Bir saat перевод на французский
20,896 параллельный перевод
Sana bir saat önce ihtiyacımız vardı.
On avait besoin de toi il y a une heure.
- Cooper onu bir saat sorguladı.
- Cooper l'a interrogée durant une heure.
Gökten ateş yağıyor ve ikizler Odessa'da bir saat kulesinin altında dünyayı kurtarıyorlar.
Du feu tombait des cieux. Les jumeaux sauvaient le monde sous un clocher à Odessa.
Bu cihaz yalnızca bir saat görevi görmüyor aynı zamanda Geçit'e güvenle ulaşmanızı sağlayacak bilgiler içeriyor.
Ce dispositif ne sert pas uniquement de montre mais contiens toutes les informations personnelles dont vous aurez besoin pour parcourir Gateway en toute sécurité et efficacement.
Toplantı yapmak istiyorum. Toplantı odamda. Bir saat içinde.
Je veux un briefing dans ma salle de réunion, dans une heure.
30 dakika önce aradılar, bir saat içinde hazır olacağını söylediler.
Elles ont appelé il y a 30min, pour dire que ce serait bon dans une heure.
Nina. Wendy'nin ailesinin benzinciden bir saat uzaklıkta bir kulübesi varmış.
La famille de Wendy possède une cabane à une heure de la station d'essence.
Jane. Bir saat uzaktayım.
Je suis à une heure.
Yaklaşık bir saat önce.
Il y a à peu près une heure.
Ben bombanın üstünde beklerken, benimle bir saat oturdun, ama şartlı tahliye olmuş bir pislikle 10 dakika için uğraşamıyor musun?
Tu es assis avec moi depuis une heure alors que je suis debout sur une bombe, mais tu peux pas tenir 10 min avec une connasse en liberté conditionnelle?
Mesela alışverişe götürüldüğümüz zaman onlara Target mağazasında bir saat bize Ross mağazasında sadece otuz dakika verdiler.
Bien, quand elles nous ont invitées à faire du shopping, elles se sont données une heure à Target et nous ont seulement donné 30 minutes à Ross.
Belgeleri "Suçlu" olarak doldurmak bile bir saat sürer.
Remplir les formulaires des votes "coupable" prend une heure.
Ama mücadelenin karşılıklı olduğunu ve bir saat kadar sürdüğünü bilmelisin.
Mais sache que la lutte était mutuelle et a duré une heure.
Bir saat içinde misafir odasına gelip evet veya hayır de.
Et, dans une heure, venez dans le salon et dites oui ou non.
İşe gitmek 10 dakika sürüyorken sorun değildi ama şimdi yol bir saat falan sürüyor.
D'accord, c'est... Ouais, et c'était cool quand ça nous prenait, quoi, dix minutes pour aller travailler, mais maintenant c'est plutôt, une heure et quelque de route.
Tekil soyguncu müzeyi soyalı bir saat oldu.
Un voleur solo a braqué le musée il y a une heure.
Gordon'a sizden bir saat içinde haber alamazsam doğruca Bullock'a gideceğimi söyledim.
J'ai dit à Gordon que si je n'avais pas de vos nouvelles d'ici une heure, Je vais directement voir Bullock.
Bir saat Gina'yı birbirimize şikayet ettik.
On s'est plaint de Gina pendant une heure, et il s'est ouvert...
Yelkenle açılma partisi bir saat içinde o zaman kadar, her yaş için piyano dinletisine yazdırdım bizi.
Le pot d'accueil est dans une heure, en attendant, je nous ai prévu un concert de piano au lounge inter-générationnel.
Sizinkilerle bir saat falan konuşmak zorunda kaldım konularım tükendi, sonra da çok garip bir şey yaptım.
J'ai du parler à tes parents pendant une heure, et j'étais à court d'infos du classeur, et j'ai fait un truc vraiment bizarre.
Bir saat geçti. Sonra iki.
Donc on l'attend, une heure puis deux.
Nassau'yu geri alma savaşı bir saat kadar önce burada başladı.
La guerre pour reconquerir Nassau a commence.
Şehir dışında bir saat mesafede.
C'est à une heure de la ville.
- Hadi ama, yalnızca bir saat!
Juste une montre. Comment ça va?
- Bir saat içinde Nefertiti'de yeniden bir araya gelelim. - Gidelim.
Retrouvons-nous à l'hôtel dans une heure.
Havaalanını arayıp jeti bir saat içinde hazırlamalarını söyle.
Appelle l'aéroport. Que le jet soit prêt dans une heure.
En üst katta, bir saat sonra.
En haut dans une heure.
Konvoy bir saat içinde sınırdan geçmiş olmalı efendim.
Ils devraient être à la frontière dans une heure.
Efendim size bir at bıraktı, tüm asiller gittiler General Kutuzov da bir saat önce gitti.
