Iki saat içinde перевод на английский
876 параллельный перевод
Umarım, iki saat içinde döneriz.
God willing, we'll be back in two hours.
Bir iki saat içinde her şey bitmiş olacak
The whole thing will be over in a couple of hours or so.
Neyse, iki saat içinde karargahta görüşürüz.
Well, I'll see you at headquarters in two hours.
Bu çalışmamızla adamı bir iki saat içinde yakalarız.
The way we're going, we'll have this guy in a couple of hours.
Polis cerrahı ne derse desin adam zaten on iki saat içinde ölecekti.
Regardless of what the police surgeon said, he would have died within 12 hours.
Vekil papazın ofisinde iki saat içinde buluşuruz.
You two meet me at the vicar general's in two hours.
Trenim iki saat içinde kalkıyor.
My train leaves in two hours.
Sözleşme imzaladım ve iki saat içinde uçuyorum.
I signed the contract and am flying out in two hours.
iki saat içinde buluşuruz.
I'll meet you in two hours.
Bir iki saat içinde orada olurlar.
Well, they should be there in a couple of hours.
Son iki saat içinde üç gemi kaybettiklerini duydum.
I heard they lost three ships in the last two hours.
Kesin sonuç iki saat içinde belli olacak.
The final results will be out in two hours.
Bir iki saat içinde iyileşirim.
I'll be okay in an hour or so.
O bir iki saat içinde, topun peşinden koşan bir futbol yıldızı gibiydim.
I was, in those few short hours, the great DiMaggio, going back, back, back for the high-fly ball.
O halde, Dünya'daki Dalek güçlerinin iki saat içinde Çekirdek Proje'sini tamamlayacağını duyuruyorum.
I will now announce to the Dalek Earth force completion of Project Degravitate in two hours'time!
Uçağınız iki saat içinde Kennedy'den kalkıyor.
Your plane leaves Kennedy in less than two hours.
Güneşleri iki saat içinde batacak.
Their suns are due to set in two hours.
Toplantı iki saat içinde başlayacak.
The meeting starts in two hours.
Bu, Enterprise'ın iki saat içinde Eminiar Vll'yi imha edeceği anlamına geliyor.
That means in two hours the Enterprise will destroy Eminiar Vll.
Adamlarım bir iki saat içinde burada olacaklar.
My men will have her here in just an hour or two.
Eğer Kesselring'in yerinde olsaydım, onları iki saat içinde sahile naklederdim.
If I were Kesselring, I'd have them on the beaches in two hours.
Fakat başka bir sorun var, iki saat içinde havaalanında olmalıyız.
However, there's another problem, we're due at the airport in two hours.
Bir veya iki saat içinde kendine gelir.
He'll come out of it in an hour or two.
Orada bağlanmış ve deli bir kadın var, bir iki saat içinde ölecek.
Shut a woman in there and she go mad and die in an hour or two.
İki saat içinde ayrılmış olacağım, kesin.
I'm fairly certain I'm leaving within two hours.
İki saat içinde, Ma Tarte'de.
At Ma Tarte's in 2 hours
İki saat içinde.
In two hours.
12 saat içinde iki tesadüfen ölüm mü?
Two accidental deaths in 12 hours?
İki saat içinde.
Not for more than two hours.
iki saat 15 dakika içinde burada olacak.
If it's on time, it's due here in two hours and 15 minutes.
İki saat içinde buradan gideceğiz.
We'll be out of here in a couple of hours.
İki dakika içinde bu binadan çıkacaksın. O saat bak...
If you do not leave before of two minutes...
İki saat içinde otobüse biniyoruz.
We get a bus in two hours.
İki saat içinde bulabilirim.
I can find it in two hours.
Eğer altı Çinli Las Vegas'ta bir trenden inerse ve iki tanesi bir akvaryumun içinde yüzüstü yüzerken bulunursa kim olduklarını belirlemek için elimizdeki tek şey iki adet telefon numarasıysa bunlardan biri Plaza 0-0000, ve diğeri de Columbus 0-1492 ise tren Palm Springs'e saat kaçta varmıştır?
If six Chinamen get off a train at Las Vegas, and two of them are found floating face down in a goldfish bowl, and the only thing they can find to identify them are 2 telephone numbers... one, Plaza 0-0000, and the other, Columbus 0-1492... what time did the train get to Palm Springs?
İki saat içinde gel git yükselecek.
High tide in two hours.
İğne iki üç saat içinde etkisini kaybeder.
The shot should wear off in two or three hours.
İki saat içinde denize açılacak bir gemi var.
There's a boat leaving in two hours.
İki saat içinde görevi terketmemiz gerekiyor, efendim.
We shall have to break off action in two hours, sir.
48 saat içinde iki kere yetim kaldım...
Well yes, two times orphan in 48 hours...
İki, üç saat içinde.
Two or three hours.
- İki saat içinde Küba'da olmalıyım.
- In two hours I shall be in Cuba.
İki saat içinde açılış var, eve git de giyin.
We'll open the joint in two hours, so go home and get dressed.
İki saat içinde sağlıklı olmalı.
I want him back in shape in two hours.
İki saat içinde.
In about two hours.
İki saat içinde geri dönmezsek, bizi beklemeyin.
If we're not back in two hours, don't wait for us.
İki saat içinde büromdan ara, olur mu?
And call me in my office in about two hours, huh?
İki ülke ayrıca, Amerika... işgalci Çin güçlerine karşı taktik nükleer silah kullanma kararını geri almadıkça... Batı Berlin'i 48 saat içinde... istila edeceklerini belirtti.
of occupying the western half of the city within 48 hours unless the Americans in Vietnam withdraw yesterday's decision to use tactical nuclear weapons against invading Chinese forces.
İki saat içinde!
In two hours!
İki saat içinde 200 kişi daha öldürülecek, ve sonra bir 200 daha, o iki Federasyon casusu bize teslim edilene kadar.
In two hours, 200 more will die and 200 more after that until the two Federation spies are turned over to us.
Fakat sadece birkaç saat sonra yüksek ateşin ardından gelen bir felce mağlup oldu ve iki çok başarılı doktorun bütün çabalarına rağmen bir akşam acısız ve huzur içinde son nefesini verdi.
Only a few hours later he was overcome by an apoplexy, followed by a high fever, in which, despite all possible efforts by two most skilled doctors, one evening he expired, mildly and blessedly.
iki saat 66
iki saat önce 19
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
iki saniye 32
iki şey 18
iki seçeneğin var 18
iki seçeneğimiz var 18
iki saat önce 19
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
iki saniye 32
iki şey 18
iki seçeneğin var 18
iki seçeneğimiz var 18