Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Ben onun

Ben onun перевод на французский

10,698 параллельный перевод
Ben onun babasıyım.
Je suis son père.
Ben onun kız arkadaşıyım.
Je suis sa copine.
Ben onun avukatıyım, ve bu görüşme sona erdi.
Son avocat, et l'interrogatoire est fini.
- Ben onun gibi değilim!
- Je ne suis pas comme elle!
Ben onun büyük babasıyım.
Je suis son grand-père.
Sanırım ben onun yokluğunda acı çekiyorum.
Je pense que je sens la douleur de son absence.
Ama ben onun için çok üzülüyorum.
Mais je compatis.
Ben onun şeytanını taşıyorum, Abigail.
Je gère son démon, Abigail.
- Ben onun yaptığını sanmıyorum. - Şaka mı yapıyorsun?
- Je ne crois pas que ce soit lui.
Ben onun tarafındayım.
Je suis de son côté.
Ben onun nabzını kontrol etmek ulaştı.
Je l'ai touché pour vérifier son pouls.
Ben onun hatası olduğunu sanmıyorum.
Je doute que c'était sa faute.
Ama dürüst olmak gerekirse, ben onun için kötü hissettim.
Mais pour être franc, je me sentais mal pour lui.
Ben onun başka bir birim odasından çıktığını gördüm, bir şırınga atıyordu.
Je... Je... l'ai vu sortir de la salle d'un autre service. Il déposait une seringue.
Ona bir şeyler götürmek için Becca onun evine gitmiş ben de oraya gidip ona yardım falan edeceğim işte.
Becca vient de partir chez lui pour lui prendre des affaires, donc je vais y aller et l'aider.
Ben düşündüm, onun-ortağı ona kız, mağdur olsun yardımcı oldu.
Avant que Winthrop enlève ma fille, je bossais sur une piste. J'ai pensé que son complice l'aidait à obtenir les filles, les victimes.
Onun iyi bir isim korumak için Ben hala katkıları alırım.
Je reçois encore des contributions pour préserver sa réputation.
Ama onlar sadece diyemeyiz Ben, onun vücudun iyileşme anlamına diye bilincini yeniden olacak olduğunda.
Son corps guérit, mais ils ne peuvent pas dire quand elle reprendra connaissance.
Yani, ben... onun anahtarlarını alıp sana gelmekle doğru olanı yapmadım mı?
Est-ce que je n'ai pas fait ce qu'il fallait faire en lui prenant ses clés et venant te trouver?
Amerikan topraklarında bir terörist kaçak durumda ve ben de onun sabit diskini görmek istiyorum.
Il y a un terroriste en fuite sur le sol américain, et je veux... voir... ce disque dur.
Bugün ben de onun hayatını kurtarıyorum. Sen de kimseye değer vermiyor olsan bile bana yardım edeceksin. Kendi kızın Julia da buna dahil.
Alors aujourd'hui, je sauve la sienne, et vous allez m'aider, même si vous ne tenez à personne, pas même votre fille Julia.
Onun kararını ben vereyim.
À moi d'en décider.
- Onun annesiyim ben.
Je suis sa mère.
Çünkü onun yerinde ben de olabilirdim.
Car j'y ai été aussi.
Bak ben de senin gibi veterinerim Bak ben de senin gibi eski askerim... onun kocasının acı cekmesinden ve devletten yardım almamasından nefret ediyorum. Ülkeyi korumak için yaşamını ortaya koydu.
Je suis un vétéran, comme toi et toi, et je déteste voir son mari souffrir comme ça sans aide du gouvernement pour lequel il a mis sa vie en danger pour le protéger.
Ben onun annesiyim.
Je suis sa mère.
Şu an için kartlar onun elinde. Bu yüzden bana zıpla derse, ben de zıplamak zorundasın.
En ce moment, c'est elle qui a tous les atouts en main, alors quand elle me dit "saute", je dois...
Sonra eve gittim, kendimi temizledim ve erkenden koşuya çıktım. Böylece onun bedenini ilk ben keşfedebilirdim.
Ensuite je suis retourné chez moi, je me suis nettoyé, et suis parti courir plus tôt pour être le premier à découvrir le corps.
Ben Franklin ve onun yaptıkları hakkında konuşmak yok, ve eski flörtün Betsy Ross hakkında.
