Tanısmak перевод на английский
10,299 параллельный перевод
Dans etmek ve insanlarla tanışmak.
Dancing and meeting people.
Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum.
~ I look forward to meeting him. ~ Uh-huh.
- Onunla tanışmak ister misin?
You wanna meet her?
Bence film setinde tanışmak çok romantik.
I think it is so romantic, meeting on a movie set.
Ama önce, Maguire otelde sizinle tanışmak isteyen biri var.
But first, there's someone at the Maguire hotel I'd like you to meet.
Yeni insanlarla tanışmak zordur bilirim.
I know it's hard to meet new people.
Yeni insanlarla tanışmak zordur bilirim.
I know it's hard to meet new people. And I know
Sonunda seninle tanışmak çok hoş.
Jesse's talked a lot about you.
Sizinle yani ikna edici hologramınızla tanışmak çok güzel. Merhaba!
Hey, hello, hey!
Tam tanışmak istediğim kişi yeni doktor.
Just the man I was hoping to meet... the new doctor.
Gözümü dikip bakacağım biriyle tanışmak için tüm hayatım boyunca bekledim.
I have waited all my life with no hope of meeting someone who I might stare with.
Sizinle tanışmak çok güzel.
It's great to meet you.
- Sizinle tanışmak bir zevkti.
- It was a pleasure meeting you.
Ama bir an önce tanışmak istiyorum.
But I sure as hell want to.
Bir gün seni bu hale getiren kişiyle tanışmak isterim.
Someday, I would like to meet this person who made you become this thing you are today.
Böyle efsane biriyle tanışmak ne büyük zevk.
What a pleasure to meet one so legendary.
Seninle tanışmak istiyor.
She wants to meet you. Huh. You okay?
Her neyse, annen San Francisco'da yaşıyor ama onunla tanışmak istersen arabayla buraya gelebilirmiş.
Anyway, your mom lives in San Francisco, but she'd be willing to drive here if you want to meet her.
Onunla en azından tanışmak için meraklı değil misin yani?
So you're not the least bit curious to meet her?
Onunla tanışmak istiyorum.
I want to meet her.
Seninle tanışmak da güzel.
Well, it's nice to meet you, too.
Seninle nihayet tanışmak çok güzel Kirsten.
It's so nice to finally meet you, Kirsten.
Bildiğiniz gibi bugün, çoğu kişinin Kraliyet ailesi ile tanışmak için tek şansı.
As you know, today is a once in a lifetime opportunity for many of our guests to meet the Royal Family.
Neyse, seninle tanışmak güzeldi.
Anyway, it was nice to meet you.
Sizinle tanışmak bir onurdur.
It's quite an honor to meet you.
- Sizinle tanışmak bir onur.
- It's a pleasure to meet you, sir.
İyi biri aslında ama Teddy'le yaşadığımız onca şeyin ardından ve tanıdığım bir çok polis birlikte takılıp ayrıldıktan sonra tekrar çalışmak zorunda kalınca işte işler o zaman baya karışıyor.
He's great, but after everything that happened with Teddy and all the cops I know who go out and break up and then still have to work together, it's just too messy.
- Sizinle tanışmak çok güzel.
- It's so good to meet you.
Sizinle tanışmak büyük bir şeref.
I... I'm most pleased to make your acquaintance.
- Seninle tanışmak çok güzeldi.
It was great meeting you.
- Asıl sizinle tanışmak çok güzeldi.
No, it was great to meet you.
- Sizinle tanışmak zevkti.
- It's a real pleasure.
Bir ara, o arkadaşınla tanışmak isterim.
Oh, I'd like to meet your friend... sometime.
Onunla tanışmak belki sizi de sevindirir.
Perhaps you'd like to meet them, too.
- Seninle tanışmak.
- To meet you.
Seninle tanışmak istiyorlar.
They'd like to meet you.
Seninle nihayet tanışmak çok güzel Kirsten.
So nice to finally meet you Kirsten.
Tanışmak için geç kaldım, Doktor.
Yeah, I'm late for a meeting, Doctor.
Harika... çok üzgünüm tanışmak için... bir şans vermedin...
I'm just so sorry you didn't get a chance to... to meet...
Böyle tanışmak zorunda kaldığımız için çok üzgünüm.
I'm so sorry we have to meet like this.
Eğer uygunsan, seninle tanışmak istiyorlar.
If you're up for it, they'd like to meet you.
Seninle tanışmak isteyen biri var.
There's someone who'd really like to meet you.
Gerçek, büyükannelerle tanışmak değildir.
Meeting grandmothers isn't facts.
Sadece akılda çakan tanıdık resimler, vücut dururken onlardan bir anlam çıkarmaya çalışmak.
It's just the mind flashing familiar images, trying to make sense of them as the body is shutting down.
Seninle tanışmak isteyen, gönlünü çok güzel yapacak birisi var.
There's someone here who'd like to meet you who I think would do your heart a lot of good.
Zoe'yle tanışmak istiyor.
And... he wants to meet Zoe.
- Zoe onunla tanışmak istiyor mu?
She want to meet him?
Jason babana kız arkadaşını Cape'e getirebilir mi diye sordu şimdi seninle tanışmak için eve geliyor.
Jason asked your father if he could bring his girlfriend to the cape, he's on his way home now to meet you.
Evet, çok mutlu olup onunla tanışmak için ısrar ettiler.
Yeah, so they were so happy, they insisted on meeting her.
Cepleri epey dolu, seninle tanışmak istiyorlar.
They are loaded, and they'd like to meet you.
Kadınlarla tanışmak, çalıştığım saatler.
Meeting women, the hours I keep.