçı bir hanımla tanıştım.
I met a lady osteopath one time... that taught me how to make little adjustments in the back of the neck... and spine.
Bir keresinde bana :
You once said to me,
Bay Favraux, bir keresinde bana evlilik teklif etmiştiniz.
Mr Favraux, you once asked me to marry you
Bir keresinde bana bir kitap ödünç vermiştin.
You once lent me a book.
Bir keresinde bana biraz utanarak "sinir gerginliği" yaşadığını söylemişti.
She once told me slightly ashamed she had "nervous fever".
Hatırlarsın, bir keresinde bana da kur yapılmıştı, baban olmayan genç biri tarafından.
You know, me too, I was once wooed by a young man who was not your fayher :
Bir keresinde bana çok içtiğimi ve kustuğumu söylemişti.
He told me once I drank too much and threw up.
Oysa bir keresinde bana "sana asla yalan söylemeyeceğim" demişti...
Still, once he told me.. I will never lie to you.
Bir keresinde bana Ipcress dosyasını mikrofilme çekmemi söylemişti.
He once asked me to microfilm the Ipcress file.
"Bir keresinde bana denemek istediğinizi söylemiştiniz."
"You once told me you'd like to try."
Bir keresinde bana insanlar yaşımı sorarsa 20 yaşında olduğumu ve hafif kafalı olduğumu söylememi söyledi.
He did say once if anyone asked how old I was... to say I was 20 years old and light in the head.
Bir keresinde bana mönü getirmişlerdi.
There was a man brought me one once.
Bir keresinde Vera Marcal'a bir şey söyledim, bana tokat attı.
I said something to Vera Marcal, and he slapped me.
Will bana ne kadar uzun zamandır arkadaş olduğunuzu... ve bir keresinde onun için nasıl kavga ettiğinizi anlattı.
Will's told me how long you've been friends... and how you fought for him once.
Bana ara sıra olur. Bir keresinde Bobby'nin okul konserinde olmuştu.
It often happens to me. I did it once in the middle of Bobby's school concert.
Bir keresinde tatlı bir ses işittim. Sanki senin sesin gibiydi. Bana "Kendini uçurumdan aşağıya at." diyordu.
Well imagine this, once I heard a voice... a sweet voice, it seemed like your voice... telling me "Throw yourself, throw yourself on the rocks, now..."
Bir keresinde, bir doktor bana :... "entelektüeller, çocukluklarından itibaren yeterli beslenmezler" demişti.
A doctor told me once, "Intellectuals, undernourished since childhood!"
Bana bir keresinde yardım etmişti.
He did me a favor once.
Bir keresinde biri bana iyi insanların mutlaka kafa dengi arkadaşlar bulabileceğini söylemişti.
Someone once told me that true human beings will always find kindred spirits.
- Bir keresinde Miles bana ne dedi biliyor musunuz?
- Do you know what Miles told me once?
Bir keresinde, karısı hastanede bebek bekliyorken koca bana telefon ediyordu.
One time, the wife was in the hospital to have the baby..... and the husband was calling me up.
'Bir keresinde ünlü bir film yıldızı bana dedi ki, "Spot",
'A famous star once said to me, "Spot," she said,
Bana bir keresinde söylediğin şeyi hatırlıyor musun?
Maybe.
Nişanlıları ile kol kola gezerlerdi. Bir keresinde biri bana yardım etti.
Young ladies walked pass with nice shoes.
... gözle görünür bir yardım alamadığı için iflas etti. Bilirsin, Frank, bir keresinde kızılderililer bana demişti ki...
You know, Frank, some Injuns told me once...
Biliyor musunuz, bana bir keresinde kör bir at satmıştı.
You know, she sold me a blind horse once.
Bir keresinde onun için savaştım diye bana madalya verdi.
He gave me this medal. I fought with him.
bir keresinde 202
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21