Dinleme перевод на английский
4,316 параллельный перевод
Onu dinleme.
Don't listen to him.
O Peter'ı dinleme!
Don't listen to that Peter!
Celine Dion'ı Las Vegas'ta canlı dinleme imkânı için çekiliş vakti geldi!
Aw! Well, listen up, everybody,'cause it's time for our grand prize drawing for those tickets to see Celine Dion live in Las Vegas!
Üstünde dinleme cihazı var mı diye kontrol ediyorum.
I'm checking for listening devices.
İşlediğin suçu, ofisinde ya da evinde bulacağın bir dinleme cihazı sayesinde öğrendiyse, hiç şaşırmam.
I wouldn't be surprised if he learned of your transgression via listening device in your office and / or home.
Sen onları dinleme!
He grows out of it. Don't you listen to them.
GPS ve dinleme cihazları listedeki herkese bağlandı.
G.P.S. and audio, on all seven Red John suspects.
Telefonlarına dinleme cihazı koydurdun.
You bugged their phones.
Dinleme Dedektifi!
Do not listen to the detective!
Diğer demoları dinleme fırsatın oldu mu?
Hey, you get a chance to listen to those other demos?
Dinleme onu Max.
Don't listen to her, Max.
Onu dinleme, Castle.
Don't listen to him, Castle.
- Onu dinleme Adilyn.
Don't listen to him, Adilyn.
2. Sezon 8. Bölüm = İkinci Dinleme =
S02 Ep08 = Second Listen =
Akıllı telefonların içine, uzaktan, dinleme cihazına dönüşen bir uygulama kuruyor.
It remotely installs an application on smart phones that turns the cell into a bug.
Gerçek bir dinleme cihazı yerleştirmektense yapman gereken, yeterince yaklaşmak ve bu düğmeye basmak.
Instead of having to plant an actual bug, all you need to do is get close enough and hit that button.
Yerde kulaklarımız olacak ve belki kaza ile telefonunda Truva Atı tarzı dinleme uygulaması olabilir.
We've got ears to the ground, and, maybe, accidentally, Trojan-horse style listening apps on his phone?
Parsons'a dinleme cihazı mı yerleştirdin?
You bugged Parsons?
Önce dinleme izni alırız. Telefonları dinleriz. Biraz takip ederiz.
We start with an eavesdropping warrant to go up on their phones, we do a little surveillance, wait for them to make a pickup or a drop, and boom.
Sen onu dinleme.
Don't listen to him.
Amanda'nın dinleme cihazından haberimiz var.
We know about Amanda's bug.
Sizce Savunma Bakanlığı dinleme mi yapıyor?
Do you think the DoD is listening?
Tony'nin Parsons'a dinleme cihazı yerleştirdiği zamanı hatırlatırım sana.
Remember when Tony bugged Parsons?
- Doktor Mallard dinleme cihazı bulduğu için buradayız.
We are in here because Dr. Mallard found a wiretap.
- Asansörde dinleme cihazı olmadığını nereden biliyoruz?
How do we know there's not a bug in the elevator?
Ama çoğunlukla para yüzünden ve dinleme sen onu. Ne söylediği hakkında en ufak bir fikri bile yok.
He doesn't know what the hell he's talking about.
İzleme ve dinleme.
Watching and listening.
Ama adamın üstünde itirafını kaydeden bir dinleme cihazı olur.
But he'll be wired to record your confession.
- Onları dinleme sen.
- Don't listen to them.
- Onları dinleme.
- Don't listen to them.
Hadi, söyle. Dinleme sen onu.
Go ahead, tell her.
Şey, Buradan ayrılırken ben her zaman şişman hissederim ama sen beni dinleme.
Well, I always feel fat when we leave here,
Westen'da dinleme aygıtı olacak. Anlaşma tamamlandığında haberimiz olacak.
Westen's gonna be wired for sound, we're gonna know when the deal is done.
Sizi arayacaklarını bildiginiz bir yere bir dinleme cihazını gizlice sokmayı planlıyorsanız cihazı nerede saklayacağınız ölüm kalım meselesi olabilir
When you're planning to smuggle a listening device into a facility where you know you'll be searched, choosing where to hide it can be a life-or-death decision.
Bir polis gizli görevdeyken üstünde dinleme cihazı olursa, genellikle bilgi toplamaktan çok güvenlik içindir.
When an undercover cop wears a wire, it's often more for safety than for intelligence gathering.
Ama bir ajan dinleme cihazı takıyorsa, herşey tersine döner.
For a spy wearing a wire, those priorities are reversed.
Onu dinleme.
Don't listen to her.
- Dinleme onu.
Don't listen to her.
Tom söylediklerini dinleme.
Tom, do not listen to that crap.
Bütün telefon hatları kesik ve evin her yerinde dinleme cihazı var.
All the phone lines have been cut, and the whole house is bugged.
Çünkü evime yerleştirdiği dinleme cihazından aldığı verileri sana verdiğini iddia ediyor.
Because he claims he passed you information obtained from a listening device planted in my home.
Söylediklerini dinleme. Memelerine bakma.
Don't listen to her Latin, don't look at her tits.
Beni dinleme sen.
Don't listen to me, love...
Duvarların içinde dinleme cihazı yok değil mi?
There's no recorder in the back wall, right?
Uluslararası ses analizi, telefon dinleme.
International Audio Sound analysis, wiretapping
Ofisinde ve arabasında günde iki kez dinleme cihazı araması yaptırıyor ve onu ziyarete gelen herkesi iyice araştırıyor.
He sweeps his office and his car twice a day for bugs and he checks everybody who visits him for recording equipment.
- TomTom, Jess'e dinleme cihazı tak.
TomTom, put a wire on Jess.
- Dinleme sen onu.
Don't listen to him.
Dinleme cihazı olduğunu düşünüyorlar ve kayboluşu arabasındaki kayıt cihazında olabilir.
They think he might have been wearing a wire and that the disappearance might be on a tape in his car.
Onu sakın dinleme.
Pay no attention to her.
- Onu dinleme.
- Don't listen to him.
dinlemek istiyorum 18
dinlemek istemiyorum 29
dinleme onu 24
dinlemelisin 16
dinlemeyeceğim 24
dinlemek ister misin 36
dinle 8539
dinleniyorum 19
dinle onu 25
dinlen 93
dinlemek istemiyorum 29
dinleme onu 24
dinlemelisin 16
dinlemeyeceğim 24
dinlemek ister misin 36
dinle 8539
dinleniyorum 19
dinle onu 25
dinlen 93
dinle ahbap 23
dinle dostum 74
dinle baba 21
dinleniyor 56
dinleyin 2039
dinle beni 1110
dinledim 33
dinlenin 36
dinlen biraz 26
dinlenmen gerek 19
dinle dostum 74
dinle baba 21
dinleniyor 56
dinleyin 2039
dinle beni 1110
dinledim 33
dinlenin 36
dinlen biraz 26
dinlenmen gerek 19