Bir resim перевод на английский
3,964 параллельный перевод
Bir resim al, daha kalıcı olur.
Take a picture, it'll last longer.
Al işte, bak iki hafta önce müzenin Asya ek binasının açılışında birlikte çekildiğimiz bir resim.
Here. Look. I... have got a picture of... us at the museum's opening of the new Asian wing two weeks ago.
- Beraber bir resim çekinelim mi? - Elbette!
Can we take a picture?
Sana bir resim gönderiyorum.
I'm sending you a picture right now.
Aklımda herşeyin mükkemmel olacağına dahil bir resim vardı.
I had this picture in my mind. Everything was just gonna be perfect.
Ona sadece çıplak bir resim gönderdim.
I just emailed him a naked picture.
Biliyor musun, ben olsaydım daha gerçekçi bir resim... çizerdim...
I think I might prefer more of a still life landscape, you know?
Keltoş psikoposla da bir resim çekelim, sonra defolup gidebiliriz.
We need one more with the baldy bishop then we can get the hell out of here.
O, sadece bir resim, ama hala açıklayamadığımız bir gizemi var.
It is only a portrait, and yet it seems to have dimensions and mysteries that have yet to be explained.
Rönesans ressamları bize, İsa ve UFO'ların birarada olduğu bir resim bırakmış.
UFOs, and here we have the Renaissance painters, basically, bringing us Jesus and a UFO together in the same painting.
Bir keresinde bir resim yapmıştım ve gerçekten bir şeyi yeniden yaratmıştım.
I did a picture once where I did recreate something.
Madam, bir resim alabilir miyim, Lütfen.
Ma'am, autograph please.
- Cep telefonuma bir resim gönderdi.
He e-mailed a picture to my cellphone.
Sizin için ufak bir resim çizeyim.
Let me paint just a small picture for you.
'Bir resim alabilir miyiz dostum?
'Can we get a picture please, mate? This way.
Birlikte tek bir resim oluyorlar.
Together they make a single painting.
Çabucak bir resim çeker misin?
Will you take a quick pic?
Her kartta bir resim olur.
Each card has a picture.
- Çok güzel bir resim!
- That's a nice picture!
Güzel bir resim istiyorum, biraz orijinal olsun.
I want to see some painting, and nothing too derivative.
Duvarına muhteşem bir resim asabilirsin ama er geç sana söylediğim şeyi hatırla.
You can have a brilliant picture on your wall, but eventually, remember what I've said to you.
Sıradan bir resim olmaz, cuk oturmalı.
And not just any picture, the picture...
Bugün okulda benim için güzel bir resim yapmış.
He drew a picture for me in school today.
Belki de James ilkokulda çalışan bir resim öğretmenidir.
Μaybe James is, uh, an art teacher at an elementary school.
Eli mavi bir resim çizmişti.
Eli had covered the stoop with a big blue sky.
Eğer mağazaya boş bir resim çerçevesi assak tüm hanımlar kendilerinin içini dolduracağını hayal eder.
And suppose we were to hang the empty picture frame in the store so that every lady might imagine herself as the one filling it?
Tezgaha dayalı bir resim vardı.
There was this picture frame that was leaning against the counter.
- Oldukça karamsar bir resim. - Evet, babam da çetin cevizdi zaten.
Yeah, well, my dad was a pretty hard guy.
- bir resim çizmeye çalışıyorum.
- to paint you a picture.
Bir resim gösterip onunla görüştün mü diye sordular.
They showed me a picture and asked if I've met him recently
Üzerinde herhangi bir resim veya yazı var mıydı?
Any prints or drawing on it?
Biryerlerde bir resim daha olacaktı.
I got a picture somewhere.
Bu bize Foster'a ait daha net bir resim gösterecek.
It gives a clearer picture of Foster.
- Belki olay budur, belki yaşam bir resim değildir.
Maybe that's it ; maybe life's not a picture.
Ama önemini fark etmeden çektiği bir resim var. İşte bu.
But he takes one photo without knowing its importance.
Resim öğretmenim ben yokmuşum gibi davranıyor ama onu etkilemek için yıl sonu resim sergimizde son bir şansım var.
My art teacher acts like I don't exist, but I have one last chance to impress him at our year-end art fair.
Bayım, ölü fahişeye resim için kederli bir halde bakar mısınız?
Sir... may I photograph you looking... sorrowfully at this... dead whore?
Dün oğlunun eski evine gittiğini fark ettim. Bir kaç resim çektin.
I, uh, noticed that, uh... you stopped by your son's old place yesterday to take some photos.
Bir gün parkta resim çizerken, o adam durmuş ocak ayının ortasında dondurma külahı yiyordu.
I was painting in the park one day. And there was this man eating an ice cream cone in January.
Bilirsin, Biz yeni bir suluboya resim resim dersi alabiliriz veya... veya salsa dansı öğrenmeye gidebiliriz veya operaya sezonluk bilet alabiliriz.
I am. You know, we could take that watercolor class or... or we could learn to salsa dance or we could get season tickets at the opera.
Resim ve heykel eğitimi almıştı, ama geometri, optik, mekanik tasarım, anatomi, jeoloji ve daha bir çok alanla da ilgiliydi. ve her birini sıradışı bir şekilde kavrayabiliyordu.
He was trained as a painter, a sculptor, but he manages to move into geometry, optics, mechanical design, anatomy, geology, and so on, and in each of these, he has extraordinary insight.
Leonardo da Vinci zengin bir ipek tüccarının baskısıyla, tüccarın karısının resmini yapmaya başladı. fakat bu resim hayatının son 16 yıIında tam bir takıntı haline geldi. Mona Lisa.
Leonardo da Vinci begins work on a portrait commissioned by a wealthy silk merchant for his wife, but it is a painting he will never part with, obsessing over every detail for what would be the last 16 years of his life- - the Mona Lisa.
İnsan niye böyle bir resim basmak ister ki?
Is that how I look? Why would anyone want to print a photo like that?
Ben yerel bir hayır işiyle uğraşmanı ya da suluboya resim yapmanı kastetmiştim.
I meant run a local charity or paint watercolours or something.
Bu iki resim ve yarım düzinesi daha 7 Aralık 1941'de adadaki bir simsardan çalınmış.
Turns out these two paintings, along with half a dozen others, were stolen from an art dealer here on the island back on December 7, 1941.
Bir de resim lazım.
We'll also need a picture.
Tekstil modeli için resim araştırması yaptık. ... ve Jersey'de bir gömlek imalatçısıyla eşleşme bulduk.
We ran an image search on the textile pattern, and got a hit to a shirt manufacturer in Jersey.
Telefon etti. Bir de resim yolladı.
He called, and he sent a photo.
Bol bol resim var ama önceden bilmediğimiz bir şey yok.
Lots of pictures, but nothing we didn't know already.
Bir karalama defteri al da biraz resim yap.
Buy yourself a sketchpad, and just draw some pictures.
Bir sürü resim var.
There are lots of photos.
resim 63
resimler 54
resim yok 18
resim mi 16
bir ricam olacak 16
bir rüya 25
bir rüya gördüm 33
bir randevum var 102
bir rahip 31
resimler 54
resim yok 18
resim mi 16
bir ricam olacak 16
bir rüya 25
bir rüya gördüm 33
bir randevum var 102
bir rahip 31