Bir saat перевод на английский
28,597 параллельный перевод
Bayağı geç bir saat.
That's pretty late.
Bir saat içinde tutulduğuna eminim.
Oh, I'm pretty sure half the units there are rented out by the hour.
Uçağım bir saat sonra, o yüzden... Peki ya iki saat sonra olursa?
Oh, uh, uh, my flight leaves in an hour, so...
Küçükken, senden bir saat sonra yattığımı hatırlıyor musun?
Do you remember when we were little I always got to go to bed an hour after you?
Örneği alır almaz, en iyi ihtimalle bir saat.
As soon as we get a swab to the lab, best bet's an hour.
Bir saat daha kalmak ister misin?
You want to give it another hour?
Bir saat sonra Philly'e giden bir uçakta olacağım.
I'm on a plane for Philly in an hour.
Bir saat sonra toplantımız var.
We have a settlement meeting in an hour.
ABD'nin her tarafında altı Yugoslav elçiliği gizemli patlamalar sonucu hasar gördü, hepsi de bir saat içinde gerçekleşti.
Six Yugoslav diplomatic missions throughout the United States are damaged in a series of mysterious bomb blasts all occurring within one hour of each other.
Peki millet, koşar adım, kızıl kartal bir saat içinde burada.
Okay, people, double time! Red eagle lands in one hour!
" Kate, işin aşırı dandik, sadece gece kulüplerinde eğleniyorsun, bir gün en iyi iki arkadaşınla mutlu bir saat geçireceksin ve o iki arkadaşın kola sipariş edecek, sen de onların hamile olduğunu, çocukları olacağını anlayacak ve artık Tako Salısı için zamanları olmadığını,
"Your job is super lame and your fun is just organized clubs, " and one day you're gonna get happy hour " with your two best friends
Doğum günümdü, bir saat geçti.
Or it was till, like, an hour ago.
Onunla bir saat birlikte olsaydım.
No, no, not even.
Bir saat değil, onunla on dakika olsaydım
If I had just, like, ten minutes with her, I'd be like,
- Bir saat daha devam edecek.
It's gonna be going on for another hour.
Süper-kötülerden bahsetmişken, bugün babamı sormuştun sonra bir saat boyunca ortalarda yoktun.
Speaking of super villains, you asked about my father today and then you disappeared for an hour.
Bir saat içinde işte olmalıyım.
I have to be at work in less than an hour.
Bir saat içinde olacak.
Will be in an hour or so.
Yiyemem.Bir saat bekledim, işe geri dönmem lazım.
I had an hour, I gotta go back to work.
Bilmiyorum ama buradan bir saat uzaklıkta.
I don't know, but it's-it's only an hour from here.
Boğazdaki yaralanma ölümünden bir saat önce meydana gelmiş.
The injury occurred less than an hour before his death.
Gitmedi. Bir saat boyunca orda oturup bekledi.
She was here for like an hour just staring.
Bir saat sonra orada buluşalım.
Meet me there in an hour.
Bir saat sonra aradığımda onu bulmuş olacaksın.
You will have him on the line when I call back in an hour.
"Bir saat" dediler.
They said in an hour.
Restoranın karşısındaki otopark orası Bir saat önce buluşacağımız yer.
That's the parking garage across from the restaurant where we were supposed to meet an hour ago.
Konuya direk giriyorum bağışlayın çünkü bir saat içinde yeğenimin anma töreni ve kocamın cenazesi var.
I apologize if I get right to the point, but I have my niece's memorial and my husband's funeral in an hour.
Son 25 yılın suçları, dünün suçlarını da içerir. Bir saat öncenin suçlarını da.
The crimes of the last 25 years include the crimes of yesterday... and of an hour ago.
Ameliyat bir kaç saat sürecek.
You know, the operation lasts a couple of hours.
Maura, bir kaç saat daha çıkmaz.
Maura's gonna be out for a few more hours.
Sadece bir kaç saat.
It's just a couple hours.
Endrit Amiti'n izni bir saat içinde hazır olur.
