Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ I ] / Isınıyorum

Isınıyorum перевод на английский

22,391 параллельный перевод
Joshua Tree 37'ye bayağı ısınıyorum.
I'm fucking warming up to Joshua Tree 37.
Sorun değil ama bu adamın yalan söylediğini sanmıyorum.
Uh, it's all right. But this guy seems to be telling the truth.
ve ben Başkanın lütfunda çalışıyorum..
And I serve at the pleasure of the President.
Saygısızlık olarak algılamayın ama ben işlerimizi neredeyse hiç hatırlamıyorum.
With all due respect, I can't remember any of our work.
Dylan'ın taşındığına inanamıyorum.
I can't believe Dylan's moving.
Hâlâ başkalarının ciğerleriyle nefes aldığıma inanamıyorum.
I still can't believe I'm breathing with someone else's lungs.
Çekingen bir kadının açıkçası dominant olmakta ısrarcı olacağını sanmıyorum.
Well, I'm not sure that a woman who's truly demure would insist on being dominated.
Benim durumumda ise, Helen'ın ailesinin karşısına oturup onlara gerçeği söylemek yerine neden beni kazara öğrenmeleri riskini aldığını anlayamıyorum.
For the life of me, I can't figure out why Helen would rather risk her parents finding out about me by accident than just sitting them down and telling them the truth. I'll tell him.
Ben Dr. Masters ve Bayan Johnson'la oldukça yakın çalışıyorum.
I, uh, I work very closely with both Dr. Masters and Mrs. Johnson.
Bakın, bu işi bana önerdiğiniz için çok minnettarım ama onların arasında kendimi yabancı gibi hissetmekten de alıkoyamıyorum.
Look, I am so grateful you recommended me for this job, b-but I also... I-I can't help feeling like there's something strange going on between them.
Bak, ben bir sınır ötesi görev gücü yürütüyorum, komplike bir suç örgütünün ortak soruşturmasında çalışıyorum. Bu öyle bir örgüt ki burnunun ucunda bir sürü bela çıkarıyor Şerif ve benden kahven için endişelenmemi mi bekliyorsun?
Look, I'm running a cross-border task force, working on a joint investigation into a sophisticated criminal syndicate, a syndicate that is wreaking havoc under your do-nothing nose, Sheriff, and you're worried about me poaching your French roast?
- ama sonuncuyu sanmıyorum. - Açamaz mısın?
I could guess the first two, but the last one, not so much.
Yok, ben dikkat çekmemeye çalışıyorum.
N-No, I'm trying to keep a low profile.
Uyuyamıyorum, bütün gece ayaktayım merak ediyorum duvarın diğer tarafında neler olduğunu hayal ediyorum.
I can't sleep, and I stay up all night... wondering... imagining what's going on on the other side of the wall.
Bu olayda çözülecek bir şey olup olmadığını bunun annemle aranızda neden bir sorun teşkil ettiğini anlamaya çalışıyorum.
I'm just trying to figure out if this... event had something to do with... why you have these... issues emerging between you and Mom.
Senin gelininin bu değişim işine seni zorlamasını anlıyorum. - Ne?
And I understand it's your bride that's pushing you toward this conversion work.
Doğrusu, onun senin aradığın kişi olduğunu sanmıyorum.
You know, I... I really don't think he's the guy that you're looking for.
Ne zamandır bir kanepede oturmuş zaten kararını vermiş biriyle evliliğimin geleceğini tartışıyorum?
How long have I been sitting on a couch discussing my marriage with someone who has already checked out?
Yüzlerce yıl önce, mangalda et pişirmenin ustası olmuş birinin kullandığı şeylerin aynısını ben de kullanıyorum.
Now, I'm using some of the stuff that were used hundreds of years ago by someone who mastered the art of pit cooking.
Tekrar yakın olalım diye daha iyi olmaya çalışıyorum.
I'm trying to be better, so we can be close again.
Kral'ın yardımcısı olarak seni görevinden alıyorum.
As the king's deputy, I'm relieving you of your duty.
Birlikte olduğumuzu anlayacak, ve bundan pek mutlu olacağını sanmıyorum.
He's gonna figure out we're with you, and he's not gonna be happy about it.
Bu paçavra yığınından yardımı dokunabilecek bir şeyler bulmaya çalışıyorum.
- Trying to find in all these piles a shred of something that's gonna help.
