Partiler перевод на английский
1,088 параллельный перевод
Eve kedi, köpek, çocuk sokmak... fotoğrafçı getirmek, içki içmek, gürültülü partiler vermek... ya da kaba saba davranışlarda bulunmak yasak.
We can have no cats, dogs, children... picture people, drinking, noisy gatherings... or raucous behaving of any kind.
Çok çıIgın partiler yapıyor olmalılar.
Boy, they must've had some wild parties.
Deniz, güneş, boğa güreşi, partiler, flamenko...
Sun, sea, bullfights, parties, flamenco...
Partiler, danslar...
Parties, dancing!
Onlar, ülkeleri Alman hükümeti ya da kokuşmuş partiler için savaşmıyorlar.
He's not fighting for the country or the rest not for one formal government at once not for the stinking parties
Seçimlerde en çok oyu alan parti ya da partiler en çok milletvekiline sahip olurlar.
The party or parties that get the most votes... in the present and closest election, meaning the party or parties... that have received the biggest mandate.
"ve ilginç arkadaşlarla dolu partiler vermeyi" ne çok istediğimi hatırla ".
"... and a party room with fancy friends?
Benim işim hapishanelerde reform yapmak... siyasi partiler için çalışmak değil.
It is my job to reform a prison not work for political parties.
Saygıdeğer misafirler, sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm, ama kaçak olarak inşa edilen ve yıkılması için birçok kez emir çıkarılmış bu evin sahibinin de çok iyi bildiği gibi, yanılıyorsam düzeltin... Doktor, partiler saat 23.30'da sona ermelidir ve şu anda saat 23.15 oldu bile.
Forgive me for interrupting like this but the owner of the house, illegally built and subject to demolition, is aware, correct me otherwise, that all parties must terminate at 11.30 p.m.
Danslı toplantılar, partiler, düğünler, bar mitzvalar.
There's tea dances and parties, weddings and bar mitzvahs.
Ne tür partiler veriyorsun?
What kind of parties do you throw?
Sonra annem öldü ve artık partiler kalmadı.
Then my mother died and... and no more parties.
Reichstag'takilerin insanları gezintiye çıkarmakta üstlerine yok,... ve partiler en iyisini bilir.
All the Reichstag is good for is taking the people for a ride, and the parties know that best of all.
Eminim listede olmayan başka partiler de vardır.
And I'm sure there're others not on the list.
Bölge sakinleri ve siyasi partiler de dâhil olmak üzere sadece sorumlu iletişimin grevcilerin yeniden çalışmaya başlaması için, zor durumda bir atılıma yol açabileceği düşünülmektedir.
Residents of the area, including political parties, feel that... only responsible dialog can lead to... a breakthrough in the impasse... and to the resumption of work by the strikers.
Bence en eğlenceli partiler insanın her günkü, sıradan kimliğinden sıyrılıp, başka biri olabildiği partilerdir.
I think parties are the most fun when you can shed your everyday mundane identity and be someone else.
Partiler 2'de başlamazlar zaten.
No party's going to start at 2 : 00.
Partiler vereceğim.
I'll give banquets
ve tüm gece süren partiler yok.
And no all-night parties.
Partiler var ama mali sorunlardan ötürü iptal etmek zorunda kaldım.
There are parties, but I had to cancel some because of financial problems.
Şovlar ve partiler Zelig'in kardeşini ve onun sevgilisini... zengin ve mütebbessim kılsa da...
Though the shows and parties... keep Zelig's sister and her lover rich and amused...
Üzgünüm beyler. Özel partiler kabul etmiyoruz.
Sorry, boys, we don't take private parties.
Onlarla hep partiler yaptım.
Partied with them all the time.
Partiler, yeni insanlarla tanışmak.
Parties, meeting new people.
Egzotik limanlar, harika partiler ve göz alıcı günbatımı...
Exotic ports and great parties and spectacular sunsets...
Partiler hakkında ne düşündüğümüzü biliyorsun.
You know how we feel about parties.
Donma tehlikesini sonra erdiren türde partiler, hatta giyinme gerekliliğide.
The type of party that did away with frostbite did away with most of the clothing too.
Phoenix Derneği daha öncede çıIgınca partiler vermişti ama bu kez Pete işin dozunu iyice artırmaya karar vermiş.
The Phoenix Foundation has thrown some wild parties before, but this time, Pete really decided to do it up right.
Bir doktor varmış. Rémy'nin eski okul arkadaşıymış ve son derece sıra dışı partiler düzenliyormuş.
We'd heard about a doctor... an old school buddy of Rémy's... who organized rather unusual panies.
Partiler yapacağız, sanki hiç ayrılmamışız gibi olacak.
We'll have parties, like we never got seperated.
Bazı partiler için şimdiden teklifler gelmeye başladı bile.
We've already got some requests to do dinner parties.
Her an bir şeyler çıkabilir. Zaten partiler geceleri düzenleniyor, gündüzlerim boş.
Something could come up at any moment, but the parties are at night.
Benim kalıp partiler için birkaç hazırlık yapmam gerek.
I just got a couple of heads to do for parties.
Çünkü mezuniyet balosu ve partiler yaklaşıyor.
Because we got the prom coming up and all these parties.
Ve liberal partiler de, militarizmin tüm bastırmalarıyla vazgeçti!
And the liberal parties also, who have renounced all suppression of militarism!
Şimdi, eğer izin verirseniz katılmam gereken bazı partiler var.
Now, if you'll excuse me, I gotta hit some parties.
Dediğim gibi velet, katılacağım başka partiler var.
Well, like I said, kid, I got some other parties to hit.
Partiler vereceğim.
Parties.
- Mükemmel partiler!
Great parties!
Üç ay geçti ama, hâlâ her gece müsrif partiler verip vatandaşları davet ediyormuş.
Three months have passed but I hear he's still inviting many citizens to his wasteful parties every night.
Mezuniyet balosu, partiler.
The prom, parties, homecoming.
Partiler, arkadaşlar, hatta sevgiyle dolu hayaller.
Fantasies of a life full with parties, friends, and perhaps even loves.
Ardarda partiler.
It's one function after another.
Çılgınca partiler ver.
Throw wild parties.
Dostlarınızın karşı taraftan satın aldıkları ürüne baktıkları partiler veriyorsunuz,
We don't have the Bundys over at our house nearly enough. That's your rule, Steve.
İyi partiler tatlım.
Okay, everybody, let me put this as plainly as I can.
Böyle partiler beni her zaman kederlendirmiştir.
I always get sad at these kind of events.
Sarayda yaşadığım günlerde muhteşem partiler gördüm.
In my day, we had fantastical feasts, when I lived in the palace.
Müzik, kızlar, partiler.
Music, high-rollers, parties.
- Partiler.
- Parties.
Partiler, zengin arkadaşlar :
Ain't got anything better to do?
parti 170
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17
parti bitti 89
parti mi 44
partiye devam 22
parti başlasın 16
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17