Well, Endrit Amiti's warrant should be ready within the hour.
Hiç tanımadığım biri için öyle bir adamla başımı belaya sokamam birkaç saat değişmemi isterse, değişirim.
And I'm not gonna cause trouble with a guy like that for someone I've never even met, so if he wants me to switch for a few hours, I'm switching.
Bakar mısınız memur bey, telefonların saat 10'a kadar açılmadığını biliyorum ama acaba bir telefon konuşması yapmam mümkün mü merak ediyorum?
Excuse me, Officer? I know the phones don't open until 10 : 00, but I was wondering if it's possible for me to make a phone call?
Ayın 12'sinde benim evde bir fondü gecesi yapalım diyorum, saat yedi gibi, ne diyorsun?
Hey. I am following up about fondue night on the 12th. My place, 7 : 00.
İki saat içinde, mikserimle bir içki hazırlayıp domuz rostosu kızartabilirim.
I once put together the Alpha sigma tiki mixer in two hours complete with a full roasted pig.
Üç saat Marco Polo oynayıp Shelly'i hiç bulamayıp bir grup yaşlı insanın uygunsuz yerlerine dokunup sevindirdikten sonra yorulmuştum.
After three hours of playing "Marco Polo" and never finding Shelly, but inappropriately touching a couple of old guys and making their day, I was done.
Saat dört gibi gelir bir sutyen takıver.
Well, she'll be here around 4 : 00, so put on a bra.
Bir de, saat 10'dan sonra ızgara yapma.
Oh, don't... don't grill after 10 : 00.
Bir aydır Cece bana zorla Uygunsuz Gerçek izletttirdiğinden iki saat kesintisiz uyumamıştım.
You know, I haven't had two hours of uninterrupted sleep since a month ago when Cece made me watch An Inconvenient Truth.
Belki de bunun eritme fabrikasında 16 saat çalışan çocuklardan gelen bir şey olduğunu düşünüyorum.
Maybe I think it's a holdover from when children worked 16 hours a day at the smelting mill.
Saat gibi her 27 yılda bir mi?
Every 27 years like clockwork?
Bir ya da iki saat sürer.
Er, one or two hours?
Ön bürodaki kişi bir şey yapabilmeniz için yirmi dört saat geçmesi gerektiğini söyledi.
The man in reception said it had to be 24 hours before you could do anything.
Saat 2.00 civarından ışıklarda siyah bir araç görülüyor.
An S.U.V. ran a red light a few blocks from here at 2 : 21 a.m.
Nerede olduklarını bilmiyorum ama beni birkaç saat önce aradı. Bir iki saat önce aradı ve adama verdiğim yatıştırıcıyı sordu.
Look, I don't know where they are, but she called me a couple hours ago - - a few hours ago, asking about the sedative I gave the guy.
Saat 03 : 38'de, Ruth Iosava anonim bir video görüşmesi yoluyla merkezimizle temasa geçti.
At 3 : 38 A.M., Ruth Iosava contacted headquarters via an anonymous Internet video call.
"Saat 8'de şoför gelip seni alacak. Bir şişe şarap getir."
_
İki saat içinde yapılacak örgütlü bir buluşma için kaç kişi toplayabilirsin?
How many people can you have at an organizing meeting in two hours?
Aa, yaklaşık saat 2 : 00 a.m. gibi bir barda,
Uh, about 2 : 00 a.m., in a bar,
Görünüşe göre Bonnie'ye verdiğin şu hapların etkisi 48 saat içinde geçecek ve Armory'nin onu.. bulması için bir engel kalmayacak.
The way I see it, those pills you've been using on Bonnie will wear off in the next 48 hours, and the Armory will come calling for her.
bir saat sonra 47
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 18 42
saat 9 217
saat 1 132
saat 22 41
saat 2 157
saat 5 177
saat 8 244
saat 23 33
saat 4 173
saat 18 42
saat 9 217
saat 1 132
saat 22 41
saat 2 157
saat 5 177
saat 8 244