Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ A ] / Ama benim için

Ama benim için перевод на французский

5,343 параллельный перевод
Artık belki senin için yok ama benim için var.
Pas pour toi peut être, plus maintenant, mais pour moi ça l'est.
Seni bilmem ama benim için heyecan verici bir şey bu.
Je ne sais pas pour toi, mais je trouve ça très excitant
Spor spikeri olmayı düşünmüştüm ama benim için tarafsız olmak imkansız.
Je pensais peut-être à devenir reporter sportif, mais je n'aurais pas été objectif.
Adam, çok teşekkür ederim ama benim için endişelenme, tamam mı?
Adam, merci beaucoup, mais... ne t'inquiète pas pour moi, ok?
Üzgünüm, doktor. Randevu alacak vaktim yoktu. Ama benim için bir istisna yapacağınızı biliyorum.
Pardon, docteur, je n'ai pas eu le temps de prendre rendez-vous, mais je sais que vous ferez une exception pour moi.
Onun iyi bir tabip subayı olduğuna şüphem yok. Ama benim birkaç saat için, biyoenformatik deneyimi olan birine ihtiyacım var.
Je suis certaine qu'il est un excellent médecin à bord, mais j'ai besoin d'un expert hautement qualifié en bioinformatique juste pour quelques heures.
Çoğu benim için canını bile verir ama şüphe duyan birkaç kişi var.
La plupart donneraient leur vie pour moi, mais certains ont des doutes.
Benim için sorun yok ama sanki Esposito'ya mı benziyor?
C'est moi ou... elle ressemble beaucoup à Esposito?
Bebeğim, biliyorum ama bunu benim için yapmalısın.
Bébé, je sais, mais j'ai besoin que tu fasses ça pour moi, ok?
Böyle bir şey beklemem haksızlık biliyorum ama ben tüm zorlukları benim için aşacak bir adam istiyorum.
Je sais que c'est irréaliste, mais je veux être avec quelqu'un qui ferait tout pour moi.
Evet ama düşünsene. Onlar Barney'nin benim için yaptığı en sevgi dolu şeylerdi ve hepsi de yalanlar üzerine kurulu.
Oui, mais toutes ces choses ont toujours été basées sur un mensonge.
Ama bazen üzgün olduğumda stüdyoya giderim ve kafa dağıtırım, bir nevi rahatlamadır benim için.
Je comprends ça. Mais parfois quand je suis triste, je descends au studio et je laisse tout sortir, comme un genre de délivrance.
Marcy senin gayet ruh eşin olabilir ama o kadın benim seks partnerim olmak için doğmuş.
Marcy pourrait très bien être ton âme-soeur, Mais cette femme est née pour être ma partenaire sexuelle.
Ama kaçmak ne zaman benim için bu kadar elzem bir şey haline geldi?
Mais quand fuir est-il devenu essentiel pour moi?
Bir gece klübü yürütmek için neler yaptığını bilmiyorum ama benim işimden biliyorum ki, şöyle diyelim bir gün kahransam diğer gün bokun en dibine kadar bulanmışım.
Je ne sais pas ce qu'implique diriger un club, mais je sais seulement que dans mon job, un jour je suis une héroïne, le lendemain je suis dans la merde.
Nasıl bir yer olduğunu hatırlıyorum ama işi merhamete dökerseniz durum benim için daha kötü olacaktır, efendim.
Je m'en souviens, mais ce sera pire si vous me donnez un traitement de faveur.
Ama önce benim için bir şey yapman lazım.
Rends-moi service, d'abord.
Benim için bir engel ama.
C'en est un pour moi.
Bu benim için oldukça zor ama...
C'est extrêmement difficile pour moi mais...
Olanlar için üzgünüm ama bu benim meselem değil.
Ecoute, je suis désolé pour la grosse facture mais c'est pas mon problème.
Ama sen benim için bir lütufsun. Benim için de.
Mais vous avez ma bénédiction.
Desteğiniz için minnettarım, ama benim şimdi tarafsız olmam gerekir.
Pour votre appui, Je suis reconnaissant, mais je dois maintenant diriger sans allégeance vers chaque côté.
Ama onun için daha fazla iş, benim için daha fazla para.
Mais plus de travail pour elle, ça fait plus d'argent pour moi.
Bak, çabalaman çok güzel ama hâlâ bu gezinin benim için nasıl keyifli olacağını anlamadım?
Écoute, j'apprécie l'effort. Mais je ne vois toujours pas en quoi ce voyage est censé m'être agréable.
Ve bunun benim için iyi olmadığını biliyorum ama tekrar yalnız kalmak da istemiyorum.
