Satılık değil перевод на английский
613 параллельный перевод
Amma velakin, satılık değil o. Ve bu?
- However, that's not for sale.
Şimdilik satılık değil.
- That's not for sale at present.
Satılık değil.
Hes not for sale.
Ama benim kocam satılık değil.
My husband isn't for sale.
Üzgünüm Bay Walker, ama tablo artık satılık değil.
I'm sorry Mr. Walker, the painting is no longer for sale.
- Şey, aslında, onlar satılık değil.
- Well... but... they're not for sale.
- Satılık değil.
- It's not for sale.
- Hiçbir fiyata satılık değil.
- It's not for sale at any price.
Onu konuşmaya başlamak zorunda değilsiniz çünkü bu fikir satılık değil.
You don't have to start talking it down because the idea is not for sale.
Onlar satılık değil.
Those aren't for sale.
- Satılık değil mi bunlar?
- It's for sale?
Satılık değil.
It's not for sale.
Normal olarak, satılık değil.
Now, naturally, it ain't for sale!
Satılık değil.
It's not for sale!
Maalesef yiyeceğimiz satılık değil.
I'm afraid our food is not for sale.
O satılık değil.
She's not for sale.
Bugün yaptı. Ama satılık değil.
He did it today, but it isn't for sale.
Topraklarım satılık değil.
My ranch isn't for sale.
Bu evin onuru satılık değil.
The honor of this house is not for sale.
Satılık değil.
No sale.
- O da satılık değil.
I'm afraid that's not for sale, either.
Maalesef, yine de satılık değil.
Unfortunately, though, it's not for sale.
Satılık değil.
He's not for sale.
- Mösyö, çoraplarım satılık değil.
Sir, my socks are not for sale.
Satılık değil. Ama iyi bir gezinti istersen yarın ona binebilirsin.
But if you want a good ride, use him tomorrow.
- O satılık değil.
- Τhat's not for saΙe.
Oradaki satılık değil.
That sorrel ain't for sale.
Oh, özür dilerim. Bu satılık değil.
- Oh, I'm sorry.
Affedersiniz sinyorina, bu satılık değil.
Scusi, signorina, but it is not for sale.
- Hayır, satılık değil.
- No, no, it's not for sale.
Atlar satılık değil.
The horses aren't for sale.
Atlar satılık değil.
The horses are not for sale.
Hayır, bu at satılık değil.
No, you won't. This horse ain't for sale.
Satılık değil çünkü.
She's not for sale.
- Señor, satılık değil.
- Seńor, it is not for sale.
Satılık değil!
It is not for sale!
Bakın bayım, hisselerim satılık değil.
Look, mister, that stock is not for sale.
Şu hisseler, Bay Davis, satılık değil.
That stock, Mr Davis, is not for sale.
Bu çok kötü, çünkü hisselerim satılık değil.
Well, that's too bad, because the stock is not for sale.
- Çiftlik satılık değil.
- The ranch is not for sale.
Satılık değil, tamam anladım.
I understand.
- Taş satılık değil.
- The stone is not for sale.
Hiçbir fiyata satılık değil.
She is not for sale at any price.
- Bu ev satılık değil!
This house is not for sale.
Altını ne yapayım! Ayrıca o satılık değil.
I need no gold and I don't sell this one.
Eğer bizim Blue'dan bahsediyorsan, o satılık değil.
If you're talking about old Blue, he ain't for sale.
Satılık değil, o kadar.
He ain't for sale, that's all.
Satılık, değil mi?
I say, it is for sale, isn't it?
Hala satılık, değil mi?
It's still on the market, isn't it?
daha aşağı olmaz... satılık iyi bir çocuk... alın sizin olsun... sadece 1.000 peni, hiçbir şey değil... dört gineden az dedim yedi gineden bu fiyata indirdim...
♪ That or thereabouts ♪ Fine boy ♪ Boy for sale
- Ancak benim 3000 baş satılık hayvanım var, 500 değil.
Well, I have 3,000 for sale, not 500.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66