Mon maitre vous a laissé un cheval... Tout les hommes sont partis, et Général Kutuzov est parti il y a une heure.
Bir saat sonra o halde.
Dans une heure, alors.
Bir saat kadar önce bir miktar belge gelmesini bekliyordum.
J'attends des documents depuis une heure.
Madam Fraser en az bir saat daha süreceğini size haber vermemi istedi.
Madame Fraser m'a demandé de te dire qu'il lui faudra encore au moins une heure.
Güneş patlamaları 12 ila 15 saat sonra bizi vuracak. Önce elektromanyetik bozulma şeklinde başlayıp tam olarak şiddetlendiğinde çok daha korkunç bir hale bürünecek.
Et cette éruption solaire nous frappera dans environ 12 à 15 heures à partir de maintenant, en commençant par une série de perturbations magnétiques qui amènera à quelque chose de bien plus sinistre lorsque que le plus gros de l'éruption frappera.
Bir kaç saat yada öyle bir şey.
Deux heures?
Parsons bir buçuk saat önce otobüse binmiş. Atina'nın batısına gitmiş.
Parsons prenant le bus il y a 1 / 2 h vers les quartiers ouest d'Athènes.
Önünde uzun bir 24 saat var.
Vous avez une très longue journée devant vous.
Hem ayrıca biliyorsun her salı saat 10'da gelecek değilim ya. Profesyonel bir ilişki kurmak için 5 yılda 12 randevu yeterli.
Et, vous savez, ce... n'est pas comme si on se voyait tous les mardis à 10 heures... 12 rendez-vous en 5 ans est suffisant pour construire une relation professionnelle.
Saat 11 : 00'den biraz önce, karanlıkta, Bir adamın eve girdiğini gördüm.
Juste avant 23 h, dans la pénombre, j'ai vu un homme entré dans la maison.
Eskiden akşam oturup TV'yi açardın, haberler falan, ama artık her saat bir olay.
Dans l'ancien temps, tu allumais la télé à 18h pour les nouvelles et maintenant c'est 24 / 24h.
Hepsi bir odaya girip sadece dört saat mi konuşmuşlar?
Tout ça, tout ça et ils rentrent dans une pièce et ils en débattent juste 4 heures?
Dava 24 saat TV'lerde yer aldığı ve çoğu Tv programını kapsadığı için Faye Resnick, Kato Kaelin ve Kris Jenner reality şovların yıldızları oldular. Jenner milyar dolarlık bir imparatorluk kurdu.
Depuis le procès, les chaînes infos ont pris énormément de place...
Sizi birkaç saat bir başınıza bıraktım bakın neler olmuş.
Je te laisse seul quelques heures et regarde ce qui arrive.
Bir haftada 90 saat çalışmamı istemiyorsan, evet var.
Sauf si tu veux que je bosse 90 heures par semaine, oui.
Karşılaşmanızdan sonra birkaç saat içinde Theo Galavan dövülmüş ve vurulmuş bir şekilde bulundu.
Theo Galavan a été battu et blessé mortellement.
2 saat öncesine kadar ölü bir adamdım.
Il y a deux heures, j'étais un homme mort.
Bir iki saat önce gitmiş. - Nereye?
Il est parti depuis une heure, peut-être deux.
Önümüzdeki 24 saat içinde bir savaş başlatmaya yetecek kadar silah sahibi olduğunu bilmek nasıl bir duygu?
Qu'est-ce que ça fait de savoir que pour 24 h, tu as tout l'arsenal pour déclencher une guerre?
Yarın sabah, saat 11 : 18 ile 11 : 35 arasında bir yerde ne yapıyorsan bırak ve Diagnosis Murder'ı aç.
Demain matin, entre 11 h 18 et 11 h 35, arrête ce que tu fais un instant, et regarde Diagnosis Murder.
Birkaç saat boyunca gözlem altında tuttuk hatta tersine çevirmeye yönelik bir madde bile verdik.
Ça fait plusieurs heures.
- Çok güzel bir saat Louise.
C'est une jolie horloge, Louise.
Saldırının sersemliğini hâlâ atamadığımdan istemeden Saint Germain'e bakıyor iki saat sonra masada tam karşımda sakince oturarak çorbasını içerken böylesi bir vahşeti planlayıp planlamadığını merak ediyordum.
Tout en me remettant de l'attaque, je ne pouvais m'empêcher de dévisager St Germain et de me demander s'il avait pu orchestrer une telle violence avant de s'asseoir tranquillement à table en face de moi deux heures plus tard et de déguster sa soupe.
bir saat sonra 47
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 18 42
saat 9 217
saat 1 132
saat 2 157
saat 22 41
saat 5 177
saat 8 244
saat 23 33
saat 4 173
saat 18 42
saat 9 217
saat 1 132
saat 2 157
saat 22 41
saat 5 177
saat 8 244