Insanların перевод на английский
68,482 параллельный перевод
Savaşta insanların neler yaptığını gördükten sonra Sana iyi gelecek ilaç dışında her ilacı önerirler.
After you've seen what people do in war, they'll offer you every drug there is except the one you need to make it go away.
Hedef insanların yerine geçmek için ajanlara estetik ameliyat yapıp, eğittikleri bir program.
It's one that trains agents, cuts them to look exactly like the people they're assigned to replace.
Kyrkistan'da gizli görevdeyim... gerçekten gizli... bazı insanların dediği gibi... insan hakları ihlalleri... gördüğün üzere, yazılarını okuyorum.
I'm in Kyrkistan to cover- - objectively cover- - what some people are saying- - human rights violations by y- - as you can see, I've been reading your work.
İyi insanların başına kötü şeylerin geldiğini biliyorum ve mucizelere inanmıyorum...
I know bad things happen to good people, and I don't believe in miracles...
Ben onu hala, dünyanın her yerindeki insanların umut ve fırsatlar şehri olarak gördüğü tepede parlayan bir şehir olarak görüyorum.
I still see it as that shining city on a hill... that people all around the world look to as a land of hope and opportunity.
5 milyon dolar... masum insanların hayatlarını mahvedenleri ödüllendirmekte sıkıntı yok yani?
$ 5 million, and we're okay with that... rewarding people for destroying innocent lives?
Seni hapishaneden çıkarmak için tuttuğum insanların... bana senin bir muhbir olduğunu söylediklerindeki şaşkınlığımı bir düşün...
Imagine my surprise... when the people I hired to get you out of prison... told me you were an informant.
Bu lanet kasabadaki insanların yarısına güvenmiyorum.
I don't trust half the people in this damn town.
Ve insanlarını vaat edilmiş topraklara götürmek için Tanrı tarafından seçildiğine inanıyor.
And he believes he was chosen by God to lead his people to the promised land.
Soru : Bizim gibi insanların buraya çekildiğini söyledin.
Question : you said people like us are drawn here.
O insanların hiçbiri seni umursamıyor.
None of these people care about you.
- Kasabadaki insanların güvenliğini sağlamak için.
To keep the people of this town safe.
Emma, insanlar öyle demese de insanların ne istediğini bildiğini düşündüğünü biliyorum ama bu sıkmaya başladı.
Look, Emma, I know that you think you have this superpower where you know what people want even though that's not what they say, but it's getting... It's getting really old, okay?
- Bu insanların işleri güçleri yok mu?
Don't these people have anything better to do?
Bazen iyi insanların başlarına da kötü şeyler gelir.
Sometimes bad situations happen to good people.
Demek istediğim, cinsel saldırı işlemiş insanların peşindeler.
I mean, they're going after people who have committed sexual assault.
O insanların içindeki güzelliği görürdü.
He saw the best in people.
Bu insanların, cidden oğlumla ilgilendiklerine inanıyor musun?
And you really believe these people are interested in my son?
Birbirimizle ilgilendiğimizi insanların anlaması önemli.
I think it's important people see us taking care of our own.
Bana sorarsan insanların endişelenmesi gereken kişi ben değilim.
If you ask me... I'm not the one everyone needs to worry about.
Bilirsin, insanların kardeşinden bahsetmesinden hoşlanmayan biri olarak,... kardeşinden bahsetmeyi bırakmıyorsun.
You know, for someone who hates how people won't shut up about his brother, you sure won't shut up about your brother.
Hayatlarımız kesişti seninki, benimki, kardeşiminki ve bu Churchill tipininki onu ve insanlarını yenmeden düzelmeyecek.
Look, our lives are intertwined... Yours, mine, my brother's, and this Churchill guy... And it's gonna stay that way until we take him and his people down.
Çalıştığım insanların bunu başaracak... güçleri var.
The people I work for have access
Her şey çok hızlı gelişti, hatırlayabildiğim tek şey insanların belli belirsiz siluetleri. Sonra tamamen karanlığın içinde kaldım.
