Düşündüm de перевод на английский
9,480 параллельный перевод
Düşündüm de, Katrina belki, doğaüstü güçleri ile Irving'in ruhunun karanlık olup olmadığını anlayabilir.
I thought maybe Katrina could, uh, do some kind of supernatural physical on Irving... assess if his soul has been darkened.
Düşündüm de bizi buradan çıkarmak için yanlış yolu seçmişim.
I realize now that I've been going about getting us out of here the wrong way.
İşletme diploman vardır diye düşündüm de.
I figured you'd have a business degree.
Selam Kayla, ben düşündüm de ikimiz arasında olanlar için sana şunu söylemek istiyorum
So, I've been doing a lot of thinking about, uh, us, and I just needed to say that...
Sadece,... düşündüm de,... belki bir doktora görünebilirim.
Well, I just... I figured I ought to, you know, g-get out and go... go see a doctor...
Düşündüm de bence Amanda'ya çıkma teklif etmelisin.
You know, I was thinking about it, ah... I think you should ask Amanda out.
Düşündüm de bu yıl, vaftiz edilmek istiyorum.
I've been thinking, and what I really want this year is to get baptized.
Hem arkadaşın hem ev arkadaşın olarak düşündüm de Brett'le birlikte olduğunu bana söyleyebilirdin.
. - I just thought, as your friend and roomie, You could have told me you and brett were a thing.
Seni soymak başından beri onun fikriydi. Kocasını öldürdüğün için intikam. Düşündüm de...
Uh, ripping you off... that was her idea from the jump... payback for you murdering her husband.
Avery, katil kalleş kafanı düğün hediyesi olarak vermek istedi ama düşündüm de hayır, onun için güzel bir şey yapıp evliliğimizi iyi bir şekilde başlatmalıyım dedim.
Avery wanted to give me your murderous rat head as a wedding present, but I thought, no, I should do something nice for him, get our marriage started out on the right foot.
Düşündüm de.
You know what?
Hayır, tam değil. Çünkü düşündüm de Rosa Parks'ın bir zamanlar otobüste istediği yerde oturamaması çok acayip değil mi? Ve bir gün kalkıp "Hayır," dedi.
No, not yet.'Cause I was just thinking, how crazy is it that there was a time when Rosa Parks couldn't sit on a bus wherever she wanted to, you know?
Düşündüm de biraz, buraya koysak... - Hemen kamp ateşinin yanına.
You know, I figured we'd, you know, leave it out here... you know, by-by the campfire.
Şey, düşündüm de... Belki de onlar o kadar iyi değildi.
Well, it turns out those were... maybe not so great.
Düşündüm de bu yıl, vaftiz edilmek istiyorum.
I've been thinking, And what I really want this year is to get baptized.
Peki tamam, düşündüm de?
Okay, you know what?
Bir daha düşündüm de, benimle gel.
On second thought, come with me.
Hepsi yalanlarımdı, gerçeği bilmek için düşündüm de ben de yalan söylemeliyim.
All I got was lies, so I thought.. .. to know the truth, I must lie too.
- Düşündüm de ben seninle birlikte olacağım.
I've thought about it, will live with you
Düşündüm de, eşleşen bir kaç yüz baz çifti tamam ama bu neredeyse tamamın yarısı kadar.
I just thought, what's a few hundred matching base pairs? But it's almost half a gigabase.
Miami de cesedi teşhis ettiklerini düşündüm.
I thought they I.D.ed his body in Miami.
Ben de Claire'in herkes gibi orada öldüğünü düşündüm.
And I just assumed Claire had died here like everybody else.
İçinde bulunduğu özel durum belki de tüm bunların olmasına neden oluyordur o yüzden biri ona ne olduğunu anlayabilecekse bu kişinin sen olabileceğini düşündüm.
I wasn't sure if his unique circumstance was the thing that might be causing any of this, so I thought if anybody understood, it was you.
Bunu ben de düşündüm!
I already gave up thinking more about it!
-... belki de aramalıyım diye düşündüm.
Oh, how lovely.
Okurken ben de aynı şeyi düşündüm.
Oh, my gosh, yes. I thought the same thing when I read it, yeah.
Ben de aynısını düşündüm ve O.Y.İ.'den son bir kez arabayı incelemesini istedim. Parmak izi veya DNA için.
That's what I thought, too, so I had CSU do one last sweep of her car, looking for any fingerprint or DNA evidence.
- Ben de öyle düşündüm burada dumanlanırız dedim, sonra da gider bir yerlere ne bileyim işte.
