Diye sordum перевод на английский
1,723 параллельный перевод
Kendi kendime böylesine bir şey nasıl olur diye sordum.
I asked myself, "how the hell did that happen?"
Kaç para diye sordum, o da kaç paran var evlat dedi?
I asked him how much it was and he said, "How much you got?"
Sana o kimin kardeşi diye sordum mu?
Did I ask whose sister she is?
Yemek yiyecek miyiz diye sordum.
I asked if we're going to eat.
Niye ortağını desteklemedin diye sordum.
I asked why you didn't back up your partner.
Ne zaman gelir diye sordum ama adam nefesini tutmadığını söyledi.
I asked when he'd be in. The guy said he wasn't holding his breath.
Ona silahın ruhsatı var mı diye sordum?
I asked him about it. Did he have a permit?
- Aşağı mı diye sordum.
I said going down.
Sana kadın mısın diye sordum?
I asked if you are a woman?
O nereye saklanırdı diye sordum.
Where would she hide, I asked.
Bu çocuk oğlunuz mu diye sordum.
Sure. Come on.
Neden diye sordum, Hazara!
I said, "Why," Hazara!
Ben de "Peki, sonra nasıl paçanı kurtaracaksın?" diye sordum.
So I asked him, "Howwould you get away with it?"
"Boş zamanlarında n'apıyorsun?" diye sordum, "çamaşır katlama" dedi.
And I ask her, "what do you do in your spare time?" She says, "I fold."
Ona, eğer hastalık çok ilerlediyse ne olacak, diye sordum.
I asked him what happens if it has progressed further.
Az önce basket oynar mısın diye sordum.
I just asked you if you wanted to play ball.
Bu arada, onlara "Cinayet silahı olan bıçağı alabilir miyim?" diye sordum.
By the way, I asked them to bring the knife from the murder.
Yapacak işimiz var, ben sana ilham veren bir şey var mı diye sordum sense başladın salak sevgilinle sahilde yaşadığınız günleri anlatmaya.
We've got work to do, and I ask you if anything inspires you, and you start going on about you and your dopey boyfriend at the beach?
Kendime sürekli "Neden" diye sordum.
I kept asking myself, "Why?"
Kendi kendime, acaba bazı şeyleri başka türlü mü yapsaydım, diye sordum?
I asked myself if I could've done anything differently.
"Neden aramasını bekliyorsun?" diye sordum.
"Why did you expect him to call?", I said.
Oraya kahvaltı için gitmiştim. Ona bir kahve istermisin diye sordum.
I went there to have breakfast, I asked her if she wanted a coffee.
Ben sana hâlâ saçını boyuyor musun, diye sordum mu?
Did I ask if you still dye your hair?
Ne diye sordum ki?
Why'd I even ask?
- Baban nasıl diye sordum.
I asked how your pa is.
Hususi itirafta bulunacağınız birileri var mı diye sordum size!
I've asked a question. Do you intend to denounce anyone in particular?
Ordu Genel Danışmanı'nı çağırdım ve herhangi bir bilgisi olup olmadığını, "Guantanamo'da mahkumlara kötü muamele yapıldığına dair raporlar elime geçti, bununla ilgili bilgin var mı?" diye sordum.
I said, "I'm receiving reports that some of the detainees are being abused at Guantanamo. Do you know anything about this?"
Ben de, "Peki benim tecrit hücresine kapatılan müvekkilim kiminle dama oynayacak bayan, kendiyle mi?" diye sordum.
And I did ask them, "Who is my partner to play Checkers with?" He's in solitary confinement by himself. "
Neden mizah diye sordum.
why make it humorous?
Davide'yle konuştun mu, diye sordum.
- Call him. Do I always have to call?
Sana, katil hakkında bana anlatabileceğin bir şey var mı, diye sordum sonra sen bir anda kayboldun.
I asked you if you could tell me anything about your killer the other day, and you just disappeared.
Sonra ona vefat etmiş arkadaşının karısıyla hiç birlikte oldun mu diye sordum. Dut yemiş bülbüle döndü.
And then I asked if he'd ever sleep with the wife of his dead friend- - things got real quiet.
Hatta tek konuştuğu konu futboldu. Futbol demişken, pazar günü... Edgar sıkıntılı görünüyordu, ona "Senin için yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordum.
I just, uh, wanna let you know if there's anything, anything I can do please don't hesitate to call the hospital.
Ve ben de "üzerine uzanabilir miyim?" diye sordum.
And I was like, "Can I just, like, lay on top of you?"
Adamım, kıza benimle evlenir misin diye sordum.
Dude, I asked the girl to marry me.
Dick'e gidip kürtaj masrafına yardım eder mi diye sordum.
I went to Dick and asked if he'd help pay for the procedure.
Hangi marka istiyor diye sordum.
I just wanted to know what brand he used.
Sana okudun mu diye sordum!
I'm asking are you saying that having read it!
Ne zaman değil, nasıl diye sordum.
I didn't ask you when.I asked you how.
Ari'yi kendim arayıp, finansörden bize biraz daha para ayarlayabilir mi diye sordum.
I called Ari personally and asked him if he'd call our financier and try and get us a little more money.
Size iki artı iki kaç eder diye sordum. Bir gün sonra, bana 25 etmez diyorsunuz.
I asked you what two plus two equals and a day later you tell me, "Not 25."
Akşam yemeğinde anne ve babama cinsel tatmin ne diye sordum.
So that night at the dinner table, I asked my parents what an orgasm was.
"Nesin?" diye sordum.
I said, "You're what?"
Sana Dipak Gandhi'i kim vurdu diye sordum?
I asked you, who shot Dipak Gandhi?
Aracı soyan siz miydiniz diye sordum?
I asked you if you were the ones that robbed the truck
Kendime bunu sordum, "bu nasıl olur?" diye, ve cevapladın, " Dexter davayı bilerek bu hale getirdi,
i asked myself, "how the hell did that happen?" and did you answer, " dexter blew the case on purpose
Kim diye sordum?
I said who?
Hangi liseden mezun olduğunu sordum diye mi vurdun beni?
I only asked you where you went to high school. You shot me for that?
Diye sordum.
"Would you like to join?"
Bu soruyu sana binlerce kez sordum ; ama sen hep "hayır" diye cevapladın.
I've asked you that question a thousand times, you've always said no.
BElki düşmüşümdür diye birilerine sordum.
I asked somebody if maybe I fell.