Suçlular перевод на английский
4,252 параллельный перевод
Belirli grupları destekliyorum. - Suç oranını ve suçluları düşük tutuyorum.
I fund particular parties, I keep crime and profiles low.
Bu adam kefaletle serbest kaldığı süre içinde diğer suçluların hayatları boyunca yaptığı zarardan çok daha fazlasını yaptı.
That man has done more damage free on bail than most criminals achieve in a lifetime.
Masa jokeyi *'sin ha? Burda oturup turşu yiyor, suçluların kendiliğinden teslim olmalarını bekliyorsun.
you just sit here, eat your pickles, wait for the criminals to turn themselves in.
Bu çürüğü, tehlikeli suçluları adalete teslim ederken mi aldın?
Did you get this bruise bringing dangerous criminals to justice?
Suçluların iadesi kanunu benim tarafımda.
The extradition laws are on my side.
Ölmeden önce suçluların gördüğü son şey bu.
It's the last thing the murderers see before they die.
Bir önceki yönetim suçluların cezalarını vermekte hem hükümetin içinde hem de dışında laçka idi.
The previous administration was lax, shall we say, in its prosecution of criminals both within as well as outside the government.
Başlangıçta Deniz Kuvvetleri tarafından yaratıldı, ama günümüzde çoğunlukla suçlular kullanıyor çünkü onlara isimsiz kullanma şansı veriyor.
It was originally created by the Navy, but nowadays it's utilized mostly by criminals because it allows them to be completely anonymous.
Bu konuşmada sadece suçlular var.
There's only criminals on this line.
"Holt sekreterya hatalarını yakalamakla suçluları yakalamaktan daha çok ilgilenir."
"holt cares more about catching clerical errors " than catching bad guys.
Yakalı ettik suçlular bol yardımı olmadan İç Güvenlik.
You've collared plenty of criminals without the help of Homeland Security.
Çavuşesku devrildikten sonra savaş suçlularının birçoğu Romanya'da kaldı.
Lots of war criminals stayed behind in Romania after Ceausescu was overthrown.
Ta ki şu ana kadar. Romanya nihayet savaş suçlularına karşı suçlamalarda bulunmak istiyor.
Romania finally wants to bring charges against their war criminals.
Kaçak durumda savaş suçluları gibi mi?
Uh... What, uh, war criminals on the run?
Suçluları hapisten kaçır ellerine silah ver- - al sana hazır ordu.
Makes sense. Jail-break a few criminals, give them weapons- - instant army.
Suçluları yakalamalarında onlar için çalıştım ve bana bir şey ödemediler.
I work for them catching criminals and they don't pay me.
Masum olanlar davranışlarında rahatlama gösterir suçlular ise göstermez.
The innocent ones will show some release in their demeanor and the guilty ones won't.
Kraliçe Catherine ve ben, suçluların acı çekmeyeceklerini söyleyemeyiz.
Queen Catherine and I cannot promise that the guilty parties will not suffer.
Dünyayı çok uluslu şirketler ve suçlular yönetir.
Multinational corporations and criminals run the world.
Suçluları bize söylemek senin görevin zaten.
I'd say delivering criminals to me is your job.
Sana suçluları bildirmek benim için bir hobi, bir oyalanmadan ibaret. Ki bunlar da zamanla sıkıcı olabilir. Bu durumda Kuveyt'teki talihsiz kazayı hep hatırlıyor olacağız.
Delivering criminals to you is a hobby, a diversion, one that may become tiresome, in which case we could always reminisce about that unfortunate incident in Kuwait.
Susma hakkı suçlular için.
The right to remain silent is for heinous criminals.
Zamanaşımı kuralı bu suçluların cezalandırılması için uygulanmamalı.
The statute of limitations must be abolished so that those criminals can be punished
Bu suçlular değişmez.
These criminals don't change
Ergen suçlular, cezaya hoş geldiniz, namı diğer Beck-fast Kulübü.
Welcome, teen delinquents, to detention, AKA "The Beck-fast Club,"
O da bizim gibi suçluları yakalamk istiyor.
He wants to put criminals away just like us.
- Anlaşılan suçlular uslu duruyor.
