Çok korkutucu перевод на английский
934 параллельный перевод
Şey, yani... her gece mezarlığa gitmek çok korkutucu, ayrıca uyumam gerek ama uyuyamıyorum.
I'm scared of having to go to all those cemeteries every night and I need to get some sleep, too. I haven't been able to sleep at all lately.
Çok korkutucu.
Pretty scary.
Ama bu çok korkutucu bir fiyat.
That's a fearful price.
Bana sadece kötülüğünün çok korkutucu olmadığı zamanlar geliyor.
He comes to me only at times when his cruelty is not too frightening.
Çok korkutucu.
Very scared.
Düşüncesi bile çok korkutucu.
It's almost too terrifying to think about it.
Birden her şey çok korkutucu gelmeye başladı.
Suddenly everything's rather frightening.
Çok korkutucu, John.
So frightening, J...
Çok korkutucu.
So frightening.
Çok korkutucu.
It's frightening.
Çok korkutucu, Şeytan'ın yüzü gibi.
It's very scary, it looks like the face of the Devil.
Oh, Tanrım. Bu, sadece çok korkutucu ve biz bunu yapabiliriz.
It's so scary, but we might be able to pull it off.
Bu çok korkutucu.
- That s frightening.
- Bir pislik üstelik bakışları çok korkutucu!
But wait, you didn't see him yet. This Peyrac is a real monster.
Sus, bu çok korkutucu.
Stop, that's so frightening.
- Söylemesi çok korkutucu.
- What a terrible thing to say.
Bu ev... çok korkunç Çok korkutucu ve şu tablolar tam şeytan işi!
It's so frightening and those paintings look so evil.
Orda olmak gerçekten çok korkutucu.
It gets pretty scary up there.
Gerçek telepatikler çok korkutucu olurlar ve bu konuda da uyarıldık.
True telepaths can be most formidable, captain, and we have been warned.
Evde yalnız olmak çok korkutucu.
I'm alone at home It's quite scary
Ve çok korkutucu oluyor.
And so very frightning.
Burası çok korkutucu oldu.
It's spooky around here.
Çok korkutucu.
It's terrifying.
Bir grup çekik gözlünün size işkence seansı yapması ve bu umutsuz sefil duruma düşmek çok korkutucu.
When you're facing a torture session with a bunch of gooks, it's gonna be pretty darn miserable.
Kendi etraflarına çektikleri çitin dışında kalan her şey onlar için çok korkutucu. Tabii ki rüyalarında gördükleri fantezilerden haz almak hariç.
Everything outside the fence they have raised around themselves is so terrifying for them except perhaps in their dreams, when they indulge in fantasies.
Bu şey çok korkutucu görünüyor.
I mean, this thing looks pretty frightening.
Goblinler ve İblisler... çok korkutucu gözüküyorlar ancak hepsi birer ödlek.
Them goblins and demons... just look mean, but they're yellow.
Onunla yürümeyeceğini bilmek benim için gerçekten çok korkutucu.
It's very scary for me... To think that maybe it's not going to work out with him.
- Çok korkutucu.
I think they're frightening.
Bu çok korkutucu.
That's frightening.
Bunlar çok korkutucu anlar. Bunları şimdi hatırlaman çok doğal.
Those are very scary moments, and you think a lot about that when you're a kid.
Çok korkutucu...
It's horrible...
- Gerçekten, çok, çok korkutucu.
- Really, very, very frightening.
Bu çok korkutucu bir şey Wally, birden fark ediyorsun ki Tanrım, ben hayatımı yaşadığımı sanıyordum oysa insan bile değilmişim.
I mean, it's a very frightening thing, Wally, to have to suddenly realize... that, my God, I thought I was living my life, but in fact I haven't been a human being.
Aç kapıyı! Burası çok korkutucu.
Open the door for me...
Çok korkutucu.
It's scary.
Bu çok korkutucu.
That was so scary.
Bu kadar hızlı yapmak istemesi çok korkutucu.
The scariest thing about it is that he wants to do it so fast.
Tamam, bak bu gerçekten ama gerçekten çok korkutucu.
Okay, this is really, really scary now.
Boşluk çok daha korkutucu oluyor.
The blankness is far scarier. You can read into it what you will.
Sizi korkutucu tehlike ile ilgili uyarmaya geldim, gezegeniniz tehlikeyle karşı karşıya, çok ciddi bir tehlikeyle.
I came here to warn you that by threatening danger, your planet faces danger, very grave danger.
Bazen çok keskin bir zekam var, korkutucu.
Sometimes I'm so sharp it's frightening.
Evet, işin korkutucu yanı ve gerçek anlamı şu bu ağırbaşlı genç kadının içinde, çok canlı ve değişik iki karakter kadının kişiliğine baskın çıkmak için savaş veriyordu.
Well, in a literal and terrifying sense... inside this demure young woman... two very vivid and different personalities... were battling for the mastery of her character.
Yalnızca korkutucu arabayı çok hızlı kullanmak gibi.
It's just scary. It's like driving a car too fast. You know what I mean?
Rüyalar bundan çok daha korkutucu olur.
Dreams are much more frightening than this.
Bir çok insan dışarıda olmanın daha korkutucu olduğunu düşünür.
A lot of guys think this is more frightening, being on the outside.
Üç Ana'nın, bu üç mekandan ıstırap, gözyaşı ve korkutucu karanlık ile dünyaya hükmettiğinin farkına vardığımda artık çok geçti.
I discovered too late that from these three places they rule the world with pain, tears and darkness.
Çok da korkutucu değil, geri dönüp olanları düşünmediğin sürece.
It's not really scary... except when you think back on it.
- Yok çok korkutucu.
- No, very frightening.
Björnstrand hiçbir ümidin olmadığını ve çok vahşi, kanunsuz ve korkutucu bir döneme geri döndüğümüzü hissediyordu.
Now, of course, Björnstrand feels that there's really almost no hope... and that we're probably going back to a very savage... lawless, terrifying period.
Bu kadar korkutucu bulmamız çok tuhaf.
It's strange that we find it so frightening.
korkutucu 69
korkutucuydu 18
çok komiksin 151
çok kötüyüm 33
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
korkutucuydu 18
çok komiksin 151
çok kötüyüm 33
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27