Şunu söylemeliyim ki перевод на испанский
735 параллельный перевод
Şunu söylemeliyim ki köprüde savaş durumunda çok fazla yoğunluk oluyor!
Estableciendo puestos de batalla en el puente... Entendido. ¡ Es muy estresante!
Üzgünüm Baumer, ama şunu söylemeliyim ki...
Lo siento, pero debo decir...
Böyle bir beyanat verdikten sonra şunu söylemeliyim ki, şu an 54 yaşındayım ama zamanında epey zorluklarla bu yola çıktım çok fazla yükselmediysem, sebebi geldiğim noktayı yeterli gördüğümdür! Diğer insanların paraları ile geçimimi sağladım durdum ve bu şekilde milyonlar kazandım. Şimdiyse meteliğe kurşun sıkıyorum.
Tras esta declaración... tengo que decir que hoy tengo 54 años... que partí de muy abajo... que si no subí mucho, al menos si fui lejos, que solo viví del dinero de los demás, que fui rico... y hoy estoy al borde de la miseria.
Ama şunu söylemeliyim ki, bu meselede aşırı tedbirler almak zorunda kalmam benim için keder verici olacaktır.
Pero digo sencillamente que sería una pena para mí verme obligado a tomar una medida tan extrema.
Burada, ama şunu söylemeliyim ki...
Aquí es, pero debería decirte...
Şunu söylemeliyim ki Fuentes ve Garabato'dan bu yana... böylesini görmedim.
Declaro que nada igual se ha visto... desde Fuentes, Garabato o ningún otro.
Şunu söylemeliyim ki, senora, şimdiye kadar yediğim en güzel etti.
Debo decir, señora, que fue la mejor comida de mi vida.
Şunu söylemeliyim ki :
Y puedo decirle esto :
Şunu söylemeliyim ki favorilerden biriside sensin.
Los rumores dicen que eres el favorito.
Şunu söylemeliyim ki bana çok önemli bir hediye verdiniz. Size kendimi sonsuza dek borçlu hissedeceğim.
Quiero decir que me han hecho... un gran regalo... y siento que estaré siempre en deuda con ustedes.
Bunu yaptıysan, şunu söylemeliyim ki, Catherine sana hayranlık duyuyorum.
Oh, si es verdad, debo decirte, Catherine, que te admiro profundamente por ello.
Şunu söylemeliyim ki.... Bu oldukça sarsıcı.
Vaya terrible sorpresa.
Ve şunu söylemeliyim ki, aranızda bir benzerlik oluştu.
Creo que hay cierto parecido.
Şunu söylemeliyim ki, çok inatçısın, Cary. Ve cesur.
Debo admitir, Cary, que eres muy terca... y muy valiente.
Şunu söylemeliyim ki Sarah, bu kadar rezil bir muhitte misyonerliği boş bulmak beni şaşırttı.
Debo decir, Sarah, me sorprendió encontrar la misión vacía... en un barrio tan desagradable como éste.
Şunu söylemeliyim ki Maggie, keklerin insanın ağzında eriyor.
Maggie, los panqueques que tú haces se derriten en la boca.
Hayır, hiçbir şekilde, ama şunu söylemeliyim ki size karşı asla kişisel bir düşmanlığım olmadı.
No, no en lo más mínimo, pero me gustaría decirle... que nunca he tenido nada personal contra usted.
Bu arada, şunu söylemeliyim ki burada karaağaca benzer ağaçlar var.
Por cierto, quería decirle que hay árboles parecidos a los olmos.
Şunu söylemeliyim ki beni hayal kırıklığına uğrattın.
Debo decirte que me has decepcionado, Ruddle.
Şunu söylemeliyim ki, her ne zaman Hildegard bu kadar sakinse, genellikle bu en kötüsünün olmak üzere olduğu anlamına gelir.
Cuando HiIdegarde está tan tranquila, algo grave está a punto de ocurrir.
Müvekkilime zarar verebileceğimin farkındayım ama size şunu söylemeliyim ki erdemin benim için hiçbir anlamı yoktur.
Aún a riesgo de perjudicar a mi cliente debo decirle que el bien no significa nada para mí.
Şunu söylemeliyim ki, bazı yurttaşlarımın da düşündüğü gibi, şiddeti uygulamak beni tiksindiriyor.
Admito que se han dado casos de violencia al menos para poner orden, y cuya aplicación por mis paisanos es absoltutamente detestable.
Evet, şunu söylemeliyim ki, bunlar çok güzel deriler.
Debo admitir que tienen una piel preciosa.
Her şeyden önce Kont, şunu söylemeliyim ki...
Primero, Conde Romero... debo decirle que.. que yo...
Şunu söylemeliyim ki Albay, bu etkinliğin çapı beni şaşırttı.
Debo decir que me sorprende su dedicación a esta actividad, capitán.
- Size şunu söylemeliyim ki,... yaptığım deneyde risk, hatta tehlike var. Evinize zarar verebilirim.
