Bir öğretmen перевод на английский
2,068 параллельный перевод
İyi bir öğretmen asla öğrencilerinden vazgeçmez.
A good teacher never lets up on her students. Although,
New York'lu bir öğretmen ve 18 aylık bir çocuk annesi olan Risa Pears dün akşam sirkten dönerken, kendini yaklaşmakta olan trenin önüne attı.
Risa Pears, a school teacher and mother of an 18-month-old daughter... flung herself in front of a train while returning home from the circus.
Tabiki, adam sıradan bir öğretmen.
Um, hello, he's a teacher.
Umutsuz, hayalleri olmayan, normal ve sıradan bir öğretmen gibi bomboş, sadece ölmeyi bekleyen.
Just a normal, regular teacher with no hopes or dreams absolutely nothing, just waiting to die.
En başta bir öğretmen-öğrenci ilişkisi olarak başlayan şey, bunun çok ötesinde bir şey oldu.
Our relationship began as a student-teacher thing and then evolved into something a whole lot more.
Aksi ve katı yürekli bir öğretmen.
A gruff, insensitive teacher.
Bir öğretmen, asla uluslararası hip-hop süperstarı kadar seksi olamaz.
A teacher is nowhere near as sexy as international hip-hop superstar.
Döndüğümüzde sana bir öğretmen ayarlayacağım.
On the way back I'll introduce you to Mr. Tan
Tennessee Dayton'ın küçük, kırsal bir kasabasından, John Scopes adlı 25 yaşında düzgün bir öğretmen bir adım öne çıktı.
In the small, rural town of Dayton, Tennessee, a clean-cut, 25-year-old schoolteacher called John Scopes stepped forward.
Harika bir öğretmen.
She's a great teacher.
Emma harika bir öğretmen ve onun bensiz yalnız kalmasını ve başka bir yerde olmayı dilemesini istemezsiniz.
Emma is an excellent teacher, and you would not want her to be so lonely without me that she wished to be elsewhere?
Mekan özellikle de küçük bir çocuğu olan bir öğretmen için oldukça rahatsızdı.
"The place is rather uncomfortable, especially for a teacher " with a young child.
Daha sonra ikinci dönemde, üçüncü dönemde, bir öğretmen daha geldi.
Then, in the 3rd trimester, we had another teacher. So, there were 60 pupils.
Bir öğretmen.
A teacher.
Kimya, Fizik, biyoloji öğretmeni... ayrıca boktan bir öğretmen.
Vice-principal Furano : teacher of chemistry, physics, biology... And one crappy teacher.
Muhteşem bir keman virtüözü ve harika bir öğretmen olduğunu biliyorum.
I know that he's an amazing violinist and a really great teacher.
Sonunda müziğe benim kadar heyecan duyan ve anlaşabildiğim yeni bir öğretmen bulmuştum.
I finally find a teacher that I connect with. Who's as excited about music as I am.
O dakikadan sonra nasıl bir öğretmen olacağımı düşünmek için vaktim kalmamıştı.
By that point, I didn't have time to think about what kind of teacher I was going to be.
- İyi bir öğretmen olduğunuzu duydum.
I hear you're an excellent teacher.
Bir öğretmen, bir komşu... - Hayır.
She could be a teacher, a neighbor.
O bir öğretmen.
Well, he's a teacher.
Ve Ramona Posner da bir öğretmen yardımcısı.
and, uh... ramona posner was a teacher's aide.
Ne? Hayır, hayır, hayır, bir öğretmen daha iyi olur.
No, no, no, I'd rather have a tutor.
Biri bir öğretmene çok kötü bir şey yapsa ve daha sonra o öğretmen işini geri alsın diye aynı kötü şeyi başka bir öğretmene yapsa, nasıl olur?
If someone did a really bad thing to one teacher, and then did the same bad thing to another teacher to get the first teacher her job back, would it be okay?
Harika bir öğretmen.
He's a great teacher! Kiss ass.
