Söyleyeceğim перевод на английский
19,188 параллельный перевод
Bunu söylememe gerek yok aslında ama söz konusu sizlerseniz söyleyeceğim yine de... Bunları ancak çok acil durumlarda kullanın.
Now, this should go without saying, but considering this group, I am going to say it... only use these weapons in the case of extreme emergencies.
Ama bir gün, işini nasıl yapman gerektiğini söyleyeceğim.
And just know, someday... I'ma tell you how to do your job.
Ama sana söyleyeceğim bir şey var.
But I have something to say to you.
Trixie yarın nerede olduğunu sorunca önemli bir işinin çıktığını söyleyeceğim.
You know, when Trixie asks where you are tomorrow, I'll be sure to tell her that something important came up.
Kara, artık sana gerçeği söyleyeceğim.
Kara, I am going to tell you the truth now.
Ama yine söyleyeceğim ona.
But I'm gonna tell her again.
- Ben sadece yapman gerekeni söyleyeceğim.
I'm just what you need to do.
- Ama şunu söyleyeceğim.
Provenza : But I-I will say this.
Sana söyleyeceğim, Profesör.
I will tell you, Professor.
O kadını bulup ona ağzıma geleni söyleyeceğim.
I am gonna go find her, and when I do, I am gonna give her a piece of my mind.
Sana son kez söyleyeceğim!
I am gonna tell you for the last time,
Bella'ya söyleyeceğim.
I'll tell Bella that.
Biliyor musun, miller, senin için iyi bir söz söyleyeceğim. Ama vermek benim görevim değil.
You know, Miles, I'm gonna put in a good word for you, but it's not my job to give.
Söyleyeceğim.
I... I will.
Seni ve Elizabeth'i söyleyeceğim.
I'll tell them about you and Elizabeth...
Peki. Sana çok derin, karanlık ve kişisel bir şey söyleyeceğim şimdi.
Okay, I'm gonna tell you something deep and dark and personal now.
Çünkü burada söyleyeceğim tek şey ince buzun üstünde sizin olduğunuzdur, gördünüz mü?
Because I'd say the only thing around here that's on thin ice... is you, see?
Ve işimi yapmamı sağlayacaksa, bu insanlara duymaya ihtiyacı oldukları şeyi söyleyeceğim ve bunu yapacağım Aynı şekilde sen de.
And if I have to tell these people whatever it is they need to hear so that I can do my job, that is what I will do. And so will you.
Aradığınızı söyleyeceğim ona.
I - I will tell him you called.
Ona da aradığınızı söyleyeceğim.
I will also tell her you called.
O yüzden, bak, benim tek söyleyeceğim ; bu işi çok istiyorsan onun için savaş.
So, look, all I'm saying is if you really want this job, fight for it.
Ve onlara senin de o uçakta öldüğünü söyleyeceğim.
And I'm gonna tell them that you died in that plane, too.
Bu yüzden ona o uçakta öldüğünü söyleyeceğim.
So I'm gonna tell her you died in that plane.
Tanrım, ona ne söyleyeceğim?
Oh God, what am I gonna tell him?
Tamam, sana bir şey söyleyeceğim, ama aramızda kalacak, tamam mı?
Ok, I'm gonna tell you something, but it stays between us, OK?
Sana bunu bir kez söyleyeceğim.
I'll say this to you the once.
Kim gey, söyleyeyim. Kim gey, size söyleyeceğim.
I'll tell you who's gay - oh I'll tell you who's gay all right...
Ona söyleyeceğim.
I will let him know.
Benim söyleyeceğim bir şey yok.
I ain't got a goddamn thing to say.
Söyleyeceğim hiçbir şeyin değeri yok.
Anything I say now is worth shit.
Şimdi sana bir şey söyleyeceğim.
Now I will tell you something.
Sana bu son kez söyleyeceğim.
Well, I'm just gonna tell you this one last time.
Kizzy bunu söyleyeceğim son kişi Kunta.
Kizzy, come on. Kunta the last person I would tell.
Öyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum ama benim söyleyeceğim bir şeye benziyor.
I don't remember saying it, but it sounds like me.
Tamam, bir şey söyleyeceğim.
Okay. Here's the thing.
Size düşünmeniz için bir şey söyleyeceğim şimdi.
I'd like to give you two a little something to think about.
Bu hikâyeyi anlattığımda, sonunda bana doğum günü şarkısı söylediğini söyleyeceğim.
When I tell the story, it ends with her singing "happy birthday."
Pekâlâ kızlar, dün geceyle ilgili söyleyeceğim birkaç şey var.
So, I have a couple notes about last night. Arizona, I was looking at your selfies.
Tamam, önce ben söyleyeceğim.
Okay. I'm gonna go first.
Bugünkü maçtan sonra Dwight'a taşınması gerektiğini söyleyeceğim. - Sağ ol.
I'll tell Dwight that he has to move out after the game tonight.
Tanışırsam ona ne söyleyeceğim ki?
If I do... what am I supposed to tell him?
Seni çekerken bir yandan da Noel şarkısı söyleyeceğim.
I can pull you and sing Christmas songs.
Bütün gün sana ilahi söyleyeceğim.
You are getting caroled. All day.
Sana 11 yaşındaki oğluma söylediğim şeyi söyleyeceğim.
Well, I'll tell you the same thing I tell my 11-year-old son.
Tamam, sana ne yapacağımı söyleyeceğim.
All right, tell you what I'm gonna do.
Şimdi Franz'ı arayıp eve gelmesini söyleyeceğim.
I'll call Franz now and tell him to come home.
Yaşadığın acıyı anlıyorum ve sana şunu söyleyeceğim. Bu asla peşini bırakmayacak.
I understand the agony you feel and I am here to tell you, it will never leave you.
Ama bunu söyleyeceğim cesaretini hiç kaybetmemiş.
But I will say this, he never lacked courage.
Majesteleri'ne kabul ettiğini söyleyeceğim.
I'll tell Her Majesty you accept.
Defter'inden küçük bir parça kopartıp söyleyeceğim yere koyacaksın. Aynını ben de yapacağım.
We'll put Death Note pages at certain locations.
Yalnızca şunu söyleyeceğim.
Oh, OK.
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söyle ona 443
söylemiyorum 60
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49
söylemem gerek 33
söyle bakalım 455
söyleyin bana 123
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söyleyeyim mi 49