- Debo decirle que... mi experimento es riesgoso... incluso peligroso.
Şunu söylemeliyim ki kendisini sadece biraz korunmasız hissediyor.
Creo que se siente indefenso.
Şunu söylemeliyim ki ; tam olarak nerede bilmiyorum. O yüzden biraz iz sürmen gerekecek.
Debo decirte que no sé su ubicación exacta, así que tendrás que conseguirla información.
Şunu söylemeliyim ki, savaştan bu yana bizim yöntemlerimiz ve tekniklerimiz ile Komünistlerinki çok benzer hale geldi.
Yo diría que desde la guerra, nuestros métodos, nuestras técnicas y las de los comunistas, se han vuelto muy parecidas.
Şunu söylemeliyim ki, laboratuvarınız en çılgın hayalgücünün bile sınırlarını aşıyor.
Creo que su laboratorio supera los límites que un hombre pueda imaginar.
Sana şunu söylemeliyim ki sinirlenince seni daha çok seviyorum.
Oh.... Eso hace que me guste más todavía. Cuanta educación.
Şunu söylemeliyim ki, bambaşka bir adam olup çıktı.
Debo decir que parece un hombre diferente.
Şunu söylemeliyim ki, beni yüzüstü bıraktı. Utanılacak bir biçimde. Yani bir mimar arıyorum.
Me decepcionó, debo decirles, vergonzosamente... así que busco un arquitecto.
Şunu söylemeliyim ki, şeytani bir yüzsüzlüğe sahipsin.
Permíteme que te diga que tu descaro es infernal.
Şunu söylemeliyim ki, ikisi çok zarif bir vitrin oluşturuyorlar. Ama sanırım bunları geri isteyeceksiniz.
Opino que son muy decorativos, pero supongo que los querrán de vuelta.
Şunu söylemeliyim ki, ikisi çok zarif bir vitrin oluşturuyorlar.
Debo decir que se ven perfectos juntos.
Ama şunu söylemeliyim ki...
Pero te diré esto :
Çok dokunaklı bir olaydı. Şunu söylemeliyim ki ilk toplantımız çok iyi geçti. Soğuk muydu?
Él era tímido, y era esa naturaleza tímida suya eso estaba en la raíz de sus frías formas de recibir a cierta gente.
Şunu söylemeliyim ki, Kaptan...
Quisiera decir, capitán...
Şunu söylemeliyim ki Bayan Quonsett her şeyi çok iyi planlamışsınız.
Debo decir, Sra. Quonsett, que lo tiene todo muy bien pensado.
Şunu söylemeliyim ki...
Declaro...
Size şunu söylemeliyim ki bu durumdan hasta oluyorum.
- Por favor, estamos al aire. - Disculpe, así es como me siento.
Şunu söylemeliyim ki, biz bir ilişki yaşamadığımız için sana iyi geliyorum.
Mira, yo soy amable contigo porque nuestra relación es desinteresada.
Bendeniz Curro sunu samimiyetle söylemeliyim ki... Dünyada ki herkese buraya gelmelerini ve Garabato gibi boga güresçilerine hayran kalabileceklerini bildirelim.
Con la mano en el corazón, yo, Curro... declaro que todas las naciones de la Tierra... deberían venir a admirar a toreros como Garabato.
Aynı zamanda, şunu da söylemeliyim ki... hazinelere yakınken, amacımı engelleyecek dış güçlerden de çok uzakta değilim.
Debo reportar con cierta tristeza... que si bien estoy más cerca que nunca de las minas, hay fuerzas... que podrían evitar que alcance mi meta.
Ve şunu da söylemeliyim ki düşman bana Lydia'nın kaptanından şu ana dek gördüğümden çok daha fazla hürmet gösterdi.
Debo decir que el enemigo me brindó más cortesía que el capitán del barco de Su Majestad Lydia.
Ama size şunu söylemeliyim : Bu "hoş" ve "güzel" hayat itiraf etmeliyim ki bir kişiye bağlıdır.
Pero debo deciros que este desahogo, esta buena vida, se la debo, hace falta admitirlo, a una persona.
Şunu da söylemeliyim ki bu suçun bile yüreğimde uyandırdığı korku huzurlarınızda gördüğünüz bu adamın duyarsızlığının sebep olduğu korkunun soluk bir yansımasından başka bir şey değildir.
Y sin embargo debo decir que esto, el horror que la delincuencia inspira en mi pecho, no es sino un pálido reflejo del horror inspirado por la insensibilidad del hombre que ven ante ustedes.
Şunu söylemeliyim ki, eğer aynı günde aynı yerde bir sürü güzel kız görürsem bu moral bozucu oluyor.
¿ Comprendes? Pienso en aquellas que me perderé. Acabo mareado.
Şunu da söylemeliyim ki memnun oldum.
Y también, puedo decírtelo, me siento contento.
Ama şunu söylemeliyim ki otel misafirleri konusunda şikâyet edemezdim.
Después de todo, No me pagaron.