Daha iyi bir öğretmen olmalıydım.
I should've been a better teacher.
Bir öğretmen böyle bir şey duyduğu zaman kanunen rapor etmesi gerekir.
Once a teacher hears something like that he's legally required to report it.
İyi bir öğretmen olmak istediğini düşünüyordum.
I thought you wanted to be a good teacher.
Eğitmeni onun ebeveyni değil, sadece hevesli bir öğretmen ve dersleri öğrencisinin becerisine göre uyarlıyor.
The tutor is not his parent, just an enthusiastic instructor, and one who will adapt his lessons to the ability of his student.
Çalmayan bir öğretmen tanıyorum.
I happen to know a teacher who doesn't.
Annesi bir öğretmen, babası da araba satıyormuş.
And his mom's a teacher and his dad sells used cars.
Bana Yahudi Savunma numaralarından bir şeyler öğretmen gerekir, Kyle.
i just need you to teach me some jew defensive moves, kyle.
Evet, birkaç öğretmen daha kaldı. Ama şu ana kadar Mary Beth veya Tiegler hakkında bir şey bilen yok.
Yeah, a couple more teachers to go, t, uh, so far nobody knows anything about mary bh or tiegler.
Nimrod Harabeleri'nin bana öğretmen için sessiz bir yer olduğunu düşünmüştüm.
I thought you could teach me here, next to Nimrod's ruins where it's quiet.
Bir hafta sonu öğretmen arkadaşların ısrarıyla eğlenmeye gitmiştik.
One weekend, I was persuaded to go out with some teacher friends.
Not veren bir öğretmen gibi.
Like the way a teacher Grades a paper.
Sana küçük bir yerde öğretmen ol demiştim!
I told you to become a teacher in the countryside!
Belki bir kaç öğretmen ya da polis. Ne hayran kitlesi ama.
Maybe just a few teachers, a few cops - what a company.
50.000 dolar istiyorum. Yoksa tüm dünyaya aile babası, öğretmen ve diyakoz Arthur Mitchell'ın bir sübyancı olduğunu söylerim.
I want $ 50,000, or I'll tell the whole world that Arthur Mitchell, family man, schoolteacher, church deacon, is a pedophile.
İyi öğretmen karakteri bize harika bir bakış açısı katar.
Oh, come on. The wholesome teacher persona gives us a great angle to play.
Umarım öğretmen hakkında attığın mesaj bir şakaydı.
Hope that text about the school teacher was some kind of joke.
Nasıl olurda bir sabıkalıyı Havenhurst'a öğretmen yaparlar?
How's an ex-con like this get hired to teach at Havenhurst?
Öğretmen-öğrenci ilişkilerinin en güzel yanı, öğretmenin öğrenciden bir sürü şey öğrenebilecek olmasıdır.
Gosh, the great thing about the teacher-student relationship is the teacher can often learn more from the student.
Bir öğretmen istedim, sen reddettin.
I asked for a tutor, and you said no.
Vekil öğretmen ve bir ızgaracı var sanki karşımda.
You look like a substitute teacher and a fry cook.
Bir günlüğüne öğretmen olmakla ilgili mi?
is it about being teacher for a day?
Tabii, Michael iyi bir öğretmen.
Sure, michael's a good teacher.
Öğretmen ya da onun gibi bir şeydi.
Like a school marm or something.
Bir öğretmen olmak istiyorum.
I want to be a teacher.
- Ya hocam, öğretmen bir şey görmedi ki.
- Ma'am, she didn't really see anything.
Eğer bir grup öğretmen bulsam ve idareden birkaç kişiyi toplasam ve hepimiz dışarı çıksak, seni ve başarını kutlasak ne dersin?
What would you think If I got a group of the teachers together, Some of the staff, and all of us together -
öğretmen 128
öğretmenim 161
öğretmenler 37
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25
öğretmenim 161
öğretmenler 37
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oğlan 76
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25