Iki saniye перевод на английский
1,368 параллельный перевод
Sadece iki saniye sürdü.
It was two seconds.
On iki saniye.
Twelve seconds.
Harika iki saniye daha hızlandı!
He cut his time by two seconds!
- Tamam, iki saniye bekle.
- Okay. Two seconds.
Geçen dönem bir derste iki saniye falandı...
I don't know. It was like 2 seconds at a lecture last semester.
Bana iki saniye ver.
Give me two seconds.
İki saniye, iki saniye.
Two seconds, two seconds.
Yapma, Jimmy, sadece iki saniye.
Come on, Jimmy, just two seconds.
Ya daha iki saniye önce yeni dilimi konuşuyordum.
It's my new language. The accent tends to linger.
Zehir, etkisini göstermeye bir veya iki saniye sonra başlar.
The poison starts working after one or two seconds.
Evet, iki saniye kuralı, biliyorum.
Yeah, two-second rule, I know.
Beyler iki saniye...
Two seconds.
Bize iki saniye ver. - Tamam.
Give us two seconds, will you?
- Sadece iki saniye.
- Okay. - Just two seconds.
- Sadece bir iki saniye sürer.
- It'll only take a second.
Burma'da iki saniye yaşayamayız.
We would last two seconds in Burma.
Senden sadece saçımı yaptırmak için bir saat istedim. Şampuan dökeli iki saniye olmuştu ki sesi "Kids in the Hall" daki karakterlere benzeyen bir herif aradı ve uygun olup olmadığını bilmediğim bir lavaboyu onaylamak için otele gitmemi istedi ama onu uygun yapan şeyi bilmiyorum bile.
All I asked for was just one hour to get my hair done... and two seconds into the shampoo, I get a call from a guy who sounds like... a "Kids in the Hall" character telling me to get to the inn to okay a sink... that I don't know how to okay because I don't know what makes it okay.
Geçen gün omzuna bir sinek kondu ve iki saniye sonra öldü.
I SAW A FLY LAND ON HIS SHOULDER, 2 SECONDS LATER... DEAD.
Görebilmek için iki saniye olsun. Kendini düşünmeyi bıraksana Malcolm.
Why don't you try to go for maybe two seconds without thinking about yourself and see what you notice?
Şu an öyle, ama iki saniye önce tuhaftın,
Now it is, but two seconds ago you made a weird,
Ama iki saniye kısıtım var.
- I do have a three-second limit.
Yeni oyuncu olacakları iki saniye öncesinden bilecektir.
The new player would know what's about to happen two seconds before it occurred.
İki saniye önce adını söyledin.
You said his name two seconds ago.
İki saniye içinde, bahse girerim, tepsisini düşürecek.
In two seconds, I bet you he drops his tray.
30 saniye içinde iki kapıdan birini açacaksın.
In the next 30 seconds, you're going to open up one of two doors.
İki saniye, hemen geliyorum.
[Woman] Two seconds, I'll be straight down.
İki dakika, 47 saniye.
Two minutes, 47 seconds.
Çünkü bayağı su içmişim, İki saniye sonra çıkarım.
Yeah,'cause I just, uh, had a lot to drink, a lot of water. I'll just be a second.
Siz iki yağ çubuğu eyalet sınırının ötesinde on saniye bile geçiremezsiniz.
You two dipsticks ain't gonna last ten seconds over the county line.
İki saniye ver.
Give me two seconds.
İki saniye, tamam mı?
Two seconds, okay?
İki saniye. - Tamam mı, Salak?
Two seconds.
İki saniye.
- Two seconds.
- İki saniye.
- Two seconds.
İki saniye.
Two seconds.
İki saniye.
Two seconds. - Ed!
Çizgi adamlarım 80 pas bloğundayken... iki ila üç saniye korunmuş olurum.
I have two to three seconds of protection if my linemen are in 80 pass block.
İki saniye sonra geliyorum!
I've said nothing!
İki saniye daha öyle kal.
Hold it just two more seconds.
- İki saniye daha Kaptan.
- Two more seconds, Captain.
Önce iki... Bir saniye. Doğum günüm bu, değil mi?
THAT'S, UH, 2...
İki saniye için kalkanlarımı indirdim, söyledim ve mutluyum.
I dropped my guard for two seconds, I got it out, now I'm happy.
İki saniye kadar, sanırım.
It was, like, for two seconds.
İki saniye önce soyunma odasındaydı.
- He was in the bunkroom.
- İki saniye.
- Just two seconds.
Sadece dışarda bekle, tamam mı? İki saniye.
Just wait for me outside, all right?
İki saniye içerisinde dönerim.
I'll be back in two seconds.
- İki saniye izin ver.
- Give me two seconds.
İki saniye içinde, seninle ne kadar gurur duyduğunu gözlerinden okudum.
After about two seconds, I could tell how proud he was of you.
Çalışmadayız. - İki saniye sürmez.
It's only gonna take, like, two seconds, I promise.
İki saniye, yemin ederim.
Two seconds, I swear.