Iyi değilsin перевод на английский
2,263 параллельный перевод
Bu konuda hiç iyi değilsin.
What is it?
Sen hiç iyi değilsin.
You're just not well.
- Hiç iyi değilsin, bir müddettir de iyi değildin zaten.
You're not well, you haven't been well for some time.
Kendini pohpohlama hemen, o kadar da iyi değilsin.
Don't flatter yourself, you're not that good.
Belli ki iyi değilsin.
You're obviously not well.
Demek ki iyi değilsin.
So you're unwell.
Neyde iyi değilsin?
Good at what?
Kılıç kullanmakta yeteri kadar iyi değilsin.
Your mastery of the sword falls to question.
Hatırlama konusunda pek iyi değilsin Sarah.
You have trouble remembering, Sarah.
Döndüğünden beri pek iyi değilsin.
You seem a little off your game since you came back.
İyisin, Victoria, ama baban kadar iyi değilsin.
You are good, Victoria, but not as good as his father.
Aynen, sen kamera karşısında iyi değilsin hacı.
Yeah, you're not good on camera, bro.
Ama sen iyi değilsin evladım.
But you aren't well, son. Huh?
hayır, sen iyi değilsin.
No, you're not well.
O zaman çok kötü. Çünkü sen pek iyi değilsin.
That's too bad,'cause you're not doing so great.
Sadece testte iyi değilsin o kadar.
You're just not a good test taker.
Sen iyi değilsin. Ben iyiyim.
You're not okay.
Havadan sudan konuşma. Bu konuda hiç iyi değilsin.
Small talk isn't your strong side.
O konuda da iyi değilsin.
You're no good at it.
- Kimseden daha iyi değilsin!
- Better than no one!
Merhabalaşmakta da iyi değilsin.
Well, you're not very good at hellos, either.
Hayır, iyi değilsin.
No, you're not fine.
Sen de iyi değilsin.
And you're no good.
- Yaptığın işte pek iyi değilsin.
- You mustn't be very good at your job.
İyi ve pratik düşünen bir adamsın Dük. Ama bir Borgia değilsin.
You are a good, practical man, Duke, but you are no Borgia.
Bunda iyi değilsin. " mi?
" stop getting married.
İyi, çünkü değilsin.
Good, you're not.
- İyi de bana bağırmak zorunda değilsin.
Well, you don't have to yell at me.
İyi falan değilsin Olivia, zıvanadan çıktın artık.
You are not fine, Olivia, you are out of control.
Sen iyi bir dosttun, elinden geleni yaptın ama Ross, çok kötü durumdaydı. Ama sen değilsin.
You were a good friend, you did what you could but he was too far gone.
Tabii ki. İyi ki ben değilsin.
Of course, if I was you I would have just succubus-ed the face off fifty shoe clerks and marched these babies right home.
İyi düşünürsek, ihtiyacımız olan kişi değilsin.
On second thought, not people we need.
Haberler iyi, hamile değilsin.
Good news.
Fena değilsin. Bu kız çok iyi.
Oh, she's good.
Yani bu havaları bıraksan iyi olur çünkü sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin.
So get off the field at the Superdome, because you ain't no saint.
Dürüst değilsin, güvenilmezsin iyi bir kumarbaz değilsin.
You're not honest, you're not dependable- - - You're not a good gambler...
İyi değilsin biliyorum, ama...
I mean, I know you're not OK, but...
İyi falan değilsin, değil mi?
You're not better at all, are you?
İyi tarafından bakarsak, en azından ailenin geri kalanını öldürmemi izlemek zorunda değilsin.
On the bright side, at least you don't have to watch me kill the rest of your family.
sen sadece bu kadar değilsin ellerin küçücük ve bir defasında da koridora kusmuştun, hazırlanman zaman alır ama hazırlandığında iyi görünürsün oh, Vicky
♪ you're not that tall ♪ ♪ your hands are small ♪ ♪ and once you threw up ♪
İyi, pratik bir adamsın Dük. Ama bir Borgia değilsin.
You are a good, practical man, Duke, but you are no Borgia.
İyi değilsin.
You're not alright.
Sen neden daha iyi yerlerde değilsin, biliyor musun?
You know why you're not doing better?
İyi değilsin.
You're not okay.
İyi haber.. çirkin değilsin
And the good news is, you're not ugly... Exactly.
- İyi yol izliyorsun, Mark gibi değilsin.
And you're doing it the right way, son, not like your brother Mark.
İyi bir yalancı değilsin zaten.
You could never lie that well.
Bu ortamdaki durumu baz alırsam sanırım dünyadaki en iyi baba değilsin.
And based on the situation here, I'm thinking you're not the best father in the world.
İyi değilsin sen.
You are sick.
- Sen de pek iyi bir binici değilsin.
- You must be riding the poor thing } her too hard.
- İyi o zaman, senin kanun adamı değilsin.
- It's a good thing you're not the law, then.
değilsin 303
değilsiniz 26
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi dedin 60
iyi düşün 86
iyi davran 17
değilsiniz 26
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi dedin 60
iyi düşün 86
iyi davran 17
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi denemeydi 77
iyi düşünün 29
iyi değildi 25
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi denemeydi 77
iyi düşünün 29
iyi değildi 25