Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ B ] / Bir kızılderili

Bir kızılderili перевод на испанский

809 параллельный перевод
Bir Kızılderili savaşı başlıyor.
Está empezando una guerra con los indios.
Bir Kızılderili olamaz değil mi?
No podría ser un indio, ¿ verdad?
Kötü bir Kızılderili bölgesi, ama buradan daha güvenli senin için.
Es tierra de indios malos, pero estarás más seguro.
Şey, ben henüz hiçbir Kızılderili görmedim, ama Musa'ya yemin ederim ki bizi takip eden bir şey var.
Aún no he visto indios, pero juraría que algo nos sigue.
Bill içeri giren bir Kızılderili var.
- Un indio viene hacia la puerta.
Eğer düzlüklere ulaşırsam, beni yakalayabilecek bir Kızılderili yeryüzünde yoktur.
Si llego al claro, no hay indio en la Tierra que pueda alcanzarme.
- Benim kampta küçük bir kızılderili sorunu var.
- Sólo un problemita con los indios.
Ne de bir Kızılderili savaşı başlatmayı?
Tampoco quiero empezar una guerra con los indios.
Sadece bir kızılderili olsaydı, bu kadar umursamazdım, ama o kızılderili değil. Ne?
Si sólo fuese un indio no me importaría tanto, pero no Io es.
Hiç bir kızılderili böyle görünmez.
¿ Qué? Ningún indio es así.
Bunun yanısıra bir kızılderili savaşı, bugünlerde katliiam anlamına gelir, Sanırım bunu istemezsiniz.. - Elbette istemem.
Además, una guerra india sería una masacre e imagino que no la desea.
Orda en kötü Kızılderili'den bile daha kötü bir Kızılderili şefi yaşarmış.
Había un jefe indio malo que vivía allí. El peor jefe indio que jamás vivió.
Burası bir kızılderili mezarından bile daha ölü.
Está más muerto que la tumba de un Paiute.
- Her zaman istediğiniz... - Tüylü bir Kızılderili kıyafetine ne dersin?
¿ Y qué tal un traje de indio con plumas?
Bir kızılderili gibi battaniyeye sarılı halde mi?
Cómo, ¿ enrollada en una manta como una india?
İzin verirseniz, efendim, postacı adanın bir Kızılderili... başına benzediğini söyledi.
Creo que se debe a que tiene la forma de la cabeza de un indio.
Bir Kızılderili figürü daha kayıp.
Ha desaparecido otro indio.
Otuz yılımı bu yer bir kızılderili çöplüğüne çevrilsin diye harcamadım ben evlat.
No he trabajado 30 años en este lugar... para entregárselo a una reservación india.
Bir kızılderili efsanesi vardır reisin oğlu öldüğünde ataları, gökyüzünde... şenlik ateşi yakarmış.
Recuerdo haber escuchado una leyenda india... sobre cómo los antepasados encendían fogatas en el cielo... cuando iba a morir el hijo de un cacique.
İçeride sarhoş ve silahlı bir kızılderili var.
Es Charlie el Indio y está borracho.
Dönek bir kızılderili grup ona katılmış, liderlerinin adı Tona,... beyaz adam onları kiralıyormuş.
Estaba con un grupo de jóvenes dirigido por un indio renegado llamado Tona, un hombre blanco los contrató. ¿ Qué acerca del hombre blanco?
İki-Çene Kwo. Bir kızılderili ile oynarsan olacağı bu işte.
Eso me pasa por jugar con un indio.
Onlar ve bu dağ hakkında bir Kızılderili efsanesi var, ha Walter?
Hay una vieja leyenda india sobre ellos y esta montaña.
Eğer bir Kızılderili casusu olsaydım, Mesela Bay Rynders gibi, Ve birkaç silah kaçakçısıyla tanışsaydım, Kırmızı Gömlek'in kabilesine iyice yaklaşır ve onlara tüfek satmak üzere anlaşma yapmaya hazır olurdum.
Y si fuera un agente indio, puede que llamado Sr. Rynders, y conociera a dos "de los míos", que pudieran ser traficantes de armas, supongo que me acercaría a ese consejo de Nube Roja.
Gerçek bir kızılderili savaşı, göğsüne ok saplanmış bir adam.
Una guerra india, un hombre con una flecha en el pecho.
Bir Kızılderili, Chiricahua Apache kabilesinin lideri.
Era indio jefe de la tribu apache de los chiricahuas.
Bir Kızılderili'nin sözüyle bahse girmeye var mısın?
