Yoksa değil mi перевод на английский
825 параллельный перевод
Evet, bu çok iyi bir nokta Yoksa değil mi?
Oh, yes, that's quite a good point!
Yoksa değil mi?
Or is it?
Size isnat edilen suçtan suçlu musunuz yoksa değil mi?
Are you guilty of the felony with which you are charged or not guilty?
- Kaptan deli mi, yoksa değil mi?
- Is the captain crazy or isn't he?
Şey, sözleri güzel mi yoksa değil mi?
Well, is his word good or isn't it?
Yoksa değil mi?
Isn't he a caution!
Yoksa değil mi?
Or ain't she?
Yoksa değil mi?
Aren't you?
- O halde, Colonel Stewart, burdaki varlığınız Gordon'un tam bir itaatsizliğinin bir kanıtımıdır yoksa değil mi?
Then, Colonel Stewart... does your presence here confirm or deny... Gordon's total disobedience?
Yoksa bu Bayan Caesar değil mi!
well, if it isn't Mme César
- Gösteri zamanı değil mi, yoksa kör müyüm?
- Is this the time, or I am blind?
Yoksa seni ve Ed'i çağırırdım. Anlıyorsun değil mi?
Otherwise, I'd love to have you and Ed, you understand?
Kimseye en ufak bir rahatsızlık verdiğimi söyleyemezsin, yoksa verdim mi? Ama öyle değil.
I haven't.
Güzel bir gün değil mi, yoksa öyle mi?
Lovely day, isn't it? Or is it?
Birisi birisini çok sevdiyse... ve başka yakını yoksa, sevdiği kişi yakını gibi olur, değil mi?
If someone liked someone a great deal and he didn't have any kin, that would sort of make him a kin almost, wouldn't it?
Ortada birşey yoksa kanıtlayamazsınız, değil mi?
Naturally, you couldn't prove no case without one, could ya?
- Oğlunuz değil mi yoksa?
- He is not your son, then?
Ona asik olmadin, degil mi Helen Yoksa oldun mu
You haven't fallen in love with him, have you? Have you, helen?
Yoksa evlenmezdin, değil mi?
You're marrying her, right?
- Yoksa burada olmazdık, değil mi?
- Otherwise we wouldn't be here. Right?
Şanslıydım, değil mi? Yoksa öyle miydi?
That was a bit of luck, wasn't it?
Babamı mı yoksa beni mi görmeye geldin diye sordum sen de aynen, "Aslında ikinizi de değil" dedin.
I asked if you wanted to see Father or me and you said, your exact words, "Well, neither, really."
Bu doğru, değil mi? Yoksa hatırlamıyor musun?
Well, can't you remember?
Yoksa senin korkak olduğunu düşüneceğiz, değil mi Howard?
If you don't, we'll think you're yellow, won't we, Howard?
- Steve! Bir erkek diyecek hiçbir şeyi yoksa yazamaz da, değil mi?
A fella can't write if he's got nothing to say, can he?
Yoksa yetişkinler için bir öykü değil mi?
Or isn't it a story for grown-ups?
Ama çorabın yoksa ayağına geçiremezsin, değil mi?
But if you ain't got socks, you can't pull'em up, now, can you?
bir sakıncası yoksa kaptan endişe edeceğiniz bi yankee kızı yok değil mi?
If you'd minded me, captain, you wouldn't have no Yankee girl to worry about.
Biliyorsun, değil mi? Yoksa burada olmazdın.
You know that, don't you?
Neden? Yoksa kanı Arturunki gibi iyi değil mi?
His blood is as good as King Arthur's.
Howard'ın karısı bir azize mi yoksa pek zeki değil mi, karar veremiyorum.
I can never decide whether Howard's wife is a saint or just not very bright.
Yanlış mı anladım, yoksa yıllar önce gittiğin yer hapis değil miydi? Hapishaneydi değil mi?
You make it sound as if I missed something, by not going to jail years ago.
Konu bir bebek sahibi mi yoksa bir elektrik süpürgesi sahibi mi olmak değil
Well, it isn't simply a matter of choosing between having a baby or buying a vacuum cleaner.
Yoksa bunlar umurunda değil mi?
You forgot about it?
Yoksa, değil mi?
Or no, they don't?
Herkes. Yoksa herkes değil mi?
- What has happened with him?
Yoksa bu hatırlamama yardımcı olan bir şey değil de hatırlayamamam için bir şey mi?
Or isn't this something you've worked out not to help me remember... but to make it impossible for me to?
Bu çok önemli çünkü eğer bu yoksa, dava nerde, değil mi?
That's very important because if you don't have a motive, where's your case, right?
Yoksa, en azından denemiş oluruz, değil mi?
If not, maybe at least I've made the effort. You know?
Yoksa sizinle değil mi?
Isn't he with you?
Kertenkeleydi değil mi? Yoksa...
That was a lizard, wasn't it, or a...
- Değil mi yoksa?
Tell me.
Beni Kirihara mı yoksa Noge mi ispiyonladı, bilmiyorum. Sorun da değil.
I don't know whether Kirihara or Noge turned me in, and it doesn't matter.
Yoksa ne yapacağımı biliyorsun değil mi?
You don't want any coal. Then what?
Şey, elbette, inanıyorum. Yoksa burada olmazdım, değil mi?
Well, of course, I do, if I didn't, I wouldn't be here, would I?
- Değil mi yoksa?
- You mean it's not?
Korkmadınız değil mi? Yoksa korktunuz mu?
You aren't afraid, are you?
Sormamda sakınca yoksa, artık Gizli Servis'te çalışmıyorsun, değil mi?
If you don't mind my asking, you're not still Ml6 are you?
Parayı istiyorsun yoksa anahtarlarımı almazdın, değil mi?
You wanted the money, or you wouldn't have taken my keys, would you?
Peki baba, yoksa onlar beni yakalar ve sen hiçbir şey yapamazsın. Değil mi?
I know papa, or else those men will get me.
Saldıranların tek kişi mi yoksa bir çöl aşireti kadar mı olduğunu söyleyemez, değil mi?
He couldn't say whether it was one man or a tribe of desert nomads, right?
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil miydi 73
değil mi beyler 17
değil mi joe 23
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil miydi 73
değil mi beyler 17
değil mi joe 23