No, no, I was thinking that, too, but we'll just toke up here, and then we can leave, - and... I don't know.
Kapı açıktı, mutfakta bir tabağın kırıldığını duydum, senin de burada olabileceğini düşündüm.
! The door was open, I heard a plate smash in the kitchen, I thought you might be in here.
Portia bugün hiç görünmedi ve senin de buraya gelme konusundaki fikrinin değiştiğini düşündüm.
and I thought you had changed your mind about coming in.
Irving bugün her şeyi tatlıya bağladığına göre biz de aynısını yaparız diye düşündüm.
I thought that since Irving settled everything today, that, you know, maybe you and I can do the same...
Biraz ara vermenin ikimiz için de iyi olacağını düşündüm.
I thought it best if we take some time.
Ben de iyi bir adam olduğumdan belki onu kargo ücretinden kurtarabilirim diye düşündüm.
And I thought, nice guy that I am, maybe I'd save her the shipping cost.
Branch hakkında ben de çok düşündüm.
I have been thinking about Branch, too.
Evet, ayrıca şunu bilmenin de işine yarayabileceğini düşündüm Güney Maine Üniversitesi'nin çok sağlam araştırma merkezleri var bir UCLA değil ama sağlam... yani Ralph için iyi olabilir.
Yeah, I thought it might also be useful for you to know that the University of Southern Maine also has, um, solid research facilities- - not like UCLA, but solid- - so it might be good for Ralph.
Mobilya mağazasında işler çok iyi gidiyordu. Ben de "Neden olmasın ki?" diye düşündüm.
So, the furniture store is doing really well, and I thought, "why not?"
Orada gerçekten de öleceğimi düşündüm.
I really thought that I was going to die in there.
İlk olarak ben de böyle düşündüm efendim ama sonra gemi manifestosuna baktım. Gemiyi idare edecek olan çekirdek kadronun dışında gemide yalnızca 15 doktor varmış.
That's what I thought, sir, but then I checked the ship's manifest, and aside from a skeleton crew from the military sealift command to run the ship, there were only 15 doctors on board.
Bir de şu Napier anlaşmasını tekrar düşündüm, kararım değişti.
And I've also been thinking about the Napier deal, and I've reconsidered my position.
Lanet olsun evlendin onunla. Ben de o zaman yanılmışım diye düşündüm.
You fucking married him, and I thought, " Okay, so...
Ve ben çok gençtim ama "ben de süper güçlerim olsun isterim" diye düşündüm.
I was, like, really young, but I thought, "I'd like to have super powers!"
Ve ben de ona baktım ve ne güzel bir şey diye düşündüm.
And I looked at her, and I thought, "oh, what a beautiful thing,"
Ben de kendi kendime düşündüm bu kasabada dolanan onca paradan kâr etmeyen tek insan neden bendim?
So I, uh, I found myself wondering, why was I the only guy not benefitting from all of the money floating around in this town?
Bütün gece tuvalette kaldı ben de onu orada bırakmak kabaca olur diye düşündüm ve duyduğum onca şeye bakılırsa keşke bıraksaymışım.
He was, uh, trapped in the bathroom the whole night, and I felt it would be rude to leave him there, though, in retrospect, with all I heard I desperately wish I had.
Bilmiyorum, bu çok büyük bir adim ve iliskimiz çok yeni, ve ben de soruyu es geçip sonra geri dönerim diye düsündüm ki.. ... bu üniversite sinavina hazirlikta ögrettigim bir taktik.
I don't know, it's just such a huge step and so early in the relationship, and I thought that I could skip the question and come back to it later, which is the strategy I taught my S.A.T. prep course.
Karnımdaki bebek de senin gibi olursa ne yaparım diye düşündüm.
What should I do when our children ask about you?
- Bunun sonlanabileceği her şeyi, her seçeneği düşündüm ve her biri de kötü sonlanıyor, bu çocukları korumamız gerek. - Bu riski göze alamayız.
It's Rachael they want.
Kale çok soğuk, ve ben de üşümüş olabileceğini düşündüm.
Castle is freezing, and, as I suspected, your hearth's gone cold.
Ben de sen kullanırsın diye düşündüm.
So I was thinking maybe you could use it.
Belki de kötü haberleri bizzat vermek istersin diye düşündüm.
I-I thought maybe you were waiting to deliver the bad news in person.
Ben de "Kim Don Knotts'u sevmez ki?" diye düşündüm.
over at the Hi-Pointe Theater, and I thought, "Who doesn't love Don Knotts?"