¿ Se apuesta algo sobre la palabra de un indio?
Bir Kızılderili savaşçısına işimi öğretmek haddim değil. Ama bence bir pusuya davetiye çıkarıyoruz.
No aconsejaría a un veterano de la guerra contra indios pero les estamos incitando a que ataquen.
Onurlu bir adam mı? Hiçbir Kızılderili onurlu değildir.
¿ Hombre de honor No existe honor en los indios.
Asi bir Kızılderili grubu.
Son indios renegados.
Sizin gibi gençken, üç metre atlayabilirdim, üstelik her iki kolumda bir Kızılderili varken.
Cuando yo era joven como ustedes podía saltar tres metros y con un indio debajo de cada brazo.
Bir Kızılderili ona sahip olmak için ruhunu satabilirdi.
Un indio vendería su alma por poseer uno...
- Çocuk Kızılderili. - Siz, etrafımızda bir tur atın.
Aposten un circulo a nuestro alrededor.
Çok tehlikeli bir bölgeye giriyoruz, Flack o yüzden Pawnee köyüne gidip bir kaç tane kızılderili izci alacağım.
Entramos en tierras peligrosas. Iré a los poblados pawnee a buscar guías indios.
2 gün önce sahra hattını tesis eden bir Çinli vardı ve Kızılderili bir habercimiz.
Hace 2 días teníamos un Chino trabajando nuestro frente y un Indio-Americano de corredor.
Kızılderili işleri ordunun elinden alındı... ve sivil bir otoriteye devredildi.
Le han quitado al ejército la cuestión de los indios... y se la han dado a una autoridad civil.
O şeytan Kızılderili Joe, eğer biz onu ispiyonlarsak hiç düşünmeden bizi bir çift kedi gibi boğacaktır.
Ya sabes que a ese maldito indio no le importaría ahorcarnos como a un par de gatos si le denunciásemos.
General Washington birçok Tory ve vahşi Kızılderili'den oluşan bir düşman ordusunun sevgili vadimize doğru yola çıktığını bildiriyor.
El General Washington nos advierte de que un ejército enemigo formado por conservadores e indios salvajes viene hacia nuestro adorado valle.
Niye polisi aramamışlar? Kızılderili bir rehber de aranabilir.
¿ Por qué no lo intentamos con la policía, con sabuesos o con guías indios?
Bir gün uğra ve benimle Kızılderili vur.
Ven un día y mataremos indios.
Kızılderili toprağına girene dek epey huzurlu bir yolculuktu.
Resulta silencioso y tranquilo, después de venir de tierras indias.
Ona şarkı söyleyen telden konuşan Büyük Beyaz Baba'nın Kızılderili oğlunun yaralanmasından dolayı çok üzgün olduğunu söyle, ama bu ışıklı konuşma güçlü bir ilaçtır ve buradan geçmek zorundadır.
Pues dile al Gran Padre Blanco, que habla con el rayo por el cable que canta, siente que hubiesen herido a su hijo, pero que el rayo que habla es gran medicina y debe continuar.
Üç küçük Kızılderili oğlan hayvanat bahçesinde dolaşıyordu, büyük bir ayı birini kucakladı ve kaldı geriye ikisi.
Tres negritos fueron al zoo, un oso abrazó a uno y entonces quedaron dos.
Bir küçük Kızılderili oğlan yalnız başına kaldı, Ne yazık!
Un negrito se quedo muy solo..., ¡ Pobrecito!
Bir küçük Kızılderili oğlan kaldı bir başına, gitti ve kendini astı ve kaldı geriye hiç.
Un negrito se quedó solo, se ahorcó y no quedó ninguno.
Anakaradan tekne geldiğinde, Kızılderili adasında kimsenin çözemeyeceği bir bulmaca ve on ceset olacak.
Cuando el barco llegue, habrá diez cadáveres, y un acertijo que nadie podrá resolver.
Bir de katlanmamız gereken bu kızılderili kız çıktı başımıza.
Ahora tenemos que aguantar a esa niñita.
Bu bir kızılderili işareti mi?
No es ninguna señal.
Bay Meacham bir grup kızılderili kendi bölgelerinden ayrıldı.
Sr. Meacham... unos indios se fueron de la reserva.
Kızılderili bir kardeşine haber göndermek isterse bunu dumanla işaret göndererek yapar.
Cuando un indio envía un recado a su hermano le hace señales de humo.
Kızılderili bir tüccar. - Uzaktan mı geldin?
Comercia con los indios. ¿ Venís de muy lejos?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]