Değil misin перевод на английский
7,752 параллельный перевод
Avukatım mısın yoksa değil misin?
Are you my lawyer or not?
Bu karardan pişman değil misin şimdi? İstediğin kadar öfkelenebilirsin.
Now, don't you regret that decision?
Sen bundan sorumlu değil misin?
Aren't you responsible for that?
Yaptıklarının sonuçlarının farkında değil misin sen?
Don't you realize the consequences of what you've done?
Beni yarın Fort William'a götürmek zorunda değil misin?
Don't you have to bring me to Fort William tomorrow?
Benimle misin değil misin?
Are you in or out?
Ben değil misin?
Aren't I?
Hazır değil misin?
Not ready?
Sen farkında değil misin?
You realize that, don't you?
Cosmopolitan limuzinden değil misin?
Cosmopolitan limos?
Oh, değil misin?
Oh, you're not?
- Kızgın değil misin?
You're not angry?
gerçekten de yaralı değil misin?
That is your sin! Lord Ruin...
- Sen değil misin?
- Oh, and you're not?
- Hazır değil misin?
You're not ready?
Evli değil misin?
You're not married?
Çulsuz değil misin?
Aren't you broke?
- Farkında değil misin?
- What are you talking about? - You don't see it?
Sen Kraliçe değil misin?
Aren't you the Queen?
- Değil misin?
You're not?
Hazır lafı açılmışken, onunla çalışmaktan memnun değil misin şu an?
Speaking of which, aren't you meant to be working with him right now?
Ve sen, değil misin?
And you're not?
- Bütün gün yalnız değil misin zaten?
- Aren't you alone all day long?
Sen Horsin'Around'daki at değil misin?
Hey, aren't you the horse from Horsin'Around?
Tabancayla oynamak için biraz büyük değil misin?
Aren't you a little old for playing with guns?
- Dar pantolon için çok yaşlı değil misin?
Aren't you a little too old for skinny jeans?
Konuştuğuna memnun değil misin?
Aren't you glad you did?
Değil misin yoksa?
Ban kept alive..
Ona kızgın değil misin?
So do not come taraka?
Hayatını sürdürmenin tek yolu hazır mısın değil misin düşünüp etmeden hayatını sürdürmektir.
Only way to move on is to move on whether you think you're ready to or not.
- at değil misin?
- that won all them races?
Heyecanlı değil misin?
Aren't you excited?
Sen şu benim götümü kurtaran keskin nişancı değil misin?
You're that sharp shooter that saved my ass, aren't you?
Kızıl saçlı üvey evlat sen değil misin?
Aren't you a red-headed stepchild?
Sen şu benim kıçımı kurtaran keskin nişancı değil misin?
You're that sharp shooter that saved my ass, aren't you?
Ay sen Sevcan teyzenin oğlu değil misin?
You're Sevcan's son, aren't you?
Sen bu bizim Nesrinlerin oğlu Cemal değil misin?
Aren't you Nesrin's son, Cemal?
- Sen Sevcan Teyzenin oğlu değil misin?
- Aren't you Sevcan's son?
Aç değil misin?
Not hungry?
- Gerçekten de öyle biri değil misin artık?
Are you really not that guy anymore?
- Avcı değil misin?
Not a hunter?
Değil misin?
No?
Aç değil misin Cat?
Ain't you hungry, Cat?
- Sen değil misin?
Not you?
Efendi Lui, yarın terfi ettirileceksin. Hiç heyecanlı değil misin?
Sir Lu, you're getting promoted tomorrow, and yet you don't seem excited.
Yakın mısın değil misin?
Are you within striking distance or what?
- Burada yalnız değil misin?
Isn't it lonely here?
Gerçekten orada mısın, değil misin bilmiyorum, ama eğer oradaysan, lütfen kurtar beni, Paul Bunyan. Lütfen.
Mabel, you want me to be a sock puppet forever?
- İki kıyıya da yakın değil misin?
Bi-coastal, right?
Burada rahat değil misin?
- But my God!
Yaşlı değil misin?
Aren't you a little, um, very too old?
değil misiniz 34
misin 24
mısın 19
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
misin 24
mısın 19
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66