Iştemiyorum перевод на английский
104,929 параллельный перевод
Hayır,... onları istemiyorum.
No, I don't... I don't want them.
Senin yanında olmak istemiyorum.
I want nothing to do with you.
Kızlar, havanızı, suyunuzu çalmak istemiyorum.
No, you guys, I don't want to steal your thunder or your lightning.
Uzaktan kumandayı bulmak için odayı didik didik aramak istemiyorum.
And I'd love to not have to turn the room upside down to find the clicker.
Bugün kovulmana yol açmak istemiyorum.
I really don't wanna have to get you fired today, okay?
İstemiyorum, değil mi?
I don't, do I?
Sana abartarak övmek istemiyorum ama itibar eksikse en azından manzarası olsun yeter.
I don't want to oversell it for you, but what it lacks in dignity it makes up for in horrifying spectacle.
Seni üzmesini istemiyorum anne.
I just don't like to see him upset you, Mama.
Ben her zaman merdiven almak istemiyorum, 2000'den fazla yaşındayım.
I'm over 2,000 years old, I don't always want to take the stairs.
Şimdi, bu şehrin üzerinde mutlak güce sahip olduğundan, ve seni farz ediyorum çünkü tüm kaba gece uyumak istemiyorum,
Now, since they have absolute power over this city, and since I'm assuming you all don't want to sleep rough tonight,
- Hayır, istemiyorum ki.
No! I don't want to!
Hayır, istemiyorum!
No, I don't want to!
Basın tarafından rahatsız edilmek istemiyorum.
I don't want to be disturbed by the press.
- Hapse girmek istemiyorum.
I don't want to go to jail.
Bu sefer direkt senden almak istemiyorum.
No, I don't want to just take it from you.
Daha ikinci günüm bitmeden seni 5 milyardan etmek istemiyorum.
I don't want my second day here ending with you personally exposed five billion.
Gücünü kullanmaktan çekinmeni istemiyorum.
I don't want you to worry about being too tough on me.
Hiçbir şey konuşmak istemiyorum.
I don't want to discuss anything.
Karşılığında bir şey istemiyorum.
I ask for nothing in return.
- Ben eğlenmek istemiyorum.
- I don't want to have fun.
- Hayır. Konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to him.
Bunu bırakmak istemiyorum.
I don't want to let go of this.
Ben sadece, hayatının geri kalanında kendini cezalandırmanı istemiyorum.
I just don't want you to punish yourself for the rest of your life.
Çünkü, annemin Mileva hakkında o şekilde konuşmasına dayanamıyorum,... ve bana ne yapacağımı söyleyebilme düşüncesinin memnuniyetini ona yaşatmak istemiyorum.
Because I can't stand the way that Mother talks about Mileva and I don't want to give her the satisfaction of thinking she can tell me what to do.
Bu konuyu ablamla konuşmak istemiyorum.
I-I don't wanna ask my sister about this.
Bunu boşa harcamak istemiyorum.
I don't wanna mess it up.
Artık bunu yapmak istemiyorum.
I don't like doing that shit anymore.
Hücreye gitmek istemiyorum tamam mı?
I don't want to go to the hold, okay?
İsa, ben bile istemiyorum.
Christ, I barely want that.
Senden para istemiyorum.
I'm not looking for your handouts.
Şu an bu tür bir aleniyet istemiyorum.
I just don't want that kind of publicity at the moment.
Seni kaybetmek istemiyorum.
I don't want to lose you.
Senin için endişelenmek istemiyorum.
I want not to worry about you all the time.
- Burada olmak istemiyorum.
I don't want to be here.
Hafıza sorunlarım sebebiyle dezavantajlı olmak istemiyorum.
I wouldn't wanna get taken advantage of, you know, especially with the fuzziness.
Ben bir şey istemiyorum.
Nothing for me.
Açmak istemiyorum.
I prefer not.
Buna dahil olmak istemiyorum.
I don't wanna be a part of this.
Madalya istemiyorum ama biraz takdir edilmek fena olmazdı.
I don't need a medal, but a little recognition would be nice.
Üzerime kussun istemiyorum.
I don't want to get puked on.
- Hap istemiyorum.
I don't want drugs.
Adam içinden demiş ki, " Ben burada olmak istemiyorum.
And suddenly he realized, " This isn't where I want to be.
Gereğinden fazla hava solumak istemiyorum.
I don't want to breathe any harder than I have to.
Onunla konuşmak istemiyorum, hayatımın içine sıçtı.
Fuck her. I don't wanna talk to her. You think I wanna talk to her after she fucked up my life?
Etini istemiyorum.
Ain't your meat I'm after.
Orada kalmasını istemiyorum.
And I don't want her to be there.
Oğlum yoğun bakımda ve ben yanında olmadan uyanmasını istemiyorum. Caputo yardım edebileceğinizi söyledi.
Caputo said that you could help.
- Hayır, bunu istemiyorum.
No, I'm... I'm not okay with this.
Yok efendim, o nasıl acemice davranmış, yok efendim, o nasıl hortumlamış, dinlemek istemiyorum.
I don't wanna hear no more about how he done shit premature or how she like to take a bite out of crime.
Burada olmak istemiyorum!
I don't wanna be here anymore!
Gerçekten şu anda seni görmek bile istemiyorum.
I actually... I actually don't even want to look at you right now.
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemiyorsun 47
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58