Guess the city's scumbags have been behaving.
Koruma programındaki suçluların bile avukatlarını görme hakkı var.
But even suspects in protection are allowed to see their lawyer.
John bu durumdayken, federaller ve suçlular arasında çapraz ateşte kalırsa fazla dayanamaz.
John isn't gonna make it if he winds up in a crossfire between a bunch of feds and organized criminals in his current state.
En zor davaların üstesinden geldin. ve en kötü suçluları durdurdun.
You handle the hardest cases and stop the worst criminals.
"Polis suçluları yakalamak için uğraşıyorsa ülke zaten yıkılmıştır."
"If I have to chase after criminals, it's already over."
"Polislerin işi suçluları yakalamak değil suçluları engellemektir." derdi.
"Detectives like me don't arrest. We prevent."
En önemli olan... işte budur Suçluları yakalamak için ölçülü ve akla uygun hareket edilmeli
The most important Is this. Catch the perpetrators must rely on rational.
.. aynı suçlular gibi duruyor.
His form is like a criminal.
Sonunda, suçluların yuvasınada girmiş oldum.
Finally, I also fell into a nest of criminals.
suçlular kim altın direnemedi.
Criminals who couldn't resist the gold.
Tüm gün suçluları kovalamaktan yaralanacağım için eskiyen bandajlarımı değiştirip şöyle diyecek, "Şimdi daha iyi oldu."
Those wound would be from having chased after criminals all day at work. And she'd take off the bandages that was covering up my old wounds. And those old wounds would be all healed.
Keşke tüm suçluların elleri sahte işareti gibi kırmızıya dönse.
I wish all the criminals'hands would just turn red as a telltale sign.
Bizim şantiyede çalışanlar içinde her zaman eski suçlular olur.
And we have ex cons who are working the yard all the time.
Çinli suçlularınızı herhangi bir yere göndermeniz gerektiğini biliyorum.
Anywhere you need to send your Chinese illegals. I know.
John azılı suçluları öldürüyordu.
John was killing career criminals.
Evet! - Suçluların?
- The criminals?
Her şey politika... hep failin hakları üzerine bizim sistemimiz, suçluların haklıları savunulur, kurbanların ocağına incir ağacı dikilir.
We're too politically correct. It's all about the perp's rights. The preps get their way.
Suçlular hep bunu yaparlar.
That's what a guilty man does.
Tüm bu garip alternatif polis tarihi, polis entrikaları polis hanedanı, kahraman polisler ve şeytani suçlular melek gibi polisler, psikopat polisler hayatta kalmak için fazla aptal olan polisler ve kendi iyilikleri için fazla akıllı olan polisler kontrolü altında tuttukları dünya tarafından onlara bahşedilen gizli sadakat ve sessizlik yeminleriyle izole edilmiş haldelerdi.
All this strange alternate cop history and cop politics... Cop dynasties, cop heroes and evildoers... saintly cops and psycho cops... cops too stupid to live and cops too smart for their own good. ... insulated by secret loyalties and codes of silence... from the world they'd all been given to control.
Suçlular, önünüzde diz çökmüş durumda hepsi isyanın işaretini kullanıyorlar.
The criminals that kneel before you use symbols for the purpose of sedition.
- Güya onlar gerçek suçluları yani katilleri kendi evlerinde çalıştırıyorlarmış.
You know, murderers or something to work in their haunts.
O saç kesimiyle bizi aşağılarken bir de bize suçlular dediklerine inanabiliyor musun?
Can you believe they call us criminals, when he's assaulting us with that haircut?
Yaşı küçük suçlular hücresiydi.
It was a youth offenders unit.
Gerçek suçluları yakalamaya çalışıyoruz!
We're trying to catch real criminals!
Aynen öyle, siz gerçek suçluların peşine düşüyorsunuz.
You go after real criminal.
suçlu 258
suçluluk 27
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu mu 45
suçlu değilim 34
suçlu değil 30
suçluluk mu 16
suçluluk 27
suçluyum 60
suçlusun 17
suçlu benim 24
suçlu mu 45
suçlu değilim 34
suçlu değil 30
suçluluk mu 16