Aucun compte ne témoigne d'un apprentissage auprès de Ben Franklin ou de votre aventure avec Betsy Ross.
Ben de onun büyük hayranı falan değilim.
Je ne suis pas sa plus grande fan.
Her şey onun suçlu olduğunu gösterirken sen ona sadık kaldın, ve ben de kendime neden diye sorup durdum.
Tu es restée à ses cotés. à travers tout ce dont il a été accusé, et je n'ai pas arrêté de me demander pourquoi.
Onun ben olmadığımı nereden anladın?
Comment as-tu su que ce n'était pas moi?
Sen bu şekilde davranırken, ben yeni arkadaşım için mor elbisemi giyeceğim ve onun nişanlısıymışım gibi davranacağım.
Et pendant ce temps, je mettrai ma jolie robe violette pour mon nouvel ami en prétendant être sa future épouse.
Yani, nispeten, Ama bize daha çok para kalsın diye uğraşıyordum, çünkü onun yaptıklarını ben de yapabilirdim.
Eh bien, en partie, mais je voulais juste économiser un peu d'argent parce que je pouvais le faire moi-même.
Ben de onun sayesinde oldum diyebiliriz. Evet.
Il m'a rendue possible.
Bunu ben ayarladım, böylece polis onun apartmanında olduğuna inanacak tıpkı, Abby'nin, şirketinden zimmetine para geçirdiğini öğrendiğini ve ona susması için para ödemediğin sürece sana şantaj yapacağına inandırmayı ayarladığım gibi.
J'ai arrangé cela pour que la police croit que vous êtes allé à son appartement, comme j'ai arrangé le fait qu'ils croient qu'Abby a découvert que vous détourniez l'argent de votre société et allait vous faire chanter à moins que... Vous payez pour la faire taire.
Onun icabına ben bakarım.
Je m'occupe de celui-là.
Ben küçük yaştayken onu kaybettik ama onun hakkında hiç konuşmuyorum.
On l'a perdu quand j'étais jeune. Mais je... Je ne parle jamais de lui.
- Ben üstlenmeye çalıştım ama o başta olduğundan bu yana, onun olduğuna ısrar ettiler.
J'ai essayé de prendre la balle, mais ils ont insisté pour que ce soit elle depuis qu'elle est responsable.
Lütfen. Onun başına gelen en iyi şeyim ben.
Je suis la meilleure chose qui lui soit arrivée.
Ben o birkaç çekim var söyleyebilirim, onun eklemleri bakılırsa. Eh.
Vu ses articulations, je dirais qu'il a donné des coups.
Ben o senin bir arkadaşım oldu tahmin ediyorum , onun kostüm bakılırsa?
À en juger son déguisement, j'imagine que c'était un de vos amis?
Evet, ben, öyle düşünüyorum ve sonra onun iş arkadaşları kullanılan mürettebatın geri kalanı olarak.
Je pense, puis il a utilisé ses collègues comme le reste de la bande.
O zaman bir çağrı, ben... Onun kamyon vinç kablosu sıkışmıştır.
Alors, quand il a reçu un appel... j'ai bloqué le câble du treuil sur son camion.
Onun bir şey söylemeyeceğini nereden bileyim ben.
Comment je sais qu'elle ne dira rien?
Onun yerinde olsam ben de onu kimsenin almasına izin veremezdim.
Je ne laisserais personne éloigner Anna de moi, non plus.
- Ben de onun gibi olmak istiyorum ve burada yapabileceğimi duydum.
C'est ce que je voudrais, et j'ai entendu que cet endroit le réaliserait.
Ben... ben... O kaltağın onun gibi tatlı birini nasıl doğurduğunu hiç anlamıyorum.
Je ne sais pas comment cette salope a enfanté quelqu'un de si charmant
bu benim ve onun arasında ve ben bunu ona hatırlatacağım.
C'est entre lui et moi. Et je vais lui rappeler.
İşi biliyor. Ben anlaşmayı imzalarsam, onun işi biter ve Katrina'yı yardımcım olarak tekrar işe alırım.
Je signe, il part, et je fais revenir Katrina.
Onun yaptığı gibi ben de seni terketmeyeceğim.
Je ne vais pas te quitter comme elle l'a fait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]