Yorgunluk перевод на испанский
425 параллельный перевод
Bu zorlu yolculuk nedeniyle, gökbilimcilerde yorgunluk belirtileri başlar.
Los astrónomos muestran señales de fatiga, luego del duro viaje que han tenido.
Aşırı yorgunluk.
Agotados.
- Sadece yorgunluk, hepsi bu.
- Sólo un poco cansada, eso es todo.
ERTESİ SABAH YORGUNLUK, DÖRTLÜNÜN SUÇ ORTAĞI OLUR.
A LA MAÑANA SIGUIENTE... LA FATIGA ES CÓMPLICE DE LOS NIÑOS
Yorgunluk nedir bilmeden çalışmıştı. Gözlerinde ironik bir biçimde keskin ve zekice bir hava vardı. Burada çok hoş bir şekilde gülümsüyor.
... trabajó incansablemente sus ojos reflejaban ironia, entusiasmo e inteligencia aquí sonrie amigablemente aquí está habando acaloradamente, inspirando a las masas...
- Ya yorgunluk?
- ¿ Ud. Sí?
- Sadece tatlı bir yorgunluk.
- Cansada y contenta.
Ama yorgunluk kroniklesirse, isleri biter.
Pero cuando la fatiga se cronifica, suelen estar acabados.
Schneider'ïn kronik-yorgunluk çizgisine dayandï.
Tu Schneider indicó fatiga crónica esta mañana.
El yazısını bir ya da iki saat gizleyebilir belki daha uzun süre ancak yorgunluk başlar başlamaz gerçek el yazısına dönecektir.
Podría ocultar su escritura una hora, o dos, incluso más,... pero la fatiga comenzaría y acabaría escribiendo con su letra.
Eğer kliniğine gelen bir adam sendeki semptomları gösterse... yorgunluk sonucu oluşan histerisinin sinirlerinin bozulmasından ötürü olduğu... teşhisini koymayacak mıydın?
Si un hombre acudiera a esta clínica con esos síntomas. ¿ No diagnosticarías el caso como crisis nerviosa o histeria por agotamiento?
Beni mazur görün, biraz yorgunluk hissediyorum.
Si me disculpan, estoy un poco cansado.
Hayır, değilim. Birşey hissetmiyorum sanırım. Sadece yorgunluk hissediyorum.
No, no estoy enfadada, sólo cansada.
Bu yorgunluk hissini iyi bilirim.
Conozco bien esa sensación de agotamiento.
Ancak bir doktor ve psikiyatr olarak histeriye yaklaşan bir yorgunluk durumunda telkine karşı oldukça hassas olunduğunu kabul edersiniz.
Pero como médico y psiquiatra... estará de acuerdo en que, en un estado de agotamiento cercano a la histeria... los hombres son muy susceptibles a la sugestión.
Sinirsel yorgunluk hastasıydım.
Estaba sufriendo de agotamiento nervioso.
Ve Birlik ile savaş sona erdiğinde, bir başka yorgunluk olacaktır.
Y cuando termine la guerra, la unión estará demasiado agotada para otra más.
Ben de yorgunluk hissediyorum.
Yo también noto el cansancio.
Biraz bile yorgunluk hissetmeden çok sıkı çalışabilirim.
Puedo trabajar mucho sin cansarme.
Sabah kalktığınızda yorgunluk ve halsizlik duyuyor musunuz?
Al despertarse cada mañana, ¿ se sienten cansados y sin energía?
Kadınlarmızdan uzakta olmamız açlık, soğuk, yorgunluk.
... estar lejos de nuestras mujeres,... el pasar hambre, frío, cansancio.
Uykulu görünüyorsun. Gözlerinin altında yorgunluk işaretleri var.
Tienes cara de sueño y marcas de cansancio debajo de los ojos.
Keşke ilk aşamalarda bedensel yorgunluk çok önemli olmasaydı.
Desearía que el agotamiento físico no fuera esencial en las primeras etapas.
Söyler misiniz? Annenizin yorgunluk şikayeti, ilk kez ne zaman başladı?
Dígame ¿ cuándo empezó a quejarse de cansancio su madre?
Vücutta müthiş bir yorgunluk yaratıyor çok onur kırıcı bir tecrübe vesaire, vesaire, vesaire.
Causa fatiga embarazosa al cuerpo y es una experiencia degradante al alma etcétera, etcétera, etcétera.
