Bu çok zor перевод на английский
3,779 параллельный перевод
Bu çok zor ve o öğle yemeğinde gidip yılan balığı falan mı yemiş?
It's so hard and she went and ate eel for lunch by herself or what?
Biliyorum bebeğim, bu çok zor.
Baby, I know it's hard.
Quinn'le ayrıldıktan sonra tekrar Lusty Leopard'ta dans etmeye başladı ve bu çok zor geliyor çünkü...
Since Quinn and I broke up, she's gone back to dancing at The Lusty Leopard, and it's just really tough because...
Bu çok zor olmalı.
That's got to be hard.
Gwyneth Paltrow'un görgüsüz kriz meditasyon taktiklerini hatırlamaya çalışıyorum ama yuvamda yaşayan kümes hayvanları varken bu çok zor.
Sweet mother! I am trying very hard right now to remember Gwyneth Paltrow's goop crisis meditation tips, but it's hard, considering there's live fowl in my den.
Bu çok zor olmalı.
It must be so difficult.
Bu çok zor bir iş.
It's too hard.
Ama bu çok zor.
To work any miracles, but it's just
Bu çok zor bir şey zira henüz hiçbirinize güvenmiyoruz.
And that's saying a lot, because we don't trust any of you people yet.
Bu çok zor.
Aww, it's so hard.
Bu çok zor, senden ayrılmak.
This is so very hard, leaving you.
Bu çok zor olacak.
That's going to be tough.
Bu çok zor bir arya, özellikle de sonu.
It's a really difficult aria, especially at the end.
Bu çok zor bir soru.
That is too hard a question.
- Bu çok zor.
You know how hard that is.
Bu çok zor değildi, değil mi?
That wasn't so difficult, was it?
Bu genç erkekler için bile çok zor bir iş.
It's hard work for even young men.
Navid'in bu yaptığından sonra gerçekten iyi adamların kim olduğunu söylemek artık çok zor.
After what Navid did, I don't think there's any way to tell who the nice guys are anymore.
Ailenden uzak olmak gerçekten zor oluyor biliyorum, Grace, ama bu yüzden sizin mümkün olan tüm zamanı birlikte geçirmeniz çok önemli.
I know it's really hard to be away from your family, Grace, but that's why it's really important to make the most of the time that you guys have together.
Gerçekten çok zor bu.
This is really difficult.
Çok zor bir şey bu ve canımı çok acıtıyor, o yüzden...
It's too hard and it hurts too much. So...
Bu ikisi tarafından baştan çıkmamak çok zor.
It is very hard not to get seduced by these two.
Bu durum buradaki herkes için çok zor.
It is difficult in this place for everyone.
Tüm bu güvenlik özellikleri, bu parayı imal etmenin çok zor olduğunu kanıtladı.
Well, um, because of all the new security features, it proved to be a very difficult bill to produce.
Evet, sadece bu hamile bırakma meslesi benim düşündüğümden çok daha zor olacak.
Yeah, it's just that getting pregnant is harder than I thought it would be.
Oğlum da saati tavana yansıtan bu saatli radyodan istiyor. Çünkü yatakta saate dönüverip de öğlen olduğunu görmek çok zor geliyor galiba.
And my son's been wanting this clock radio that projects the time up onto the ceiling,'cause I guess it's too much to roll over and see that it's noon.
Şunu sorayım, buraya giren birinin bu helikopteri uçurması çok zor mudur?
The point is, if someone did get on to this property, how hard would it be for them to fly that chopper outta here?
Çok zor bir şey değil yani bu.
You know, it's not complicated. Ugh!
Bu bebeğin işi çok zor.
This baby has an uphill climb.
Şu sıralar zor şeyler yaşadığının farkındayım, bu yüzden sana benim için çok değerli olan bir şey vermek istedim. Bunu hatırlıyorum.
I know you've been having a hard time lately, so I wanted to give you something that means a lot to me.
Ancak eğer istenilen sonucu alıyorsak bu hissi anlatmam çok zor.
But when we do, it's, uh... It's tough to beat that feeling.
Bu da çok zor değil.
It's not far away.
Bu, gerçekten çok çok zor.
I mean, it's very, very difficult.
Çok zor babamı bu kadar incitmiş biriyle yaşamak.
It's so hard... living with someone who hurt my dad so much.
Bu Barr'ın yani ortalama bir tetikçinin çok zor koşullarda ateş açıp hiç ıskalamadığını açıklamaz.
That would not explain how Barr... an average shooter firing in poor condition, never missed.
Çok mu zor bu?
How hard is that?
Yalnız büyüklüğü bakımından değil, bu kadar ayrıntısı ve sanatsal niteliği olan böyle bir filmi yapmanın ne çok uzmanlık ve alt uzmanlık gerektirdiğine inanmak neredeyse zor.
It's almost hard to believe how many... It's almost hard to believe how many specialties and subspecialties it takes to put a movie like that, not only this size but this kind of detail and artistry.
Biliyorum bu senin için gerçekten çok zor.
I know that this is very hard for you, but...
Bu hafta çok zor geçiyor.
I'm having a really tough week this week.
Aşk konusunda alaycı olmak oldukça kolaydır ama bu, bu gece çok zor.
It's very easy to be cynical about love, but this, tonight, this is hard.
Tüm bu durum benim için her şeyi çok daha zor bir hâle sokuyor.
What makes it even worse...
Artık bu ekibin performansını yakalamak gerçekten çok zor!
You don't want to be the crew that has to follow that!
Bu performansı yakalamak artık çok zor herhalde, değil mi?
That is one tough act to follow, huh?
Bu bedene hapsolmak, çok zor olmalı.
It must be hard being stuck in there.
Biliyor musun bu iş çok zor.
You know, this is hard.
Bu çok zor.
That's hard.
Her yerde aranacaksın ve Rosalyn ve oğlun için bu ülkede yaşamak çok zor hale gelecek.
You're gonna be hunted, and it's gonna be very difficult for Rosalyn and your kid to live in this country.
Bu gerçekti ve çok zor seçimler yapmak zorunda kalacaktım.
It was for real and that I was going to have to make some very hard choices.
Çok zor bir vakaydı, çünkü bu tarz bir soruşturmayı ikinci kez yapıyorduk ve hala öğreniyorduk. Ken Day Avustralya Federal Polisi
It was a very difficult case because it was only the second time we'd done an investigation in this particular style, so we were still learning.
Bu duruma çok zor şekilde geldim, bunu mahvetmene izin veremem.
I worked way too hard for you to mess things up.
Bunu bulmak çok zor... ve sadece acil durumlar için yanımda getirmiştim ki... sanırım bu da onlardan biri, al bakalım.
This is crazy hard to come by... and I only brought it along in case of an emergency... which I guess this is an emergency, so... here.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok iyi 411
bu çok üzücü 63
bu çok 150
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok heyecan verici 50
bu çok hoş 216
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok doğru 46
bu çok para 46
bu çok ilginç 132
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok güzeldi 52
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok doğru 46
bu çok para 46
bu çok ilginç 132
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok güzeldi 52
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok önemli 351
bu çok kolay 78
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok basit 58
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok kolay 78
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok basit 58
bu çok gülünç 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16