Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Y ] / Yaşlı bir adam

Yaşlı bir adam перевод на испанский

2,417 параллельный перевод
Üzgünüm, benim bildiğim ekiplerin yaşlı bir adamı kanal yolunda bulduğu.
Lo siento, tenía la impresión que los uniformados encontraron a un anciano en el camino del puente.
Evet, ben geçmişe bağlanmış yaşlı bir adamım.
Si, solo soy un viejo que grita las cintas.
Bakın, yaşlı bir adamın gururuyla oynamayın.
No juegues con el corazón de un anciano.
Sadece yaşlı bir adamı mutlu etmeye çalışıyordun.
Tú solo intentabas hacer a un hombre viejo feliz.
Yaşlı bir adam.
- Un hombre mayor.
Gördüğüm tek şey döküntü bir sarayın bahçesinde oturan yaşlı bir adam.
Todo lo que veo es a un viejo en un palacio derruido sentado en un jardín.
Sadece yaşlı bir adam ve karısı vardı.
Sólo, un viejo y su mujer.
metropol gözaltı merkezindeki yaşlı bir adam söyledi.
Yo estaba en el centro Metropolitano de Detención Y este viejo estaba allí.
Ben sadece yaralı ve yaşlı bir adamım.
Solo soy un viejo herido.
Hiç bir ihtimali dışlamıyoruz, ama tüm kanıtlar - - Gnesta'dan aklı karışık ve yaşlı bir adamın bu işi tek başına yaptığını söylüyor.
No debemos excluir nada, pero todo señala que se trata de un pobre viejo de Gnesta que se volvió loco.
.. babam gençken bile yaşlı bir adam gibi araba kullanırdı..
Mi padre conducía como mayor incluso cuando era joven.
O herzaman zayıf yaşlı bir adam değildi.
Él no fué siempre un hombre viejo y débil.
Ben yaşlı bir adamım.
Estoy mayor.
Yetersiz beslenmiş yaşlı bir adam gibi görünmemeniz dışında.
Aunque no tiene el aspecto de un viejo desnutrido.
Hasta ve yaşlı bir adam olmaya hazır değilim.
No estoy listo para ser un viejo decrépito
Ben yaşlı bir adamım. Her şeyini kaybetmiş olan.
Soy un hombre viejo que perdió todo.
Ama içerde yaşlı bir adam var uff... Bağırsaklardan hasta gibi ve bilirsin yani o... sessiz Frankly. Burası biraz kötü kokuyor.
pero ahi esta un tipo viejo y uh..... él tiene algunos problemas de intestino y él no puede ver francamente hay un pequeño jaleo ahí dentro usaria el cuarto de baño de abajo del vestibulo.
Ben, asla giremeyeceğim iş ilanlarına bakan, orta yaşlı bir adamım.
Soy un hombre de mediana edad, leyendo avisos de trabajos que nunca conseguiré. Debí haber ido a Europa cuando tuve la oportunidad.
- Siz de onun yaşlı bir adam olduğunu düşünüyor musunuz?
Pero sí te parece que está viejo.
Onu yenersem yaşlı bir adamı yenmiş olacaktım.
Si le ganaba, le ganaba a un anciano.
Guerra adında yaşlı bir adamı arıyoruz.
Buscamos a un anciano de apellido Guerra.
Orada yaşayan herkes gibi altın yıllarını yaşayan yaşlı bir adam olduğumu sanıyordum.
Pensaba que era igual que todos los demás. Un viejo en el ocaso de su vida.
Genç bir kadın küvette kan kaybından ölüyor bir kadını ölüme atlaması için zorluyor ve bundan beş gün sonra da yaşlı bir adamı ağır bir cisimle öldürüyor.
Desangra a una mujer joven en una bañera obliga a una mujer a saltar a su muerte y cinco días después aporrea a un hombre mayor.
Zaten Lundy de arkamda yaşlı bir adam diz çökmüş olsa tepki verirdi.
Además, Lundy habría reaccionado con algún viejo arrodillándose detrás mío.
O yalnız yaşlı bir adam ve iyi değil.
- Es viejo, está solo y no está bien.
Bianca. Eğer Bianca ve yaşlı bir adam diye bir kitap alacak olsaydım o kitap hangi bölümde olurdu?
Bianca, si tuviera que comprar un libro sobre una chica llamada Bianca y un tipo mayor,
Kemiği kırılıp dışarı çıkmış, yüksek kemik iliği iltihabı ve ölümcül damar tıkanıklığı riski olan yaşlı bir adam için şaşırtıcı derecede istikrarlı.
Para ser un anciano con fractura expuesta, riesgo de osteomielitis o embolia... sorprendentemente estable.
Bayrak takımına girmeye çalışan pokerden bile yaşlı bir adam var.
