Gerçekte перевод на английский
8,308 параллельный перевод
Gerçekte kaç kişi Gizem Makinesi'nin içinde partilemek için para öder ki?
How many people do you know that would actually pay money to party on The Mystery Machine?
Sizi uyarmıştım çocuklar. Korktuğumda tekmeler, çığlık atar, bağırır ve insanlara onların hakkında gerçekte ne düşündüğümü söylerim.
I warned you guys- - when I fear for my life, I kick and scream and yell and I tell people exactly what I think about them.
Eğer Adam hakkını verebilseydi, Kim onun gerçekte kim olduğunu ve onun daha iyi bir çocuk olduğunu bilirdi.
If Adam had a fair shot, Kim would've seen his substance and known he's the better guy.
Biliyorsun, sen ve ben başkalarına bahsedemeyeceğimiz şeylerden konuşuyoruz gerçekte ilişki yaşadığımız insanlara dahi bahsedemediğimiz şeylerden.
You know, it's just you and me, opening up about things that we couldn't say to anyone else, including the people we're in actual relationships with.
Gerçeğini yapamayacağıma göre hapis sevgilisi değil de normal olsak gerçekte yapacağım şarkıları yazdım.
Well, I couldn't make you a mix, so... I wrote down the songs I would've put on the mix if we were, like... normal people and not weird prison girlfriends.
Hiç bitmiş olmasına rağmen gerçekte bitmemiş gibi hissettiğin oldu mu?
You ever have a thing with someone that... never seems to really be over, even when it is?
Gerçekte bir şey yapmamıştım.
I really didn't do anything.
Bence sen amatör gibi görünen bir proje yaptın. Böylece kimse senin gerçekte kafaya oynadığından şüphelenmeyecekti. Ve sonra, söylemek gerekirse, değişik bir yol kullanarak kazanmak için çarpıcı bir etki yarattın.
I think you created an amateur-looking project so no one would suspect you're actually competing, and then used, let us say, unnatural means to create an amazing effect to win.
Su samurları genellikle sevimli kabul edilir, lakin gerçekte, tarihin en büyük canavarlarından biridirler.
The sea otter is generally considered adorable, but it is, in fact, history's greatest monster.
Ben gerçekte cinsel biriyim, yani benden olmamı istediğin kadar cinsel olabilirim.
I'm a really sexual person, so I can be as sexual as you want me to be.
Pekala, eğlenceliydi, ama gerçekte benim uzmanlık alanım değil.
Well, it was fun, but it's just not really my thing.
Bilirsin, gerçekte bunu başarmak istiyorum.
You know, I really do want this to succeed.
Ama gerçekte, hepimiz aynı anda terk ediyoruz ve hepimiz aynı yere gidiyoruz, bu da bence çok komik.
But in reality, we all leaving at the same time... and we're all going to the same place, and I think that's incredibly funny.
Gerçekte tuhaf duyuyor ama kamerada harika.
You're looking for Hey! But you know what, it's weird in real life, it's great on camera.
Ama gerçekte böyle değilim.
But this is not the real me.
- Bu adamın gerçekte neyin peşinde olduğunu anlayalım.
- Let's see what this guy really is.
Yani, tabii ki dışarıda gerçekte kaç kişi olduğu fark eder de benim sana "şu kadar kişi var" demem fark eder mi?
I mean, of course, it matters how many people are actually out there, but oes it matter how many people I tell you are out there?
Pazar öğleden sonra Eddie gerçekte neredeydi? Uzun zaman oldu.
Where was Eddie really on Sunday afternoon?
Harika, harika. Peki, bana gerçekte kim olduğunu söylemek ister misin, Bilirsin, gerçek yetkilileri aramadan önce.
cool. before I call the real authorities?
- Gerçekte ne olduğunu bilecek biri varsa odur.
If anyone will know what really went on, he will.
Onun anlattıkları ve gerçekte yaşananlar gece ve gündüz kadar birbirinden farklı. - Efendim?
His account of what happened and what actually happened... are the difference between night and day.
Gerçekte ne olduğunu bize söyleyebilir misin?
- Fucking.... Would you mind telling us what really happened?
- Eğer gerçekte olan buysa.
- If that's what really happened.
Yani gerçekte kulağa böyle geliyorsunuz.
Oh, so this is how you guys really sound?
Adamı gerçekte pek tanımıyorum.
I hardly know the man, really.
