Onlara söyleyeceğim перевод на английский
584 параллельный перевод
Onlara söyleyeceğim.
I can let them know.
Evet, ucuz olmadığını onlara söyleyeceğim.
No, I'll say it ain't.
Onlara söyleyeceğim, onlara söyleyeceğim.
I'll tell them. I'll tell them.
Bana öttüğünü onlara söyleyeceğim.
I'm going to spread the word that you talked.
Polis onlara söyleyeceğim şeylere inanacak gibi görünmüyor.
The police aren't likely to believe anything I tell them.
Onlara söyleyeceğim.
I'll tell them.
Yetimhane için yüzkarası olduğunu onlara söyleyeceğim.
I'll tell them that you're a disgrace to the orphenage.
"Bu kadarı yeter, artık onlara söyleyeceğim."
"I've had enough, I'll tell them now."
- Onlara söyleyeceğim.
- I will tell them.
Gittiğimde neler hissettiğimi onlara söyleyeceğim.
I'll tell them what I had gone through, what I have felt and thought.
Silahsız gitmeyeceğini onlara söyleyeceğim.
I'll tell them you wouldn't go without a gun.
Bekle. Onlara söyleyeceğim.
Hang on, I'll tell'em.
Yemekten önce sizin ve babanızın aperitif için... bize katılacağınızı söyleyeceğim onlara.
I'm going to tell them that you and your father... will also join me for cocktails before dinner.
Onlara sabretmelerini ve ineceğinizi söyleyeceğim.
I'll tell them to keep their shirts on and that you'll be down.
Ama onlara ne söyleyeceğim?
But what'll I say to them?
Onlara bizim hatamız olduğunu ve durumu düzelteceğimizi söyleyeceğim.
I'm going to tell them it's up to us to apologise and put the matter right.
- Big Eagle'la konuşup onlara Chambers'ın tehditlerinden kokmamalarını söyleyeceğim.
I can try to reach Big Eagle and explain that he has nothing to fear from Chambers's threats.
Onlara sadece bilmek istediklerini söyleyeceğim.
I will tell them all they want to know.
Onlara ne söyleyeceğim?
What am I going to say?
- Onlara böyle söyleyeceğim.
- I'll tell them.
Onlara yakaladığımızı söyleyeceğim.
I'll tell them we got him.
Dışarı çıkıp onlara bir yolcu olduğumu söyleyeceğim.
I'm going out there and tell them I'm just a passenger on this line.
Ne söyleyeceğim onlara?
What am I going to say?
- Onlara senin kalacağını söyleyeceğim.
- I'm gonna tell them you're staying.
Onlara, onu söyleme amacımın aslında dinleyip dinlemediklerini anlamak olduğunu söyleyeceğim.
Yeah, I'll tell them I just said that to see how many is really listening.
Galiba gidip onlara kadınla buluşmaya hazır olduğumu söyleyeceğim.
I think I'll go over and tell them I'm ready to meet that woman.
Onlara kadını getirmelerini söyleyeceğim.
I'll tell them to bring over the broad.
Ancak ısrar ediyorsanız, onlara hemen burayı terk etmelerini söyleyeceğim.
But if you insist, I'll just tell them... they have to leave.
Onlara gerçeği söyleyeceğim.
I am going to tell them the truth.
Onlara sizin nerede olduğunuzu bildiğimi söyleyeceğim.
I'll go tell them I know where you are.
Onlara sizin bir grup adam topladığınızı söyleyeceğim.
If I say an army has assembled somewhere,
Onlara "Bay Flagg ın sek - er-teri olduğumu söyleyeceğim o kadar."
You see, I'll just tell'em I'm Mr. Flagg's "secketary."
Polise rastlarsam onlara derhal suçsuz olduğumu söyleyeceğim.
If I run into the police I tell them I'm innocent right off.
Bir kaç saat sonra gidip, onlara çocuğu nerede bulabileceklerini söyleyeceğim.
Just a few more hours, and I'll go and tell them where they can find her.
Şimdi, onlara yalnızca ikimizin burada olduğunu söyleyeceğim
Now, at first we'll tell them there's only two of us.
Şimdi onlara başlamalarını söyleyeceğim
I'll just tell them to begin.
Belediyeye gidip, namuslu insanları kandırmaya çalıştıkları mahkeme emriyle ne yapabileceklerini söyleyeceğim onlara.
I'll go up to the town-hall and tell them what they can do with their decree trying to cheat decent people.
Onlara iyi konuştuğunu, kötü yalan söylediğini söyleyeceğim.
I'll tell them that you talk well and lie badly.
- Onlara ne söyleyeceğim?
What will I tell them?
Bundan sonr onlara şunu söyleyeceğim, "Bayan Everdene gibi bir kadın öyle bir adamı sevmez."
From now on I'm gonna tell them, "A lady like Miss Everdene can't love him."
Ve onlara buradan kaçış olanağı bulunmadığını da söyleyeceğim.
And I'll tell them there are no loopholes.
Onlara da söyleyeceğim.
I'll tell them, too.
Onlara bunun nasıl büyük bir heyecan olduğunu söyleyeceğim.
I am going to tell them what a big thrill this is.
Onlara sadece seni geri getirmediğimi söyleyeceğim.
Well, I'll tell'em I just didn't bring you back, Joe.
Onlara ne söyleyeceğim?
What can I say?
Onlara düşüncelerimi söylemiştim, şimdi tekrar söyleyeceğim.
I've spoke my mind to these afore and I'll do it again.
Onlara babalarının dünyanın en ünlü yarışçısı olduğunu söyleyeceğim.
I'll tell them that their father is the greatest chauffeur in the world.
Anlıyorum, tam olarak onlara ne söyleyeceğim? .
I understand, that`s exactly what I told him.
Ama bunu yaparsan... buraya gazetecileri çağıracağım... ve onlara bu otelin çevresinde faaliyet gösteren... uyuşturucu çetesi olduğumuzu söyleyeceğim ve artık iş yapamayacaksınız.
I'm gonna call the newspapers... and I'm gonna tell them... that we're a dope ring working out of this hotel. I'm gonna tell them that, and you're not gonna get any more business.
Peki herneyse, sensiz geri döndüğümde onlara ne söyleyeceğim?
Well, what the hell am I gonna tell'em when I get back there without ya?
Okuldan arkadaşım olduğunu söyleyeceğim onlara.
I tell them you're my friend from school.
söyleyeceğim 241
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114
onlara dokunma 16
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114
onlara dokunma 16