Sen olmasaydın перевод на английский
1,197 параллельный перевод
Eğer bana nasıl sevileceğini öğreten kişi sen olmasaydın, Ulysses'le ilgili... şu anda hissettiğim gibi hissetmeme asla izin vereceğimi sanmıyorum.
I don't think I would ever have let myself feel the way I feel now about Ulysses if it wasn't for you teaching me how to love.
Sen olmasaydın şu an bu durumda olamazdım.
I wouldn't be where I am without you.
Sen olmasaydın Francis hiçbir zaman kadınsı yönünü keşfedemeyecekti.
And if it wasn't for you, Francis would have never gotten in touch with his feminine side.
Geçen yaz federal hapishaneye beni götüren sen olmasaydın beni asla tanıyamazdın.
If you didn't drive me to the federal court last summer, you wouldn't even know who I am.
Eğer sen olmasaydın, bir çok şeyi yapabilirdim.
If I didn't have you, I could do a lot of things.
" Eğer sen olmasaydın...
" If I didn't have you
" Evet. Eğer sen olmasaydın ne olurdu?
" Well, how about if I didn't have you?
"Oh, Eğer sen olmasaydın ben ne yapardım"
"Oh, what I'd do if I didn't have you"
" Oh, Eğer sen olmasaydın ben ne yapardım...
" Oh, what I'd do if I didn't have you
Eğer sen olmasaydın, Bütün gün orada kalırdım!
If it wasn't for you, I'd stay in there all day!
Sen olmasaydın Francis hiçbir zaman kadınsı yönünü keşfedemeyecekti.
And if it wasn't for you, Francis would have never gotten in touch with his feminine side. Oh yeah?
Sen olmasaydın ölmüş olacaktım.
I would be dead if not for you.
Sen olmasaydın İnsanlar çaresiz bir şekilde gömülmeyi bekliyor olacaktı.
If it weren't for you, people'd be lined up to get buried.
Ve eğer sen olmasaydın, tüm her şey dumanı tüten bir yanardağa dönerdi.
And if it wasn't for you, all this would be a big smoking crater.
Pek sayılmaz. Sen olmasaydın Dünyanın En İğrenç Çifti'nin unvanını korumak için çıktığı maçı kaçırmış olacaktım.
I would've missed seeing the world's most nauseating couple defend their title.
Eğer sen olmasaydın, doktor olacaktım.
If it werert for you, I'd be a doctor.
Eğer sen olmasaydın, şimde evde sıcak bir yemek yiyor olacaktım.
If it wasn't for you, I'd be home now about to have a hot meal.
Eğer sen olmasaydın, burada olamayacağımı da hatırlıyorum.
I remember that if it wasn't for you, I wouldn't be here.
Sen olmasaydın Skip ve ben bir araya gelemezdik.
Skip and I wouldn't have got together if not for you.
Dürüstçe söylemek gerekirse, eğer sen olmasaydın ben çok kötü bir şarkıcı olurdum.
Honestly, if I didn't have you, I'd have been a very bad singer.
Sen olmasaydın ben ne yapardım, Leocadia?
What would I do without you, Leocadia?
Sen olmasaydın ben ne yapardım, Leocadia?
What would I do without you... Leocadia?
Sen olmasaydın ne yapardım?
What would I do without you?
Dürüst söylemem gerekirse, Prue, eğer sen olmasaydın, müzayede evinin iflastan kurtulabileceğini sanmıyorum.
In all honesty, Prue, if it weren't for you, I'm not sure the auction house would've been able to stave off bankruptcy.
Sen olmasaydın buralara gelemezdim.
I wouldn't be here without you.
Eugene, bana sen olmasaydın bu kadarını başaramayacağını söyledi.
Eugene told me he could have never made it this far without you.
Sen olmasaydın, başka insanların seks hayatıyla ilgili hiçbir şey öğrenmemiş olacaktık.
If it wasn't for you we wouldn't know half the things we do about other people's sex lives.
Eğer sen olmasaydın bunu asla yapamazdım.
If it wasn't for you, I wouldn't have had the guts to do this.
Sen olmasaydın bu evrene hiçbir şekilde geçemezdim.
If it weren't for you, I never would've got to this universe.
Eğer sen olmasaydın asla Pollener'la tanışamayacaktım!
I never would have met Pollena if it wasn't for you!
Sen olmasaydın,...
She wouldn't be here...
Bir tek sen olmasaydın
♪ Were it not for you ♪
Geçen yıl gördüklerimi görebilmek için hayatımın kışına dek beklemem gerekti. Ama sen olmasaydın boşuna beklemiş olacaktım.
And while I waited until the winter of my life to see the things I've seen this past year there is no doubt I would have waited too long had it not been for you.
Sen olmasaydın uzun zaman önce bitirirdim bu işi.
If it hadn't been for you I'd have ended it long ago.
Sen olmasaydın kaybolurdum ben.
I would be lost without you, sis.
- Sen olmasaydın...
- Lf it weren't for you...
Eğer sen olmasaydın çok mutlu bir hayatımız olabilirdi.
If it weren't for you... We truly... could have been happy
Eğer sen ve arkadaşların olmasaydı ben günümü nasıl geçirecektim dostum.
If you hadn't brought your friends along what would I have done with my day, man?
Adam gelmiş olmasaydı sen de burada olmazdın.
If that bloke hadn't have come over, you wouldn't be here now.
Eğer ki sen Ana İmparatoriçe olmasaydın belki de bu mümkün olabilirdi.
That could have been... were you not... the Queen Mother.
Ben burada olmasaydım bile sen ağzından kaçıracaktın.
It probably woulda slipped out, even if I wasn't here.
Sen olmasaydın bunu asla yaptırmazdım.
When I'm with you, I'm like this whole other guy.
Sen çağırmış olmasaydın bile gelirdim.
If you hadn't asked, I would have anyway.
Yani, o gün, ben senin için orada olmasaydım, sen bugün, benim için burada olmayacaktın.
So, if I hadn't been there for you then, you wouldn't be here for me now.
Şey, ufak ve yaratıcı bir kırtasiyecilik olmasaydı, sen de hapiste olacaktın. Neden bu kadar gitmesine müsaade ettik?
Well, if it wasn't for a little creative paperwork, you'd be in jail too.
Postane şefi göz yaşlarına boğuldu eğer sen ısrar etmiş olmasaydın oğlumuzun bu işi yapmasına asla müsaade etmezdi.
The deputy was in tears. If not for your insistence. He would never let our son do it.
ben olmasaydım... sen de kaçamazdın!
If it weren't for me. How would you be able to escape?
Sen burada olmasaydın o hasta ölebilirdi.
That patient would've died if you hadn't been here.
Eğer sen bu kadar saf olmasaydın gelip maç yorumlarını açıkça sorardım.
I mean, if you weren't such a Boy Scout, I could just come right out and say, "Ray, who do you like in the game tonight?"
- bu kadar tatlı ve masum olmasaydın sen de.
- Well, it was the sweet and innocent thing. It did me in.
Açıkça olmasaydı, sen ve senin arkadaşların bana en iyi şekilde hizmet edenlere saldırırdı.
If not directly, you and your friends attacked those who served me best.
sen öyle san 131
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19
sen otur 63
sen olduğunu biliyorum 29
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19
sen otur 63
sen olduğunu biliyorum 29