Gerçekte ne yaptığını bilmesinler diye anne-babalara denen şeyler bunlar.
That's what people tell their parents when they don't want them to know what they're really doing.
- Gerçekte ne yapıyormuşuz?
- What are we really doing?
Bir ons 28 gram eder, ama gerçekte 28.35tir.
An ounce is 28 grams, but really it's 28.35.
Ancak sonunda gerçekte ne istediği konusunda açık sözlüydü.
But in the end he was quite blunt about what he really wanted.
Gerçekte içinde ne olduğunu tanrı bilir.
God only knows what's really inside that stuff.
Yani gerçekte bununla mı ilgiliydi?
So that's what this is really about?
Umalım da gerçekte olduğun gibi sikik bir hamamböceği olarak geri gel.
Well, let's hope you come back as the fucking cockroach you really are.
Diyelim ki bu arkadaş yanında bir çocukla ortaya çıktı ve soran herkese dul olduğunu söyledi ama gerçekte...
Say this friend shows up, child in tow, tells anyone who cares to ask that she's a widow, when in reality...
Ama gerçekte sen kimsin?
But who are you to you?
Geliş sebebiniz gerçekte nedir?
Why are you really here?
- Gerçekte kim olduğunu.
- Who you really are.
Gerçekte bunu söylemek istiyordun değil mi?
That's what you really wanna say, isn't it?
Gerçekte ne olduğunu bulmam gerek.
I have to find out what's really happening.
Gerçek şiddet affedilmez olduğunu fark ettiğim şiddet kendimize yaptığımız şiddettir. Gerçekte kim olduğumuzdan korktuğumuz zaman.
The real violence... the violence that I realized was unforgivable... is the violence that we do to ourselves, when we're too afraid to be who we really are.
Hayatta gerçekte önemli olan şeylerin hepsini bana glee kulübü öğretti.
Anything that ever really matters in life... I learned in that Glee Club.
Doğru ya da değil gerçekte ne olduğu anlaşılıp soğukkanlı olan kazanana dek hikâyeyi değiştirecektir.
True or not, it will change the narrative until cooler heads prevail and figure out what really happened.
Seninle tek bir gün geçirmesi şerefsizin gerçekte ne olduğunu anlamasına yeter.
Another day with you and she'll know what an asshole really is.
Gerçekte kim olduğumuzu bilmek oldukça zor.
It's very hard to know... who we really are.
Bilirsin, ailesi gerçekte onun içki içmiş olup olmadığından çok cenazesiyle ilgileniyordu.
You know, the family is actually more worried about the boy's funeral than if had a quiet ale on the side.
Bir eş olarak benim görevim kocamın gerçekte kim olduğunu görmesidir, onun kim olduğunu düşünmesi yerine.
It's my job as a wife to help my husband see who he really is, rather than going after who he thinks he ought to be.
Bu son ihlalden sağ çıkamayabilirim ama sevgili arkadaşlarım size yemin ediyorum ki kafamın içinde konuştuğum gerçekte olmayan insanlar benden çok etkilendiler ve ayakta kalan son adam ben olacağım.
I may not survive one last charge unto the breach, dear friends, but I swear to you, oh, pretend people that I'm speaking to in my head and are very impressed with me, I will be the last man standing.
Gerçekte?
Really?
Ama o gerçekte beni aldatmak istiyor da #
But does she really wanna ♪
Olimpik bronz bir madalya kazanmak büyük bir başarı olsa da gerçekte hiç bunu aşamadı.
AND ALTHOUGH WINNING AN OLYMPIC BRONZE MEDAL IS A MAJOR LIFE ACHIEVEMENT, HE'S NEVER BEEN ABLE TO REALLY MOVE PAST THIS.
Bir ihtimal, hapiste, katilin müttefiği olarak gördüğü gerçekte ise ona ihanet ederek polisle çalışan biri var mıdır?
By any chance, is there someone in prison who the... the killer thinks of as an ally, who is actually working with the police to betray him?
Başkaları adını duyunca titriyor olabilir ancak senin gerçekte ne olduğunu biliyorum.
Others may tremble at the mere mention of your name, but I know you for what you truly are.
gerçekten 4665
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçekten bilmiyorum 225
gercekten 18
gerçekten mi 5647
gercekten mi 17
gerçekten çok güzelsin 18
gerçekten çok üzgünüm 145
gerçekten çok güzel 132
gerçekten sen misin 47
gerçekten çok kötü 18
gerçekten bilmiyorum 225