Rahatsız etmek istemem перевод на английский
342 параллельный перевод
Rahatsız etmek istemem, ancak bir karmaşanın ortasındayım.
I'm not trying to intrude, but I'm in sort of a jam.
Rahatsız etmek istemem.
I'd hate to be a bother.
Rahatsız etmek istemem... ama gerçek şu ki, birlikte güzel çalışıyoruz.
I don't like to disturb you... but the fact is we seem to work quite well together.
Ben de rahatsız etmek istemem.
I don't want to be disturbed either.
Seni rahatsız etmek istemem ama bunu tek başıma çıkaramıyorum.
I don't mean to bother you, but I need some help.
Çok naziksiniz, Leydi Catherine... ama hizmetçileri rahatsız etmek istemem.
You are really too gracious, Lady Catherine, but, I shouldn't care to disturb the housekeeper.
Ama belki yapacak işleriniz vardır bayan. Sizi rahatsız etmek istemem.
But maybe you have things to do, Miss, I don't want to bother you.
- Rahatsız etmek istemem.
- I don't like to intrude.
Sizi rahatsız etmek istemem...
So I don't like to disturb you...
- Sizleri rahatsız etmek istemem...
- I don't want to bother you...
- Hayır, sizi rahatsız etmek istemem.
- No, thanks, I don't want to bother you.
Tebrikler! Ama rahatsız etmek istemem.
Congratulations, but I wouldn't want to intrude.
Seni rahatsız etmek istemem.
I don't want to bother you.
Şey, sizi rahatsız etmek istemem.
Well, I don't want to trouble you.
Sizi daha fazla rahatsız etmek istemem ama bir iyilik daha istesem telefonunuzu kullanabilir miyim?
I hate to bother you, but if I could ask one more favour could I use the phone?
Kahve? - Rahatsız etmek istemem.
- I don't want to be no bother.
Sağ olun, rahatsız etmek istemem.
I don't want to be in your way.
Sizi rahatsız etmek istemem.
I don't want to be disturb you.
- Sizi rahatsız etmek istemem.
- I don't want to disrupt anything.
Sizi rahatsız etmek istemem ama Bayan Hudson'un güverteden düşen belgeleriyle ilgili ufak bir problem var.
I hate to disturb you, but there's a little trouble... about Mrs Hudson's papers having been blown overboard.
Genelde hep bir şeyler getiririz. Sizi rahatsız etmek istemem.
Usually we all bring something I don't want to bother you
Sizi rahatsız etmek istemem. Şu an lise müdürüyüm.
I hate to bother you I'm the high school principal
Seni rahatsız etmek istemem.
I don't want to irritate you.
Rahatsız etmek istemem.
I don't want to bother you.
Sizi rahatsız etmek istemem. - Efendim?
Good, because I don't want to disturb you.
- Sizi rahatsız etmek istemem.
I'm sorry?
Rahatsız etmek istemem ama -
I don't want to intrude but... - Are you all right?
Sizi rahatsız etmek istemem ama.
Well, yes. I mean... I don't mean to interrupt.
Ama, sizi... sizi rahatsız etmek istemem.
But, I don't - I don't - I don't mean to bother you none.
- Rahatsız etmek istemem ama.
I hate to bother you.
- Sizi rahatsız etmek istemem.
I do not want to bother, lady.
Yeni evlileri rahatsız etmek istemem.
I don't want to come between a couple of newlyweds.
Sizi rahatsız etmek istemem, işinizi kesmeyin.
I don't want to disturb you, go on doing what you're doing.
Sen yemek yerken rahatsız etmek istemem.
I don't wanna intrude on you while you're eating.
Sizi sıkmak, rahatsız etmek istemem.
I don't want to embarrass or inconvenience...
Sizi rahatsız etmek istemem.
I do not wish to interfere.
Kendim rahatsız etmek istemem.
I don't want to disturb him.
Oh, bakın, sizi rahatsız etmek istemem.
Oh, listen, I don't want to inconvenience you.
Rahatsız etmek istemem ama sen Lucas Sergeant mısın?
I hate to bother you, but are you... Lucas Sergeant?
Sizi rahatsız etmek istemem ama Sonny'nin nasıl olduğunu merak ettim.
I don't mean to be botherin'you, but I was wondering if he was all right.
- Rahatsız etmek istemem.
- I don't wanna intrude.
Rahatsız etmek istemem.
Thanks, I don't want to interfere.
Rahatsız etmek istemem.
I don't wanna intrude.
Sizi rahatsız etmek istemem... - Lütfen, gelin!
Use our phone.
Rahatsız etmek istemem, ama düşündüm de, Berlin'e gidersen ve... Himmler'e kararının adil olmadığını izah edersen... belki fikrini değiştirir.
I'm sorry to disturb you, but I thought maybe if you could go to Berlin and explain to Himmler how unfair his order is, maybe he'd change his mind.
- Sizi rahatsız etmek istemem.
- I didn't mean to get you involved.
Affedersiniz baylar, rahatsız etmek istemem ama ben Felicity Yolcu Gemisi'ni arıyordum.
Excuse me, fellows, I hate to bother you... but I'm looking for the... Felicity Cruises Tour Ship.
- Onları rahatsız etmek istemem.
- I wouldn't want to disturb them.
- Kimseyi rahatsız etmek istemem.
- I didn't want to disturb anyone.
Saygısızlık etmek istemem ama ortalık sizi rahatsız edebilecek it kopukla dolu.
With all due respect, but there are all kinds of pricks who insist.
Seni rahatsız etmek filan istemem. Bir resmimi verecektim. Bunu ofisime postalaman gerekiyordu.
I don't wanna bug you or anything, I just wanted to give you a picture.
rahatsız etmek istemedim 25
istemem 270
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
istemem 270
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız etmeyin 24
rahat bırakın beni 59
rahatsız mı oldun 22
rahat dur 117
rahat bırakın 25
rahatsız olmayın 47
rahatsız mı ettim 20
rahatla 772
rahat mısın 71
rahatsız etmeyin 24
rahat bırakın beni 59
rahatsız mı oldun 22
rahat dur 117
rahat bırakın 25
rahatsız olmayın 47
rahatsız mı ettim 20
rahatla 772
rahat mısın 71