Böyle bir yerde перевод на английский
1,404 параллельный перевод
Bugün nükleer santrallere karşı bir grup benimle röportaj yaptı. Neden böyle bir yerde çalışmak için öğretmenliği bıraktığımı sordular.
A group against nuclear power plants interviewed me today, asking why I quit being a teacher to work in such a place.
Zengin olduğumda, böyle bir yerde kalacağım.
When I get rich, I'll live in one like this.
Böyle bir yerde kalmak zorunda değilim.
I don't need to stay at a place like this
Ailen böyle bir yerde çalıştığın için şikayet etmiyor mu?
Don't your parents complain about working in such a place?
Bana hem çok çalışmamı, hem de böyle bir yerde çalışmamamı mı söylüyorsun?
You tell me to work hard then not to work in such a place?
Birisi nasıl böyle bir yerde yaşayabilir?
How could anyone live like this?
Böyle bir yerde yaşamayı hayal edebiliyor musun?
- Can you imagine living like that?
Anlaşılıyor ki, senin gibi bir insan için... böyle bir yerde tek güvenli yer hizmetçi odası oluyor.
Gotta figure, a guy like you, a place like this the only truly safe room would be the janitor's closet.
Anlaşılıyor ki, senin gibi bir insan için... böyle bir yerde...
Gotta figure, a guy like you, a place like this- -
"Daha önce hiç böyle bir yerde çalışmadık" diyorlar.
They go,'We've never worked in a place like this.
Seni böyle bir yerde tatil yaparken görmek beni şaşırttı doğrusu.
I was uh... I was kind of surprised to see you were down for this kind of trip.
- Böyle bir yerde kapalı kaldığını düşenebiliyor musun?
Can you imagin being locked up in a place like this?
Oğlum böyle bir yerde yaşamamı sağlıyor.
My son lets me live in a place like this.
Ukalalık etmek istemem, ama artık böyle bir yerde görünemem.
I don't want to sound like an asshole, but i really can't be seen in a place like this anymore.
Böyle bir yerde ne tarafa gideceğini nasıl biliyorsun Carter?
Carter, how do you know where to go in a place like this?
Böyle bir yerde nereye kaçmaya çalışıyorum?
Where am I trying to escape to in this place?
Çocuklarımızı böyle bir yerde büyüttüğümüz açıkça görülüyor.
Well, it's pretty clear we dogrow children like that here.
Keşke benim çocuğum da böyle bir yerde yaşasa.
I wish I could have put my kid in a place like this.
En az bir kez böyle bir yerde oturmanız lazım.
You should all live like this just once.
Böyle bir yerde hayır.
Not in a place like this.
Böyle bir yerde çok işe yarayabilirsin.
Well. You could be an asset in a place like this.
Eski günlerde sen ve ben böyle bir yerde...
In the old days. You and I walk in a place like that...
Yani, sizin gibi yetenekli biri böyle bir yerde ne arıyor?
I mean. What is someone as talented as you doing in a place like this?
Böyle bir yerde çalışırsan bazı kötü alışkanlıklar edinirsin.
Work in a place like this and you are going to develop bad habits.
Böyle bir yerde daha önce bulundun mu?
Ever been to such a place?
Böyle bir yerde, kimse gerçekte nasıl biri olduğunu belli etmez.
In a place like this, nobody will show you who they really are.
Eğer biz evlenseydik herhalde böyle bir yerde oturuyor olurduk, değil mi?
If we were married we probably would've ended up living in a place like this, right?
Böyle bir yerde sorulabilecek en aptalca soru.
What a stupid question to ask in this place.
Böyle bir yerde... kesinlikle eğime doğru bakıyoruz.
Somewhere we can... We're definitely looking toward the slope.
Böyle bir yerde belki uzaylıların insan kaçırmasına ihtiyaç olabilir.
Place like this, you can see the need for alien abduction.
Böyle bir yerde bile.
Even in a place like this.
Böyle bir yerde ne yapıyorsun?
What are you doing in a place like this?
İnsanlar hayatını bilime bağışlıyor, sonunda böyle bir yerde çürüyüp gidiyor.
People donate their body to science, end up submerged in a pond?
Nasıl bir erkek böyle bir yerde yaşayabilir?
Well... How do men live like this?
Böyle bir yerde gözden ırak kalması zor.
This is a tough location for exposure.
Evet, böyle bir yerde çalışınca dilin iyice sivriliyor.
Working in a place like this hones your tongue.
... böyle bir yerde ne işi var?
... doing in a place like this?
Senin gibi süslü bir adam böyle bir yerde ne halt ediyor.
Now, what's a gussied-up fella like you doing in a place like this?
Asla böyle bir yerde çalışamayacaksınız.
You will never work in a place like this again.
Dalağını alıp karaciğerini onarmaya çalıştım ama böyle bir yerde ancak bu kadar oluyor.
I removed her spleen and tried to repair the liver but it's meatball surgery at best.
Ama böyle bir olay gidip de Goodman's Land gibi bir yerde başınıza geldi ha?
Angry places. And they scare me.
Benim geldiğim yerde, böyle bir haber kutlama yapmayı gerektirir.
Where I come from, this sort of thing requires much in the way of libation.
- Bir yerde böyle yapıldığını duymuştum, eminim kurban diş kayıtlarından tanınmasın diye yapmıştır.
- I heard somewhere they do that sometimes, to ensure the victim can't be identified through dental records.
Kendine yetmen, özellikle de böyle bir yerde olmana rağmen terbiyeni ve onurunu koruman.
For keeping, especially in this place, a sense of decency and honour.
- Sen neden bahsediyorsun böyle? Mel Torme "Yeni yıl şarkısını" plajda bir yerde yazmış.
Mel Torme wrote "The Christmas Song" on a beach somewhere.
Böyle bir hiperküp binasını herhangi bir yerde yapabilirler.
They could have built an hypercube structure anywhere.
Böyle her iki yanı yeşillikler içindeki bir yerde kullanmak gerçekten keyif verici.
It's a real pleasure to drive down this beautiful canal with the green scenery on both sides of us.
Her yerde böyle bir yeriniz mi var?
Do you have places like this everywhere?
Grissom, hiç böyle bir şey görmüş müydün? Kendini, ait olmadığı bir yerde bulan her karınca türü bu hasarı verir.
Well, any species that finds itself in a place it doesn't belong can do this kind of damage.
Lise yıllarımı böyle bir yerde garsonluk yaparak geçirdim. Bana mı söylüyorsun.
Tell me about it.
... arkadaşım aynı yerde bir arada. Böyle bir şeyin ihtimali nedir?
2 friends who love jazz, together in the same place?
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böylelikle 44
böyle konuşma 236
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34