O değil mi перевод на английский
15,644 параллельный перевод
- Hâlâ o adamın yanında değil, değil mi?
She's still not with that man?
O işi bile alamadın değil mi?
You didn't land that gig, did you?
Tiflis'ten çalışan iki uyuşturucu baronu. Ya Gregor Baturin? O da Gürcistanlıydı, değil mi?
And Gregor Baturin, he was Georgian, right?
- O harika, değil mi?
- Isn't he wonderful? Yes.
- Gerçek göz yaşı değil o, değil mi?
- That's not a real tear, is it?
Diyelim ki biri aradı ve hatta, sonra bir kişi daha arıyor o zaman telesekretere bağlanmayacak değil mi?
So, if you're on a call and another call comes in, the call doesn't go to an answering machine, right?
- Aynen, değil mi? O ikisinden iyi eleştirmen bulamazsın.
Can't get two finer reviews than that.
Anlaşmanın bir parçası olarak geri ödüyorsundur o zaman, değil mi?
And I imagine you're paying it off as part of your deal?
- O iş sırf formalite ama, değil mi?
Yeah, but that's just a formality, right? Basically.
- O da işin içindeydi, değil mi?
But he was in on it, right?
Evet, sanırım insanları araca alıp şehir dışında bir yere bırakma rutinine o kadar alışmışız ki size bira satmaya çalışmadık bile değil mi?
Right. Yeah, I guess, uh, we got so used to our routine of picking people up and dropping'em off outside of town that we never even tried to sell you people beer, did we?
O zaman o akşamın getirdiği travmadan dolayı o akşamı pek iyi hatırlamamanız olası değil mi?
So is it possible that, given the traumatic nature of the evening, that you don't remember the evening all that well?
Gözlerinin o kadar canlı görünüp hareket etmemesi gerçekten garip değil mi?
How strange it was that they looked so alive and yet did not move.
Hey, o biraz... fazla küçük değil mi?
Hey, isn't she a little... well, way too young?
O zaman bu bir plan değil mi?
- So this is a plan, right? - _
O şerefsizin hapse girmesine imkan yok değil mi?
No way that motherfucker was going to jail, huh?
Dövmeyi mi kastettim. Döğme değil o.
I mean "tat?" It's not a "too?"
O iyi değil, mi?
He's okay, right?
O iyi, değil mi?
She's good, isn't she?
Saba Tahyar Khan'ın yazdığı sözler ve o az bilinen bir şair, değil mi?
- Saba Tahyar Khan... -... and she's a lesser known poet, right?
O zaman hemen başlasan iyi edersin, değil mi?
Well, you better start straight away, hadn't you?
O zaman beni hoş karşılar değil mi?
Well, then, she's cool with me, right?
O konuda da yalan söyledin değil mi?
Ooh, you lied about that too, didn't you?
O en iyi arkadaşın, değil mi?
He's your best friend, right?
O da bu işe bulaşmamıştır, değil mi?
You don't think she's involved in this, too, do you?
O çalan telefonları duydunuz değil mi?
You heard those phones ringing.
Yani, o senin müşterilerinden biriydi, değil mi?
I mean I assume he's... a client of yours, right?
O kapı açıldığında hangi tarafa koştuğunu göreceğiz sanırım, değil mi?
I guess we'll see which way you run when that door opens, huh?
- Mylene mi? - Herkes o yüzden geliyor, değil mi?
- That's why everybody comes here, right?
- Liderleri o, değil mi?
- That's the leader, right?
Stanley, eğer Beame'e oy toplarsam o sermayeyi vereceğini söylemiştin, değil mi?
Stanley, you told me Beame would promise me funds if I deliver votes for him, right?
O kaltak Mylene ikna etmiştir, değil mi?
That bitch Mylene put him up to some shit like that, right?
O zaman sanırım bu da kilise için, öyle değil mi?
And this is for the church as well I suppose?
O senin ekibin, değil mi?
That's your crew, right?
Lauren, o işi yapacağız değil mi?
Oh, Lauren, we're still on for later, right?
O adam ünlü oldu değil mi?
That guy went on to become kind of famous, right?
O filmin nasıl bittiğini biliyorsun, değil mi?
You know how that movie ends, right?
O yüzden bir karar ver. Sabırlı olmak zorundasın, öyle değil mi?
She doesn't like guys who are, like, you know, so just make a decision.
Bilmiyorum ama o durumda geldiğinde, öyle olursa onunla birlikte olurum. Çünkü şu anda çok iyi, öyle değil mi?
I don't know, but I'll cross that bridge with her when she gets there, if she gets there,'cause right now, she's doing really well, isn't she?
O zaman bir kedi gibi bakakalırsın, değil mi?
Then you'll look like a puss, won't you?
- O zaman, o vakalarda kolu çeken cellat olsa da, mahkumun boynunu kıran onun eli olmuyordu, değil mi?
So, in those cases, the executioner pushed the lever, but his hand did not cause the prisoner's neck to break, did it?
O koca bir kız, öyle değil mi?
"That's a big girl, ain't it?"
Sanırım o kadar da kötü değildi, değil mi?
Guess it wasn't so bad, then, was it?
O biraz korkak! 250 00 : 24 : 06,780 - - 00 : 24 : 12,077 Ve biraz da çirkin? Sence de öyle değil mi?
Well, he's a bit of a wuss.
O görüşlere sahip ve onları açıklıyor çünkü gerçekten kendi düşünceleri, değil mi?
He's holding those views and expressing those views because they are indeed his views?
Antoine hâlâ o salataya bayılır, değil mi?
Antoine still loves that salad, right?
O kadar hızlı değil, değil mi?
Not so fast now, huh? Huh?
Aynen o şekilde adlandırıyorlardı değil mi, James?
Yeah, is that what they call it, James?
Ama şimdi oraya geri gidip de o sik kafalıların üçünü de öldürmeyeceğiz. Değil mi?
But what's to say we don't just go back there right now and we kill all three of them shitheads?
- Ne kadar fazla o kadar iyi, öyle değil mi?
The more the merrier, right? Yeah.
Senin o, değil mi?
That's yours, isn't it?
o değil 411
o değildi 47
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
o değildi 47
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17