Şu an onu tartışmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
I'm not sure there's any point in arguing over him now.
Senin oğlan, Daniel Reed her neredeyse artık, oranın burası olduğunu sanmıyorum.
Wherever your boy Daniel Reed is, I don't think he's here.
Alice Webster'ın kaçırılışından sorumlu olan kişinin Kristian Herz olduğuna inanmıyorum.
The abduction of Alice Webster - I don't believe Kristian Herz to be responsible.
Adamın yerine geçmiyorum ki, yeni biri ile bir ilişki kurmaya çalışıyorum.
IN GERMAN :
Çok teşekkürler Todd ve Gail. Phil'in en sevdiği şarkılardan biri olan bu şarkıya böyle bir yorum kattığınız için.
Thank you, Todd, Gail, for that beautiful rendition of what I can only imagine is one of Phil's favorite songs.
Şimdi, yasal terimini bilmem. Sen biliyor olabilirsin. Ama sanıyorum "aldırış etmemek" e yakın bir şey.
Now, I don't know the legal term you might - but I believe it's somewhere in the vicinity of "reckless abandonment."
Bazı güçlü dostları var ve birkaçını tanıyorum.
He's got some powerful friends in town. I happen to know a few of them.
Neden böyle garip davrandığını anlamıyorum.
I have no idea why she's acting so weird.
Son birkaç gündür canım sıkkın uyanmıyorum.
You know, the last few days, I haven't woken up depressed.
Dostum, Andre saçmalayıp duruyor ve artık bana inandığını da sanmıyorum.
Man, Andre's full of shit and I don't even think he really believes in me anymore.
OTA'lar ve anlaşmanın hazır olup olmadığı hakkında bir telefon bile alamıyorum.
Tell me about it. I can't even get a call about OTAs and my deal's already set.
Fakat, gülümsemediğimi gördüğünde üzgün olduğumu ya da sana kırgın olduğumu düşünmemelisin. Sadece yüzümü korumaya çalışıyorum.
But when you see me not smiling, you mustn't think I'm sad or displeased with you, only that I'm trying to spare my face.
Bu yüzden yaptığım şey karşısında bana karşı kin tutmadığınıza inanıyorum.
So I trust you hold nothing against me for what I did.
Mandarince konuşmaya başlayınca kapatma zamanının geldiğini anlıyorum.
When you start talking Mandarin, I know it's time to hang up.
Mitral kapakçığa göğsün yanlamasına keserek ulaşmayı planlıyorum. Sonra da hastalarımın yara dokusunu ellememek için robot kolunu kullanacağım.
Well, my plan is to approach the mitral valve through the lateral aspect of the chest and then use the robotic arm to delicately tease away all of my patient's scar tissue.
Hastanın nasıl öldürüleceğini gösteren bir kısım olduğunu hatırlamıyorum.
I don't remember the part of the... the video where you kill the patient.
O şıllıkların işime karışmasından hoşlanmıyorum.
I just don't like those bitches in my business.
Şimdi neden herkesin sana saldırdığını anlamaya başlıyorum.
( GROANS ) Starting to realize why everyone's always attacking you.
Şimdi de oğlumu sarayın uşağı yapmaya çalışıyorum.
Now I'm trying to groom my son.
Arkadaşın olmaya çalışıyorum.
I'm just trying to be a friend.
Onlara medeniyeti sunarak karanlığa ışık saçıyorum. Bu toprakları ve halkını geliştiriyorum.
I am bringing light into the darkness with the gift of civilization, lifting up the land and its people.
Kendimi başkalarının yerine koyamıyorum.
- You know, I can't in my head climb into another person's life.
Seni hazırlamaya çalışıyorum çünkü zayıfsın.
I'm trying to get you ready because you're weak.
Bunların hepsi mantıklı ama katilin çıkış planını profile uyduramıyorum.
It's all plausible, but I'm having a problem fitting the killer's exit strategy into the profile.
Paloma'nın yeni ailesi onu görmeme izin versin diye elimden geleni yapıyorum.
And I'm just hoping to do well enough so that Paloma's new family will let me visit her... soon.
Hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
I'm trying to save your life here.
Adamın ehliyetine bakıyorum.
Looking up his driver's license.
Sağ üstteki yargıcın kâtibi, Jan. Başlatıyorum.
Top right is the judge's clerk, Jan Here we go.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]