Et je sais que ce n'est pas bien pour moi mais je ne veux pas être seule.
Ama size 2 aylık ücretli izin öneriyorum ve benim kusursuz işim için de tüm övgüyü alabilirsiniz. Tamam.
Mais je vous offre deux mois de congés payés et la possibilité de vous attribuer le mérite de mon travail qui sera parfait.
Melek olduğun için geceleri cennette yattığını biliyorum ama bu geceyi benim evimde geçirmek ister misin?
Je sais qu'en tant qu'ange tu dors au paradis, mais tu ne voudrais pas passer la soirée chez moi?
Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm Katie ama bu benim tarzım değil.
Je suis désolé de te décevoir Katie mais ce n'est pas mon style.
Ama bu ceket ve broş senin gibi benim için de kılık değiştirme sayılır.
Mais cette veste et ce déguisement est autant un déguisement pour moi qu'il l'est pour vous.
Ama aynı zamanda serumu yapmam için benim uzmanlığımı istediler.
Mais ils voulaient aussi mon expertise pour faire le sérum, s'il te plait.
Ama, benim için bu yüzüğü takar mısın lütfen?
Mais, s'il te plaît... veux-tu porter cette bague pour moi?
Benim için zevk, Başkan Bey, ama davetiyeyi yanlış mı okudum?
C'est normal, M. le Maire, mais ai-je mal lu l'invitation?
Ama benim görevim, Tanrı'nın sözlerini yaymak adım gibi eminim ki, iblis beni durdurmak için Montgomery'yi kullanıyordu.
Mais ma vocation est de répandre la parole de Dieu et je suis sûr que le diable contrôlait Montgomery pour essayer de m'arrêter.
Onun için içim biraz buruldu açıkçası çünkü herkesin gözdesi olarak ayrılmıştı ama eminim benim olayımı hemen duyacaktır işte.
Il m'a fait un peu de peine. En partant, c'était le préféré, et je suis certain que ma réputation est connue.
- Benim için yürüyor ama.
Avec moi, si.
Ama her ne ise, Sadece benim için mutlu bir sonu zorlayacak bir yazar olduğuna eminim.
Mais peu importe ce que c'est, je suis sûre qu'il y a un auteur qui peut simplement m'écrire une fin heureuse.
Cindy benim için biraz çalıştı, ona aşık oldum ama bunu aştım... bu...
Cindy m'a dragué, j'ai craqué, et je m'en suis remis, mais c'était...
Benim dosyam olmadığını biliyorum ama Lester'ın evine gidip, diyeceklerini bir dinlemek için izin istiyorum senden.
Ce n'est pas mon affaire, mais je voudrais votre permission pour retourner chez Lester voir ce qu'il en dit.
Ama o hala benim çocuğum ve onu tekrar görebilmek için her şeyi yaparım.
Mais c'est toujours mon enfant, Et je ferai n'importe quoi pour le revoir.
Evet, benim yaşam tarzıma saygı duymuyor olabilirler ama eminim onlar için yapabileceklerime saygı duyacaklar.
Ils ne respectent peut-être pas ce que j'ai fait de ma vie, mais ils respectent ce que je peux faire de la leur.
- Ama artık benim için bir şey yapmıyor.
Eh bien, ça ne m'est plus d'aucune utilité.
İstedim. Ama bu sadece benim için olurdu.
Je voulais le faire... mais ç aurait été pour moi.
Senin büyüleyici FBI dünyandan olmayabilirler ama, benim için önemliler.
Ce ne sont peut-être pas tes petits amis du FBI, mais ils sont importants pour moi.
Benim için önemi yok ama diğer insanlar için var.
Pour moi non, mais pour beaucoup, oui.
Ama ölseydi benim için işler daha da kolay olurdu.
Bien que ça rendrait les choses plus faciles pour moi.
Benim için değil ama.
Oh, pas pour moi.
Kendine has avantajları var ama maalesef biraz geciktin benim bir toplantı için çıkmam gerek.
Ça a ses avantages, mais j'ai bien peur que tu sois en retard et je dois partir pour une réunion.
Ama bu benim için çok önemli.
Mais c'est important pour moi.
Benim için sorun değil ama eğer hayır dersen diğerleri hayal kırıklığına uğrayacak.
Moi, ça ira. Mais les autres seront très déçus si tu refuses.
Benim için üzüleceksin ama her neyse...
Tu vas te sentir mal pour moi, mais peu importe.
Bunun, benim için bir şeyi düzeltmeyeceğini biliyorum ama seni düzeltir.
Je sais que ça ne me guérira pas... Mais ça te guérira toi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]