Silah перевод на английский
84,228 параллельный перевод
O silahı ateşlediğimi anlatan bir hikaye yayınlarsanız hayatım mahvolacak.
If you publish a story saying I fired that gun, my life will be ruined.
Bildiklerimi söylersem, silah sesinin aramızda kalacağına söz verin.
If I tell you what I know, promise me the gunshot stays between us.
- Bir silah bulduk.
- We found a gun.
Ona ders vermiş. Sana onun hakkında yalan söyletti. O gün nehirde olduğunu ve silahı olduğunu biliyoruz.
She taught him, she made you lie about him, we know she was at the river, she has a gun.
Bu yüzden sahte bir kimliği ve silahı var
That's why she has a fake identity and keeps a gun.
Sorun kızımın odasında bir silah saklıyor oluşu Ve bu sadece başlangıç.
What's wrong is my daughter is hiding a gun in her bedroom, and that's just for starters.
Silahımı almaya gerçekten lüzum var mıydı?
Was disarming me really necessary?
Böyle güçlü bir silah istersek, kesin şüphelenirler.
If I sign out this much firepower, it's gonna raise eyebrows.
Yolda silah fabrikasından alırız.
We'll pick it up at the armory on the way.
Sen de silahını indirebilirsin Swagger.
So you may as well drop it, swagger.
- Ama silahın hâlâ üzerinde.
And yet you still have gun.
Silah açısından baskın çıktılar.
I was outgunned.
Çıkıyorum. Silahının namlusunu dahi görürsem, seni hemen öldürürüm.
If I even see your muzzle, I kill you right now.
Bay Vincent, unutmayın ki, bu cinayet silahı, Bob Lee Swagger'ı tüm komploya bağlayan tek kanıt, ateş etmiyor.
Mr. Vincent, please note that the murder weapon, the only thing that links Bob Lee Swagger to this whole conspiracy, does not fire.
Silah ateş edemediğine göre, bay Swagger da ateş eden kişi olamaz.
If that weapon can't fire, then Mr. Swagger can't be the shooter.
Gregson tetiği çektiğinde gözünü bile kırpmadın silahın ateş etmeyeceğini biliyor gibiydin.
You never even flinched when Gregson fired that rifle, almost as if... you knew it wasn't gonna shoot.
Eğer bunu arkada bırakırsak, silah almaları için boş bir çek bırakmış oluruz.
If we leave this behind, it's like leaving a blank check to buy weapons.
Eğer birisi silahımdaki tetiği çekerse... bu ben olacağım.
If anyone's pulling the trigger on my weapon, it's gonna be me.
Bir grubu kontrol etmek için bir silah yeter.
It only takes one gun to control a group.
- Burada da bir sürü silah var.
- I see plenty of those around here.
Silahı ver Elijah.
Elijah, give me the gun.
Bırak o silahı.
Let go of the gun.
Bak, cinayet silahını inceledik.
Look, we have identified the murder weapon.
Tek silahımız bunlar.
It's our only weapon.
- Silaha ne yaptığını söyle bize. - Ne silahı?
Tell us what you did with the gun.
Benim silahım yoktu.
- The one you used - to kill Breece Dobbs.
Peki ya silahınla seni suratından vursam?
What if I shot you in the face with your own gun?
Bilesin diye diyorum, silahı var.
Just so you know, he's armed.
Yanımda silahım vardı, biliyorum.
- I know I had a gun with me.
Lanet silahımı istiyorum sadece. Gücümü topladığımda ortaya çıksın yeter.
- I just--i need my damn gun, so just make it show up by the time I'm strong enough to leave here.
Hayır, ama Carter'ın telefonu mesaj ve cinayet silahı.. Ve evet, biz yeteriz.
No, but Carter's phone, the text, and the murder weapon, and yeah, we in bidness.
Sparky'nin silahı boş.
Sparky's piece is empty.
Silahımı çalıp vuracak mısın beni?
You gonna steal my gun and shoot me?
Senin peşinden geldiğini,... kardeşimin kafasına silah dayadığını söylemedin mi?
Didn't you say he came after you, held a gun to my brother's head?
Silahını ver.
Oh, give me your gun.
Efendim, ona ne çeşit bir silah vereyim?
Sir, what weapon should I give him?
Büyük bir silah ver, ona bir sapan vermek istemezsin.
Give him a big gun... you wouldn't want to give him a slingshot!
Daha beş dakika önce beni kafama silah dayayan birinden kurtarmıştı.
Not five minutes before, he saved my life from a guy with a gun to my head.
Beşinci kata ulaştığımda tek gördüğüm şey ölü korumalardı, zaten silah seslerini duyunca saklandım.
When I got to the fifth floor all I saw were dead guards and I heard gun shots, so I hid.
Silahın var mı?
You got a gun?
Ejderhacamını çıkarıp silah yapmana izin vereceğim.
I will allow you to mine the dragonglass and forge weapons from it.
Burada durmuş Lannisterlara silah yapıyorum, dönüp bakan yok.
Here I am, arming Lannisters, and I never get a second look.
Babamı öldüren aileye silah yapmanın beni ne kadar mutlu ettiğini mi?
How happy I am making weapons for the family that killed my father?
Silahım yok dostlarım, yemin ederim.
No weapons, friends. I promise.
Uluslararası silah kaçakçılığından aranıyor.
He's wanted internationally for weapons trafficking.
İstihbarata göre Arias'ın elinde artık B.O.S. da var. Namı diğer Biyo-Organik silah.
Intel says that Arias is now in possession of a B.O.W....... a.k.a. bioorganic weapon.
Bak... Bu Glenn Arias, silah kaçakçısı.
Look this is Glenn Arias, an arms dealer.
Yani bir tarafta silah kaçakçısı diğer tarafta düğünlere bomba bırakan hükümet var.
So you got an arms dealer on one side and on the other, a government dropping bombs on weddings.
- Silahını yere at.
Drop your weapon.
- Breece Dobbs'u öldürmek için kullandığın silahı.
- What gun?
Cinayet silahı yok.
He ain't got a murder weapon.
silahlar 165
silahlı 32
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silahlı 32
silahı 22
silahım 35
silahları 22
silah yok 83
silahsız 29
silahın 28
silahlılar 19
silahı al 54
silah sesleri 29
silahım yok 37
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16
silahları var 27
silahın var mı 64
silahım yok 37
silahlı soygun 46
silahı var 147
silahsızım 41
silahım var 52
silahı ver 44
silahın var 16
silahları var 27
silahın var mı 64