Hay un tipo corriendo la pista que es más viejo que el póker.
Senin kadar yaşlı bir adam olsaydım bile bunu asla unutmam, adamım.
Nunca me olvidaré de eso Incluso si llego a ser tan viejo como tú.
Rudolf Geyer, kendisini zayıf ve yaşlı bir adam olarak tanımlar fakat size şunu hatırlatmam gerekir ki kendisi 50 yıldan fazla bir süre kaçak olarak yaşadı.
Rudolf Geyer puede aparentar ser un frágil y olvidadizo anciano, pero le recuerdo que consiguió eludir la captura más de medio siglo.
Bu günlerde kendimi yaşlı bir adam gibi hissediyorum haliyle.
Me siento como un hombre viejo así como están estos días.
Yaşlı adamın ölümü bir süre ikinci planda kalacak.
La muerte de su jubilado tendrá que esperar por un tiempo.
Bana dediğin şey artan şiddet olaylarının nedeninin öldürülen bir yaşlı adam olduğu mu?
¿ Así que lo que me está diciendo es que esta escalada en la violencia es debida a un vengador jubilado?
İğrenç yaşlı adam beni bir uçağa baktırıyor!
viejo haciendome mirar arriba en un avión
O çılgın bir yaşlı adam.
Es un viejo loco.
Sevdiği kız için çok yaşlı olduğundan korkan zengin bir adamın ve genç bir delikanlının gelip- -
Trata de un tipo rico, que está aterrado de ser muy viejo para esa chica y cree que otro más joven- -
Nasıl bir yaşlı adam?
¿ Qué viejo?
Efsaneye göre telleri aşan herhangi bir çocuk yaşlı adamın. köpeğinin "Chopper, toplarından yakala" feryatları arasında saldırısına maruz kalabileceği olmasına rağmen.
Decidimos atravesar el vertedero del viejo Pressman aunque se decía que cualquiera que fuera sorprendido trepando la valla corría el riesgo de ser atacado por el perro del viejo que se abalanzaba a la orden de, "Chopper, ataca los huevos".
Ormanda yaşayan yaşlı adam yoluna çıkan her hayvanı merhametsizce öldüren bir avcıydı.
El anciano del bosque... Un cazador despiadado que mataba a todo animal que se cruzaba en su camino.
Benim tankımda yaşlı yahudi bir adam var.
Hay un viejo judío en mi tanque.
Yaşlı bir silahlı adam.
Un anciano con una pistola.
O bir yaşlı adamdı, bir yaşlı adam gibi araba kullanırdı..
Conducía como tal.
Gerçekten yaşlı, kısa bir adamı evlat edinmek istiyorum.
Sólo quiero adoptar un enano viejo.
Adım gibi bildiğim tek şey ilgini çekiyorsa, sakın adamın ilk adımı atmasını bekleme çünkü, bir gelişme olmadan yaşlılıktan ölebilirsin.
Algo que sí sé es que si estás interesada, no esperes a que el hombre haga el primer movimiento porque podrías morir de vejez antes de que eso ocurra.
Yaşlı bir beyaz adam arabasıyla geziyordu, o attı. Nasıl bir arabaydı?
Un viejo blanco estaba conduciendo por allí, él la abandonó.
Ebedi gençliğinin alacakaranlığında bile yaşlı adam şeytanca zeki ve serseri bir yakışıklıydı.
Hasta en el crepúsculo de su eterna juventud el viejo era perversamente listo y pícaramente apuesto.
Bunlar, bu yaşlı adamı tahrik edebilen bir kaç şeyden biridir.
Hay pocas cosas en la vida que puedan hacer que los pezones de un viejo se pongan duros y esa es una.
Kuzey kutbunda yaşayan ve insanların evlerine uygunsuz şekilde giren yaşlı beyaz bir adam.
- ¿ Un hombre blanco viejo que vive en el Polo Norte y entra en las casas de modo no apropiado?
Yani muhtemelen emekli olmuş, yaşlı beyaz bir adamı arıyoruz.
Así que buscamos a un hombre retirado un sujeto viejo y blanco.
Yaralı bir yaşlı adam, doğurmaya hazır bir kadınla telefon servisi olmayan uzak bir adada sıkışıp kaldık.
Estamos atrapados en una isla remota con un anciano herido... una mujer que quiere inducirse el parto y sin servicio telefónico.
Bu yüzden bir koşu yukarı çıkıyoruz, seks yapıyoruz sonra da hemen aşağıya inip yaşlı adamın guguklu saati için ne kadar aldığını öğreniyoruz.
excepto el Antiques Roadshow así que tú y yo vamos rápido arriba tenemos alguna relación sexual y rápidamente bajamos justo a tiempo de descubrir que ha conseguido el viejo para su reloj de cuco. Ese tipo de cosas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]