Everything went by so fast and all I remember was seeing the shadow outlines of people and then the darkness swallowed me up.
Çünkü onlarla etkileşime geçen insanların çoğu hayatını kaybeder.
Because most people they get in contact with end up dead.
Kilo alırsın, şişmanlarsın ve insanlar artık seni görmek bile istemez.
You get fat or old... people don't even see you anymore.
Ve bunu terapisiz, antidepresansız ve bazen Howard'ın benden çok güvendiği... sizin gibi insanlar olmadan yapamam.
And I can't do that without therapy, antidepressants, and people like you, who Howard confided in... sometimes more than he confided in me.
Konuştuğum insanlar, kurbanlar... hikayelerinin duyulmasını hak ediyorlar.
The people I spoke with, the victims- - they deserve to have their stories heard.
Bunu yaparsak, kapkaçın arkasındaki insanları yakalama şansımızı da kaçırırız.
If we do that, we lose our best chance of catching the people behind those hijackings.
İnsanların canı yanabilir.
People could get hurt.
İnsanların canı yakılıyor.
People do get hurt.
Bay ve Bayan Phelps'i oynamak için tuttuğumuz insanlar inanmasını sağladılar.
Which is what the people that we hired to play Mr. and Mrs. Phelps led her to believe.
Bazı insanlar geçmişte kaldığını söylüyor, Bense sonsuz ve simgesel diyorum.
Some people say it's retro, I say it's eternal and iconic.
İnsanların seni sevmesindense korkmasını tercih ediyorsun, korku ve yıldırma politikası yani.
You would rather people fear than like you, so you traffic in terror and intimidation.
Bak, burası LA ya da New York değil, burası Riverdale ve insanlar akıllanmaya başladı ama belediye başkanı seçildiğinde annemin kaç tane nefret mesajı aldığını biliyor musun?
Look, this isn't LA or New York, this is Riverdale, and people's minds are opening up, but do you have any idea how much hate mail my mom got when she was elected mayor?
Büyük komploların arkasında, büyük insanlar durur.
The bigger the conspiracy, the bigger the people involved.
Kendi halkını emen gereksiz insanlar...
They're pieces of shit who prey on their own people,
İnsanları alanın mucize olmadığını düşünmeliyiz.
Yeah, well, we have to assume that it wasn't a miracle that took these people.
İnsanların senden olmadığın bir şey olmanı beklemesi nasıldır, bilirim.
I know what it feels like to have people expect you to be something that you're not.
İnsanların korkularını bastırmak için uzun bir yol kat etmemiz lazım.
- You bet. This, goes a long way to quelling people's fears.
- İnsanların dediği gibi basit olmayabilir.
It ain't as cut and dried as some folks might like.
Veya bodrumda insan olmasını veya insanları göle atmayı.
Or have people chained up in my basement. Or dump people in lakes.
İnsanların imzasını attığı eski türden bir defter.
The old-fashioned kind where people sign their names?
İnsanların etrafında olmaya bayılırdı ama o kadar çok acı çekti ki onu acı çekerken görmeyi özlemiyorum.
She used to love to be around people but she got hurt so many times... I don't miss seeing her in pain.
İnsanların aklında hep o kız olarak kalacağım.
People are always gonna think of me as this girl.
İnsanlar katılımın değerini görüyorlar, değil mi?
People are seeing the value in participation, aren't they?
İnsanlar espri anlayışım olmadığını düşünüyorlar.
People think that I don't have a sense of humor.
İnsanların cüzdanlarını unutup içindeki her şeyi kaybettiği korku... hikayelerini okudum.
I've heard horror stories where people leave their wallet, and all the important things are taken out of it.
İnsanların buraya geleceğimi bilmemesini tercih ettim.
I'd rather people didn't know I was coming here.
İnsanlar, adil bir iş yapacağını bildikleri için sana geliyorlar.
People come to you knowing that you'll make a fair trade.
İnsanlar bu iki durumda da uykularını kaybeder.
People often lose their sleep in these two conditions.
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37