Tahmin перевод на английский
35,159 параллельный перевод
- Kimyasalların bıraktığı izlerden "aqua regia" denen nitrik ve hidroklorik asit karışımı kullandıkları tahmin ediliyor.
From the pattern left behind by the chemicals, looks like they used a mix of nitric and hydrochloric acid called aqua regia.
- Bunu hiç tahmin edemedim.
I did not see this coming.
- Tahmin etmistim.
I do. - Yeah? That's what I thought.
Oksitosinin vücutta tahmin edilir bir tepkisi vardir.
[instructor] So oxytocin has a predictable response in the body.
Halka açik bir yerde kameralarin önünde çilgin bir sekilde kendimi kaybetmistim ve bir seyler olacagini biliyordum ama böyle bir tepki olusturacagini tahmin etmezdim.
- I dramatically lost my shit... - Mmm-hmm. ... in a public space with a lot of cameras, and I knew something would happen, but I certainly didn't know that it would get the... [stutters] the traction that it got.
Ancak bunlar geleneksel tarımla yetiştirilmiş böcek ilaçlı sebze ve meyveler olduğu için bu ekstra sebze ve meyvelerden gelen fazladan böcek ilacı yükünün kanser ölümlerinde yüzde on artışa neden olacağını tahmin etmişler.
because these were conventional pesticide-laden fruits and vegetables they estimated that it would- - That the extra pesticide burden from all those extra fruits and vegetables would cause 10 extra cancer deaths.
Tahmin edecek olsaydım Meksika derdim ama sen de bilmediğimi biliyorsun.
If I had to guess, I'd... I'd say Mexico, but, you know, I don't know.
Tahmin edin ne oldu?
Well, guess what?
Tahmin edeyim, yapabileceğin hiçbir şey yok.
Let me guess, there's nothing you can do.
Dur tahmin edeyim.
Let me guess.
Yanındaki küçük kızın kim olduğunu söylemen için sana bir tahmin hakkı vereceğim.
I'll give you one guess who the little girl beside her is.
O tahmin ettiğinden çok daha değerli.
She's far more valuable than you realize.
Tara'dan çıktığını tahmin ettiğim bu muhabbetin tek önemli kısmı şu, sonrasında daima yanında olduğunu göstermek için ona T demeye başladım.
All that matters for this little back and forth, which I'm guessing she put you up to is afterward I started calling her T... To show her that I was always on her side.
Tahmin et kimin ismi de burada?
Guess whose name's in here?
Tahmin edeyim.
Let me guess.
Yanlış tahmin etmişim.
- Well, guessed wrong.
Titreme, önceden tahmin edilemez.
It's twitchy, it's unpredictable.
- Tahmin et.
- Have a guess.
İki oyuncunu birbirlerine ait gemilerin nerede olduğunu tahmin ettiği bir oyun. Ve sonra füzelerle o gemileri vurmaya çalışırlar.
A game where two players try and guess where each other's ships are, and then blow them up by firing missiles at them.
Henry Ford'un 3 yıllık Ferrari'yi alt etme planı için ne kadar para harcadığını hesaplamak imkansız ama uzmanlar bugünün parasıyla en az 1.5 Milyar Lira olduğunu tahmin ediyor.
It's impossible to calculate how much Henry Ford spent on his three-year campaign to break Ferrari, but experts reckon that, at the very least, in today's money, it was £ 360 million.
Eğer asiler inandığım gibi tahmin edilebilirlerse bir yardım çağrısını göz ardı etmeyeceklerdir.
If the rebels are as predictable as I believe, they will not ignore a distress call.
Neden tahmin ettiklerinin hepsi kadın?
And why are you only guessing women?
Daima Sarah'ın itiraf ettiklerinden daha kötü şeylerin olduğunu tahmin etmiştim.
I always, uh... suspected things were worse than Sarah admitted.
Dur tahmin edeyim, Louise kendini odasına kilitledi.
Let me guess... Louise is locked in her office?
Tahmin et, neyi?
That guess what?
Oh, tahmin edin bakalım?
Oh, guess what?
Tahmin edersin ki, çok bir şeyi yoktu, çantasını kurcaladı ve bu tişörtü çekip çıkardı.
You know, he-he didn't have much, so he reaches into his little satchel and he pulls out this shirt.
Nasıl bir baskı altında olduğunu tahmin bile edemem.
I can't pretend to know the stress you're under.
Teslim olduğumda her şeyin bu kadar sarpa sarabileceğini tahmin etmemiştim.
When I turned myself in, I never imagined things could've turned out this... badly.
Bunu tahmin etmeni çok istiyorum.
I really, really, really want you to guess this.
- Ben tahmin etmeden çok ipucu vermede daha iyiyim.
Oh, hey, I am a way better clue-giver than I am a guesser!
O zaman cinlerin ne kadar tahmin edilemez olabileceklerini nasıl tüm dileklerin bir bedeli olacağını bilirsin.
Then you know how unpredictable genies can be, how all their wishes come with a price.
Sihri Bell'in üzerinde niye kullanmadığını dur bir tahmin edeyim.
Oh, let me guess why you didn't use the magic on Belle.
Gold'un dükkânında ne olduğunu bana anlatacak mısın yoksa tahmin mi etmeliyim?
So, are you gonna tell me what happened back at Gold's, or do I have to guess?
Ağır olduğunu tahmin edebiliyorum.
I can imagine that's heavy.
Dur tahmin edeyim. Bize ateş edenlerle saat 3.00'te randevun var.
The people shooting at us are your 3 : 00.
İyi tahmin.
Good guess.
O hindinin kuruyacağını tahmin etmiştim.
I thought that turkey would be dry.
Paige'in günlük tipik hareketlerini izledim... -... burada "P" ile gösterilmiş. - Tahmin ettim.
I track the typical daily movements of Paige, indicated here with a "P." I assumed.
Yıldırım çarpması tahmin edilemezdi.
Lightning strikes are unpredictable.
- Açıkçası tahmin bile edemezsin.
Honestly, you have no idea how much.
Tahmin bile edemezsin.
You have no idea.
Şimdi, bunu senin yerine tutacağım ve uyandığında, hepimiz tahmin et seni ne içn bekliyor olacağız.
Now, I'm gonna hold on to this for you, and when you wake up, all of us are gonna be waiting for you, and guess what.
- Tahmin?
- Prognosis?
Hey, Chin, tahmin et.
Hey, Chin, guess what.
Tahmin sadece.
Just a guess.
Tahmin edebiliyorum.
I can only imagine.
Onu bir saat içinde gözaltına alacağımızı tahmin ediyorum.
I predict we'll have him in custody within the hour.
Bu para ile ilgili değil Irak'ta kaybolduğu tahmin ediliyor, değil mi? Çünkü...
This isn't about that money that supposedly went missing in Iraq, is it?
Dur tahmin edeyim... siyah ve erkek.
Let me guess... "black" and "male".
Dur tahmin edeyim... küçük boy kahve ve akçaağaçlı çörek.
Let me guess... small coffee and a maple scone.