Bir adama tam anlamıyla büyük yorgunluk veriyor.
Le deja a uno echo polvo.
Yorgunluk geçer, tatlım. Göreceksin.
El cansancio pasa, cariño.
Çadırıma gelip yorgunluk at. Ve bana Roma'da nasıl yarıştığını anlat.
Ven a refrescarte y explícame cómo corrías en Roma.
Oh, sadece biraz yorgunluk.
Sólo estoy cansada.
Bir tür yorgunluk.
Una forma de fatiga.
Yılların verdiği yorgunluk, galiba.
Me siento viejo, supongo.
Askeri hastanede. Çok önemli bir şeyi yok. Sadece şok, yorgunluk ve sigara sonrası etkiler.
Está en el hospital de la base, nada grave, sólo un poco alterado por el cansancio y los efectos del tabaco.
Klasik psikoz- - Yorgunluk, işe yaramama hissi
Tipica psicosis... cansado, sintiendose inutil el se ha creado un tipico delirio de grandeza.
Ön tarafta bir müşteriyle oturabilir ya da burada arka tarafta dostlarımla yorgunluk atabilirim.
Puedo sentarme en la plaza si quiero o puedo relajarme y sacar provecho de la vida.
Birliklerin ne ister : ... yorgunluk mu ölüm mü?
¿ Prefiere a las tropas agotadas o muertas?
1 ) YORGUNLUK NEDENİYLE OLMUŞ BİR KAZA 2 ) MAFYA TARAFINDAN SUSTURULMA
1 ) Un accidente debido a la fatiga. 2 ) La joven habría sido silenciada por el hampa.
- Bence yorgunluk.
- Yo diría que es agotamiento.
Bu konunun üstünde çalışacağım. Dr. Carroll, Russell'ın iki hafta boyunca her türlü yorgunluk ve heyecandan uzak durması gerektiğini söyledi. - Fakat- -
El médico de Russell le dijo que evitara sobresaltos innecesarios durante dos semanas debido a su estado.
Çok derin bir yorgunluk hissi.
Una profunda sensación de fatiga.
Mürettebattan bir kişi stres ve yorgunluk belirtileri gösteriyormuş.
Un miembro de la tripulación muestra síntomas de estrés y fatiga.
Mesela, yorgunluk.
Por ejemplo. Apatía.
Geldiğinden beri ilk kez gerçek bir yorgunluk hissediyordu.
Por primera vez desde su llegada se sintió cansado.
Teşhisim, bu yorgunluk, aşırı çalışma ve suçluluk duygusuyla oluştu.
El obelisco sí. Sufre agotamiento por exceso de trabajo y culpabilidad.
Joe, böyle konuştuğun zaman içimi büyük bir yorgunluk kaplıyor.
Oírte hablar así me resulta agotador.
"Yorgunluk seviyesi oznel ve kisisel faktorlere oranla objektif kriterlerle dusuk duzeyde iliskilidir.." " Yorgunluğu olçmek için departman sefi ve ustabasi
" La fatiga se debe menos a criterios objetivos... que a factores subjetivos o de carácter.
Psikozlu yanılsamalar, geçici uyuşukluk, yorgunluk. Matthias ve insanları gibi.
Ceguera ante la luz, albinismo, ilusiones psicóticas, estadios ocasionales de letargo, como Matthias y ésos.
Adam yorgunluk ve ateşten hasta olmuş.
El hombre sufre una insolación y deshidratación.
Bizim tankların Kolorduya hareket zamanı. Almanlar yorgunluk gösteriyor.
Ahora, debe actuar el cuerpo de tanques.
Yorgunluk, kötü hava veya görüş eksikliği.
El cansancio, el mal tiempo, el último tramo del vuelo sin visibilidad.
Üzerimde acayip bir yorgunluk var.
Es pronto.
Ama çok hoş bir yorgunluk.
Sí, pero contento de estarlo.
yorgunum 408
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorgundum 29
yorgun değilim 53
yorgun görünüyorsun 124
yorgun olmalısın 55
yorgun görünüyorsunuz 20
yorgun olmalısınız 27
yorgun 65
yorgun musun 109
yorgunsun 91
yorgundum 29
yorgun değilim 53
yorgun görünüyorsun 124
yorgun olmalısın 55
yorgun görünüyorsunuz 20
yorgun olmalısınız 27