Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ D ] / Devamlı

Devamlı перевод на английский

4,781 параллельный перевод
Sen de bir zamanlar devamlı Sebastian'la mesajlaşırdın.
You used to text Sebastian all the time.
* Yaygara yapıyor devamlı *
♪ Makin'all that noise ♪
Devamlı bizimle dalga geçiyorsunuz.
You make fun of us all the time.
Evet, iri yarı, devamlı gülümseyen bir ahmak olduğunu sanmıştım.
Yeah, I always just thought he was a big, smiley doofus.
Ayrıca devamlı her şeyde başarısız olmak moral bozucu.
Plus it's a bummer, always failing... at everything.
Hatta devamlı göz ardı edildi.
Actually, Tina's sort of been ignored the whole time and she's been in the New Directions!
Ben sendim, sen de ben ve Kurt de Finn'di ve sen sanıp devamlı benle sevişmek istedi.
I was you, and you were me, and Kurt was Finn, and he wanted to have sex with me, as you.
Tıpkı Notebook'da olduğu gibi, düşkünler evinde oturuyorum ve devamlı lise göz ağrım hakkında konuşuyorum- - İlk aşkım. Sanki bir anlamı varmış gibi sürekli her detayı anlatıyorum.
Just like in The Notebook, I'm sitting in a nursing home, talking endlessly about my high school sweetheart- - my first love- - going on and on about every little detail, as if they matter.
Devamlı gözetim altında olmalı.
He needs constant supervision.
Devamlı başka insanlara yemek organize etmekle meşgulsün. Nihayet birileri de senin için bir yemek organize etti.
You're always so busy planning dinners for other people, it's about time someone planned a dinner for you.
Bu bir tehlike, kültürümüzün devamlılığı açısından.
That's a danger, I think, in the continuation of our culture.
Yok hayır, daha çok maaşsız-devamlı iş olayı.
It's more about not paying regular--whatever.
Devamlı eski mahallene dönemezsin.
You can't keep sneaking back into your old'hood.
Bunu devamlı yapıyor musun?
Are you doing this, like, regularly?
Devamlı kavga ederdi ve asla kavgadan kaçmazdı.
He was always in a fight, but he never backed down.
Bu devamlılık için mükemmel olur.
That'll be perfect for continuity.
Robin Williams insana kederini unutturacak bir yeteneğe sahip. Karşılığında tek istediğiyse devamlı dikkatimizi ona vermemiz.
Robin Williams has a manic gift that gladdens a sad world and all he asks in return is our unceasing attention!
Eski erkek arkadaşlarından oluşan devamlı bir akıntıya karşı yüzüyorum sanki.
I feel like I'm always swimming upstream against a steady current of your ex-boyfriends.
Ben turist değilim, devamlı müşteriyim.
I'm a regular not a tourist.
İstersen takımımıza devamlı olarak girebilirsin.
You could become a regular team member, if you like.
Kaç kilo vereceğimizle ilgili hedeflerimiz üzerine devamlı konuşuyoruz ama hepsi bu değil, değil mi?
We always talk about our goal in pounds, but that's not all it is, is it?
Devamlı yaptığım birşey değil.
I don't do it all the time.
Devamlı boş vââtler.
It's a lot of empty promises.
Devamlı gözlemleyeyim mi?
Standing watch?
Evet, Natasha Lytess sahnesi buraya... Devamlılığı artıracaktır.
Yes, Natasha Lytess scene here, it will heighten the progression.
Öğrencilerim ve ben "Bu bir devamlılık hatası mı?" diyerek her zaman bu konuya takılmışızdır.
And my students and I always have fun with that, saying, "Well, continuity error?"
Şimdi, bu da mı bir devamlılık hatası?
Now, again continuity error?
Erimiş insan yağı alevleri besleyen devamlı bir kaynak görevi görmüş.
Feeding the flames a continuous supply of fuel in the form of melting human fat.
Rusya barış gücü kampı devamlı düşman saldırısı altında.
Russian peacekeepers'camp... is under continuous attacks from the enemy.
Bu çok komik çünkü o devamlı sizden bayan olarak bahsediyordu.
That's funny. She kept referring to you as she and her.
Ama elimde biri var, kendini devamlı olayların ortasında buluyor.
Boy, I got one boy, though, keeps finding himself in the middle of it.
Biliyorsun, Crowder'la olan gibi olaylar burada devamlı olur.
You know, incidents like the one with Crowder, they happen in this place all the time.
Farkettin mi, devamlı bana dokunup duruyor.
Do you see that he keeps touching me?
Devamlı pes edip, "evet" diyorum.
I always seem to cave in and say yes.
Devamlı bir şeyden ölmek üzere zaten.
- He's always dying of something.
Karen, tanıştırayım, R.J. Devamlı şikâyet ettiğim New York Times muhabiri.
New York Times reporter I'm always complaining about.
Değil mi? Devamlı "biz" deyip durdu. "Biz" kim ki?
And he kept saying "we." Like, who is "we"?
Sen de bana devamlı soru soracaksın.
And you are gonna ask questions... a lot.
Devamlı sakin ve serinkanlıydı
He was all calm and cool.
İndiğin zaman, devamlı arkana dönüp bana bakacaksın, eğer kaçmaya çalışırsan, dediklerimden saparsan dediklerimi yapmazsan, tanrı şahidim olsun küçük kızını öldürürüm, ve o da senin suçun olur.
When you get out, you so much as look back at me, you start to run away, you deviate from anything I tell you to do, and I swear to God your little girl dies, and it's gonna be your fault.
Devamlı, "Kimin için çalışıyor o?" "Biliyorum, başkasına çalışıyor." diyordu.
He kept saying, "who is she working for? I know she's working for somebody."
Birilerinin devamlı beni izlediğine inanamıyorum.
I cannot believe that someone has been watching me.
Küçükken devamlı bir köpek almam için bana yalvarıyordun, ben de...
All those times when you were little, how you begged me for a dog, and I refused because- -
"Kendime devamlı kafamı başka tarafa çevirmem gerektiğini söyledim."
I kept telling myself to look away.
Babam için ölmüştüm ama annem ve ben devamlı görüştük ve gizliydi, böylece onun haberi olmuyordu.
I was dead to my father, but my mother and I kept in touch always, and secretly, so he wouldn't know.
İkimiz de devamlı meşguldük.
We're both so busy all the time.
Devamlı seyahat ediyorsun.
You're always traveling.
Devamlı haberlerde geçiyorsun.
You're in the news all the time.
Devamlı baba olmanın ne kadar zor olduğunu anlatıp duruyorsun.
Well, you're always talking about how hard it is being a dad.
Burasının devamlılığı için elimde bazı avantajların olması gerekiyor.
I need some leverage to keep the lights on around here.
Kusma devamlı değilse eğer.
Not if the vomiting's persistent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]