Bu hayat перевод на французский
19,809 параллельный перевод
Bu hayatımda duyduğum en klişe hikaye.
Ok, ok, c'est l'histoire la plus ennuyeuse et clichée que j'ai jamais entendue.
Bu hayatımın en harika günü!
C'est le plus beau jour de ma vie!
Bu hayatımda duyduğum en saçma şey.
C'est le truc le plus bête que j'aie entendu.
Bu hayatımın en romantik günü oldu.
C'est le jour le plus romantique de ma vie.
Ama bu hayat kurtarma eylemi saf bir iyiliktir.
sauver des vies... c'est vraiment du bon.
Cömertten de ötesin. Ne bu hayatımda ne de bir sonrakinde hakkını ödeyemem.
Je vous serai à jamais reconnaissant en ce monde et dans l'autre.
Bu hayatımı kurtarabilir.
Cela pourrait me sauver la vie.
Ben de görmedim. Özellikle de 4,000 yıllık hayatımın olduğunu düşünürsek. Bu bambaşka bir şey.
Moi non plus, et vu que j'ai 4 000 ans de souvenirs, ça en dit long.
Vandal Savage üzerine yaptığım hayat boyu araştırma bu defterin içinde.
Une vie entière de recherches sur Vandal Savage et tout nous amène dans cette direction.
Hayatım boyunca hiç bu kadar çok odak...
Je n'ai jamais été plus concentré de ma...
Bu bir insanın hayatının en kötü anı, aynı zmanda en iyi de.
Avec beaucoup de questions et un certain sens de l'humour. Ça a été le pire moment de notre vie, mais aussi le meilleur.
Sanırım bu anları hayatımız boyunca unutmayacağız.
Je pense qu'on se souviendra tous de ce moment pour le restant de notre vie...
Hayatım boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Mec, je n'ai jamais été aussi heureux de toute ma vie.
Hayatımda ilk kez kadınlar, artık bizde bu oyunun içindeyiz ve orada kalmaya niyetliyiz diyebiliyorlar.
Les femmes, pour la première fois de ma vie, jouent un rôle dans la société, et ça ne changera plus.
Çok fazla zaman harcadık. Bu şeyi düzene sokmak için çok fazla hayat kaybedildi.
Il aura fallu beaucoup de temps, beaucoup d'efforts et de nombreuses vies pour rétablir l'ordre.
Bu günler hayatımda, Birine milyonlar büyük ihtimalle benziyor.
Pour moi ces jours-ci, un million contre un, c'est pas si mal.
bu hayatın günahlarından acılarından kurtardım...
De la douleur.
Hayatımda bu çiftlikten dışarı iki adım atmadım.
Je n'ai jamais fait plus de deux pas en dehors de cette plantation.
Ama biliyor musun, hayatının bu noktasında seçeneklerini bol tutmalısın.
Mais tu sais, à ce moment de ta vie, tu devrais vraiment garder des options.
Evet, sadece, benim hayatım onunla tanışmadan önce karmaşik değildi, bu yüzden...
Ouais, c'est juste que ma vie n'était pas compliquée avant que je la rencontre, donc...
Biliyorum iş ve hayatı birbirinden ayıracağız demiştik ama sen bu gece bir şeyler paylaşmak istediğım tek insansın.
Je sais qu'on avait dit qu'on essaierait de garder le travail et la vie privée séparés mais tu es la personne avec qui j'ai envie de partager cette nuit.
Hiç bu kadar dandik şeyler gördün mü hayatında?
T'as déjà vu autant de saloperie de Kinfolk?
- Ama hayatım bu bizim düğün şarkımızdı.
- Mais c'est la chanson de notre mariage.
Evrim bu gezegende hayatı yaratırken sadece bir araç kullandı.
L'évolution a façonné tous les êtres sensibles grâce à un seul outil.
İstediğin bu mu? Hayatını değiştirmek mi istiyorsun?
Tu veux changer de vie?
