Şol перевод на английский
13,840 параллельный перевод
O sol göz bana tastamam uyacaktır!
That left eye should suit me perfectly!
Sol gözün böyle bir güce sahip demek?
So, that's your left eye's ability as well.
Sol gözünün güçlerini kavramaya başladım, Sasuke.
I'm starting to understand your left eye's abilities, Sasuke.
Sol kanatta kargaşa çıktı.
Turmoil began in the left flank.
Etüt 8 numara, sağ el mi sol el mi?
- Hey, Etude number 8... - Left or right hand?
Okuyucuya, piramit biçimli burnu, at nalı biçimindeki ağzı sağ göz kocaman bir et beninin altında kaybolurken çalı gibi kızıl bir kaşın kapattığı o küçücük sol gözü bir kalenin mazgalları gibi sağı solu çentikli o biçimsiz dişleri o dişlerden birinin fil dişi gibi üzerine oturduğu nasırlı dudağı o sivri çeneyi ; her şey bir yana hınzırlık, afallama ve üzüntü karışımı bir ifadesi olan suratıyla aradaki halkın gözlerini kamaştıran yüce yüzü olduğu fikrini vermemeliyiz.
"We shall not attempt to give the reader an idea " of that tetrahedron nose, " that horseshoe mouth,
Onun dışında sol omzunun üstünde küçük bir çatlak buldum.
I also found a slight fracture to the victim's left inferior scapular apex.
O zaman hava sızdırmayan bir sol mentoanteriyor kullanın.
Then try an LMA with a strong seal.
Umarım sol mentoanteriyor entübasyona uygundur.
Better if it's an intubating LMA.
Muhtemelen burada sol kamyon, atılmış.
Probably dumped in the truck, left here.
Sol üst bölgede yerel hassasiyet var.
Localized tenderness in the upper left quadrant.
O değil, sol taraftayım.
Not him, to the left.
Ayağa kalk ve dört saniye sonra sol omzundan ateş et.
Stand and fire over your left shoulder in four seconds.
Dr. Brennan sol skapulaya bakın.
Dr. Brennan. Look at the left scapula.
Sol zigomatikteki parçalı kırığın içerisindeydi.
It was lodged within a comminuted fracture on the left zygomatic.
Sol onuncu kaburgada batma sonucu yara oluşmuş ancak ölümcül değil.
The victim suffered an anterior penetrating wound to the left tenth rib, but the wound was not fatal.
Sol tarafında ziyaretçin var.
You got a visitor at your nine o'clock.
Sol üste ve canını yak şunun.
Left up and sting it.
Bekle, dur. Sol taraftaki.
Wait... stop there.
Sol üst çene kemiğinde bulunan orta ön dişindeki çatlağa bak.
Note the chip in her left maxillary central incisor.
Üç kere sol, bir kez sağ ve köprünün üstünden.
Three lefts, a right, and over the bridge.
Sol tarafa gidin! Hadi!
Cover left.
Düştüğünde, Lorenzo'nun sol elinin parmakları elcikle debriyaj kolu arasında sıkışmıştı.
NARRATOR : When he went down, the fingers of Lorenzo's left hand were trapped between the clutch lever and the handle bar.
Ondan sonra önce sol, sonra sağ yapıyorsunuz, hemen, hop merkez yolu.
Take a left first, then a right and that's the road into town.
- Önce sol, sonra sağ.
- Left first, then right.
Demek ki sol arka camı duysan neler neler. Oraya anahtar mı konur?
It's no place for a key.
Merhaba.
I'm looking for Sol...
Bir şey oldu ben endişeli Geçen gece o kadar aniden sol.
I was worried something happened when you left so suddenly the other night.
Özellikle de sol ayağımı ezen.
Specifically the one crushing my left foot.
- Sol tekinde.
Left shoe.
Poponuzun sol yanağına her yaslandığınızda birazcık irkiliyorsunuz.
Every time you put weight on your left butt cheek, you wince, just a little bit.
Sol elindeki parmak izleri Jersey'de bulduklarımızla eşleşiyor.
The prints on your left hand match the ones we found in Jersey.
Sağ, sol, sağ.
Right, left, right.
Ben de sol 10. ve 11. kaburgaların kortikal kemiklerinde birkaç küçük çentik buldum.
I also found several small nicks to the cortical bone on the left tenth and 11th ribs.
Sol ve sağ kalkaneus kemiklerindeki çentikler her iki topuk dokusunda bulduğum izlerle örtüşüyor.
The chipping on the left and right calcaneus bones lines up with the marks on the tissue I found on both heels.
Dr. Saroyan, sol 11. kaburganın iç tarafındaki yanal çiziklere bir bakın.
Huh. Dr. Saroyan, take a look at these striations on the internal aspect of the lateral arch on the left 11th rib.
Bir sol ve bir sağ daha!
Another left and another right!
Sol!
Left!
Diğer sol yahu!
Your other left!
45 yaşında erkek sol bacağı kopmuş.
45-year-old male, left leg amputation.
Şuraya sol uyluğuna yap.
- Mm-hmm. - Get a left femoral in there.
18 yaşında erkek, dairesinde sol göğsünün üstünde silah yarasıyla bulundu.
18-year-old male found in his apartment with a GSW, upper left chest.
Solak olduğum için sol elimdeki tırnaklarımı kesmekte gerçekten çok kötüydüm.
I'm left-handed, so I'm really bad at cutting my left hand fingernails.
- Koridorun aşağısında sol tarafta.
Ugh. Down the hall to the left.
Sol taraftaki araçlar bu senenin modelleri.
The vehicles on the left are the new ones from this year.
Sol şahdamarında kanama başladı.
She had a... bad left carotid bleed.
Ajan Harris, hatırlat da sana sol tarafından kalkmışken yakalanmayayım.
Agent Harris, remind me to never get on your bad side.
Şimdi uzun paçayı biraz aşağısında yatay hale getir, keskin uçlu yaralama bunun sol ucuyla yapılmış olmalı.
Now position the flat edge several inches below that, horizontally, with the sharp force trauma outline to the left of that.
Oğlanınki daha küçük ama sol hepatik damara yayılmış.
The boy's is smaller, but it's invading the left hepatic vein.
Ve sağ ve sol.
And left and right.
Sol kalçasını kontrol edin.
Check his left hip.
sola dön 223
solucan 40
sola dönün 22
sola doğru 23
solda 71
sol el 21
soluk 16
sol tarafta 29
solunum 26
soldan 33
solucan 40
sola dönün 22
sola doğru 23
solda 71
sol el 21
soluk 16
sol tarafta 29
solunum 26
soldan 33