Diye düşünüyordum перевод на английский
2,047 параллельный перевод
Yemek işini başkası halleder diye düşünüyordum.
I was kind of hoping maybe we'd let somebody else do the cooking.
Cross sadece bir söylenti diye düşünüyordum.
I thought Cross was just a rumor.
Sonra Ravi geliyordu. "Ne yapacağım?" diye düşünüyordum.
And yet, it's all these other people who are all offing themselves left right and centre.
Farklı bir şey yapmalı mıyız acaba diye düşünüyordum.
I was thinking maybe we could do something different.
Aya kadar ulaşıp ona dokunabilecek miyim diye düşünüyordum.
I used to think I could just reach up and touch that moon.
Evet, Şükran Günü'nde burada kalırım Noel'de oraya gelirim diye düşünüyordum.
Yeah, well, I was thinking maybe I'd stay here for Thanksgiving and see you guys at Christmas.
Yani İsak bir süre bizimle kalabilir mi diye düşünüyordum.
So... I was thinking... Could Isak stay with us for a while?
Ben de tam bu romantik sahneyi nasıl oluruna bağlarız diye düşünüyordum.
I was thinking of how to put in this particular romantic scene.
Ellerimle bir şeyler yapabilirim diye düşünüyordum.
I was thinking I would like to do something with my hands.
Şimdiye kadar geçmiştir diye düşünüyordum.
I thought it'd gone.
Geceyi odamda geçiririm diye düşünüyordum.
I thought I might spend the night in my room.
Eskiden.. kavga ettik diye düşünüyordum
I used to think he left because we were fighting. Marriage growing pains.
Emekli olmamızın zamanı gelmiştir belki diye düşünüyordum.
I was thinking it might be time for us to retire.
Her neyse, bütün gece ayakta idim. Gerçekten yapabilir miyim diye düşünüyordum.
Anyways, uh, I was up all last night, you know thinking about if I could really do it.
Kırık bir kemiği yoktur diye düşünüyordum.
I keep thinking there are no broken bones.
Çocuk tacizcileridir diye düşünüyordum.
I thought that was child molesters.
Sen ve ben birlikte bir şeyler yazabiliriz diye düşünüyordum.
I was thinking maybe you and I could write a song together.
O yüzden bende bundan sonra ne olur diye düşünüyordum, mezun olduktan sonra filan diye...
So I was just thinking of what's happening next, like after I graduate and, you know...
Koçluk yaparım diye düşünüyordum.
Well, I was thinking I'd be coaching.
Bu sabah gelirsin diye düşünüyordum.
I was expecting to see you.
Aslında ben direkt odaya geçeriz diye düşünüyordum hani dinleniriz falan.
Actually, I was thinking we could go straight to the room and... take a nap.
Aslında üçüncü bir parça daha ekleyebilir miyim diye düşünüyordum.
Actually, I was wondering if I could add a third new chess piece.
Benim oyum sana. Belki bir röportaj yapabiliriz diye düşünüyordum.
I was thinking maybe just an interview.
Bir dahaki seviyeye geçmek harika olur diye düşünüyordum Ken. Gitar çalan şempanzenin harika olduğu gibi.
I thought going to the next level would be amazing, Ken, like guitar-playing chimpanzee amazing.
Hazır buradayken N.Y.U'u bir gezerim diye düşünüyordum.
I was hoping I could check out N.Y.U. while I was down here.
Jason'ın babasını temsil ederim diye düşünüyordum, yemekte aşk ve evlilik üzerine bir iki çift laf ederim.
You know, I was thinking I could represent Jason's father, say a few kind words over dinner about love and marriage.
Bilirsin, biz diğer gün ne olacağız diye düşünüyordum.
You know, I was thinking about us the other day.
Bir planımız var diye düşünüyordum.
I thought we had a plan.
Bebek yeni yaşamına başladığında nereye gitsem diye düşünüyordum.
I was just thinking about where I'd go once baby's off to her new life.
Anlıyorum... Taşradaki salonumuz gideriz diye düşünüyordum aslında.
I can see that, and, uh, I was thinking maybe we go upstate, to my gym.
Bay Presley falan der diye düşünüyordum
Now thinking that she would say something like, "Mr. Presley" or "Mr. Pacino,"
Her şey bitse, ne kadar kolay olurdu diye düşünüyordum.
- How easy thing's would be if I wiped out.
Belki bir gün burada yaşarız diye düşünüyordum.
I was thinking, maybe one day, we could live here.
Gidip bir göz attım. Espada Ardiente'dir belki de diye düşünüyordum.
I go in, check it out, thinking maybe It was the Espada Ardlente guys.
Buradaki mevzu halledildikten sonra elçiliktekiler devreye girer ve buradakilere vize falan ayarlanır belki diye düşünüyordum.
If we can run this up the ladder, it'd be good to get some embassy involvement... maybe arrange visas for some of these folks.
Eğer burada CIA'cilerin yanında kalırsan güzel olur diye düşünüyordum.
So I was thinking it would be a good idea if you just stayed back here... and watched the C. I.A. guys.
Ben kiliseye gideriz diye düşünüyordum.
Ahem, well, I was thinking that we might go to church.
Bugün bir ara oraya giderim diye düşünüyordum. Ve yanımda birinin olması gerçekten iyi olurdu.
I was thinking of going out there later today, and I could really use the company.
Yaz okulu olsa, eksiklerini kapatabilirler, diye düşünüyordum.
Um, but I was thinking, if there was summer school, you know, the kids could catch up in areas they lagged behind in.
Mutfağa sarı gölgeler iyi gider diye düşünüyordum.
I'm thinking about, uh... Shades of yellow that go in the kitchen.
Belki bodrumu kullanabilirim diye düşünüyordum ama?
I was thinking maybe I could use your basement?
Şu sıra yatırım yapmanın tam zamanı diye düşünüyordum..
I was just thinking that now might be a good time to invest and...
Şimdiye Kansas yolunu yarılamışsındır diye düşünüyordum.
I thought you'd be halfway to Kansas by now.
Belki sonra bir şeyler yemeye gideriz diye düşünüyordum, ne dersin?
So, um I was wondering about the possibility of maybe grabbing a bite to eat later on?
Zira, tam da, kollarımızı lumbuzlardan çıkartıp 21. YY'a doğru kürek çekebiliriz diye düşünüyordum.
Cause there was I thinking we could just all stick our arms out of the portholes and paddle our way back to the 21st century.
Orada yatıyordu ve hareket etmiyordu ve ben, "lanet olsun" diye düşünüyordum.
He was just lying there, and he wasn't moving, and I was... I just thought, "Fuck."
Kişi başı 50 dolar yeter diye düşünüyordum.
I was thinking like $ 50 each.
Bakın, oğlunuzun hayatını iki kere kurtardım, ve, belki artık ödeştik diyebiliriz diye düşünüyordum.
Look, I've saved your son's life twice now, you know, so I was thinking perhaps we could call it a draw.
Benle beraber yürürsün diye düşünüyordum.
I was hoping you'd walk me out.
Artık Kuzey Teksas'ta sıcak duş diye bir şey olmadığını düşünüyordum.
I was beginning to think there wasn't a hot shower anywhere in North Texas.
Onu öldürsünler diye cadılara gönderdiğini düşünüyordum.
Well, I was kind of thinking you sent him to those witches so they'd kill him.