Ben de "Richie bu çok sikko bir anlaşma." demiştim. Sen yine de kabul ettin çünkü hayatında bir kez olsun... -... çılgınca bir şey yapmak istedin.
Je t'ai dit qu'il était merdique, mais t'as signé quand même, car tu voulais faire un truc dingue.
Hayatın sırrı bu mu?
Serait-ce le secret de la vie?
Hayatımın bu noktasında kaybetmek istemiyorum.
Je ne veux jamais perdre dans la vie.
Bu tam anlamıyla hayatımın en güzel günü.
Ça a été le plus beau jour de ma vie.
Evet, bu kesinlikle hayatımın en iyi zamanlarından biriydi.
Parmi les moments les plus heureux de ma vie.
Bu kadının "Salyangozun Hayatı" nı yayınladığını hatırlayalım.
Souviens-toi que c'est la même personne qui a publié "Cette vie d'escargot."
Bu zibidiyle aynı odada kalmak hayatımı mahveder sanmıştım.
Je redoutais de partager avec cette morveuse.
Hayır, bu, hayatımda duyduğum en saçma şey.
C'est ça, le truc le plus bête que j'aie entendu!
Tanrım, hayatım bu hâle geldi.
Christ, ceci est ma vie maintenant.
Bu sözler hayatımı değiştirdi
Alors j'ai ouvert les yeux.
Ama yine de bu rahat hayatı kaybetmekten Korkuyorsun
Mais vous avez trop peur de perdre votre petit confort.
Tüm bu insanların önünde soyunmak.. ... para kazanmak ve böyle şaşalı bir hayat yaşamak!
Elle se mettait toute nue en public pour de l'argent et en plus elle vivait dans l'opulence!
Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.
Je n'ai jamais été plus sûr de quoi que ce soit.
Tüm hayatın boyunca... Sonunda bu yere düştü.
Votre vie entière a finalement pris tout son sens.
Ondan bahsetmiyoruz ama bu demek olmuyor ki o hayatımızın bir parçası değil.
On ne parle peut-être jamais de lui, mais il n'est pas sorti de nos vies, il en fait toujours partie.
- Bu dedektifler hayatımı kurtardı.
Ces détectives ont sauvé ma vie.
- Ne diyorsun sen? Hayatının sana bu denli küçük gelmesine katlanamıyorsun.
Tu ne tolères pas d'avoir une petite vie minable.
Bütün hayatım bu.
J'y ai consacré ma vie.
Ansızın basan bu kayıp duygusu hayatımda ikinci kez öldüğümü fark ettirdi.
Ce sentiment de perte soudain m'a fait comprendre que, pour la deuxième fois... j'étais morte.
Bunlar... Bu rüyalar hayatındaki önemli anlarda ortaya çıkıyor.
Vous faites ces rêves à des moments clés de votre vie.
Yıllardan beri yaşanan bu gelenek bana hayatın doğal akışını anımsatır.
Les événements transgénérationnels comme celui ci me rappellent l'ordre général des choses.
Konuşma monuşma yok! Hayatımdan da uzak dur, ki bu çok kolay olacak çünkü ben gidiyorum.
Il est " hors de ma vie, quelque chose de facile, comme je vais sur.
Hamlelerimizi doğru yaparsak bu ülkenin en güzel first ladysi olacaksın. Hayatım...
Nous jouons nos cartes, et tu seras la plus belle Première Dame que ce pays ait jamais connue.
Hayatımda hiç kendimi bu kadar güçlü hissetmemiştim.
Je ne me suis jamais sentie aussi puissante de toute ma vie.
İşte o zaman hayatına bir kamyon kast etti. Bu kamyon Ocho'yla aynı yere aitti.
Et c'est à ce moment qu'est arrivé ce camion, et Ocho se trouvait exactement à la même place que ce camion...
Bu sabaha kadar ne kadar normal bir hayatımız olduğunu hatırlıyor musun?
Tu te souviens ce matin, quand nos vies étaient quasi-normales?
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayatımda ilk kez 38
hayat çok kısa 40