Hayat güzel перевод на французский
3,631 параллельный перевод
UCLA derslerim, stüdyoda vokal kayıtları ve Puckerman'ın benden devamlı yaşlı, zengin kadınların telefonlarını istemesini dengelemek kolay değil. Ama hayat güzel geçiyor.
Pas facile de jongler entre les cours et les enregistrements des choeurs et Puckerman qui me demande des numéros de femmes mûres.
Hayatım boyunca tanışmış olduğum tüm kızları arıyorum çünkü sihir sınıfındaki yıI sonu sunumum için güzel bir kız asistana ihtiyacım var.
Alors, euh, je fais un démarchage téléphonique auprès de chaque fille célibataire que j'ai déjà rencontré dans ma vie. car j'ai besoin d'une belle assistante. pour ma présentation finale en classe de magie.
Çok güzel bir hayat kurdu.
Il s'est fait une vie vraiment agréable.
Sen de daha yeni terk edilmişsin ama gelmiş hayat çok güzel, çiçekler, böcekler ayağı yapıyorsun.
Je veux dire, tu viens juste de te faire jeter, et te voila prétendant que la vie est pleine de coucher de soleil et d'arc-en-ciel.
Ne güzel hayat... Futbol, kadınlar ve pasta.
Le foot, les femmes et les gâteaux.
Bu güzel bir hayat.
C'est une belle vie.
Birlikte geçirdiğimiz günler hayatının en güzel anlarıydı bebeğim.
de ta vie, bébé.
Bu hayatımda başıma gelen en güzel şey.
C'est la meilleure chose qui me soit arrivée.
Gerçek şu ki zamanımın çoğunu ekranlara bakarak harcıyorum çünkü son günlerde gerçek hayatımdaki pek çok şey güzel gitmiyor.
A vrai dire, je passe beaucoup de temps derrière des écrans parce que dernièrement, il y a plein de choses de ma vie qui vont mal.
Kendine güzel bir hayat kurmuşsun, Lloyd.
Tu t'es payé une sacrée vie.
Güzel bir hayat yaşamak için çok baskı altına girdim.
J'ai subis beaucoup de pression toute ma vie pour réussir.
Hayatımdaki güzel olan her şeyden vazgeçeceğim mi demek?
Que je dois abandonner toutes les jolies choses dans ma vie?
Hayatım, çok güzel kokuyorsun.
Oh, bébé, tu sens bon.
Hayatının en güzel yıllarına geliyorsun.
Voilà la meilleure période de ta vie.
Hayatımız için çeşitlilik olması güzel birşey.
Tu sais, ça serrait agréable d'avoir plus de diversité. Dans nos vies...
Hayat eğlenince güzel!
C'est une bonne vie si tu fais avec elle!
Hayatım seninle çok daha güzel
Ma vie est tellement mieux avec toi.
Arada bir hüzünlü ve ıssız gelebilir ama sana söz veriyorum hayatımızın en güzel Şükran Günü'nü geçireceğiz.
Je sais que ça peut paraître triste et solitaire parfois, mais je te promets, nous allons avoir le meilleur Thanksgiving possible.
Eğer umudumu kesersem güzel bir hayat yaşayamam.
J'ai une chance pour une sombre mais vie tolérable, mais seulement si je perd espoir.
Zenginliğin hayatıma sonradan gelmesi çok güzel.
C'est si bien que cette richesse me soit tombée dessus sur le tard.
- Hayatım, bu çok güzel.
- Ma chérie, c'est ravissant.
Bunlar hayatımda gördüğüm en güzel yavrular.
Je n'en ai jamais vu de plus beaux.
Fakat Molly'i beklerken, hayatımdaki en güzel krepi yedim orada.
Mais en attendant Molly, j'ai mangé la meilleure crêpe de ma vie.
Çok güzel görünüyorsun hayatım.
Oh, tu es vraiment belle darling.
Çok tatlı, mutlu ve hayatın çok güzel olacağını düşünüyor.
Mignon et heureux, pensant que tout irait bien.
Ben zeki, seksi, güzel, orta yaşlı bir hayat arkadaşı istiyorum.
Je veux une partenaire intelligente, belle et sexy, qui fait son âge.
- Hayatımın en güzel günüydü.
- Le plus beau jour de ma vie.
Hayatımın en güzel anı olacak.
Ce sera une grande fierté.
Benim takdim gecem hayatımın en güzel gecelerinden birisi olarak bitmişti, ve eminim seninki de öyle olacak.
Mon bal c'est avéré être une des meilleures soirées de ma vie, Et je suis sûr que ça le sera pour toi aussi.
Hayatımın en güzel anıydı o.
C'est le meilleur moment de ma vie.
Marshmallow'un sınıfımızda pek uzun zaman geçirmedi ; ama güzel bir hayat yaşadı.
Marshmallow n'a pas été très longtemps dans notre classe mais il a eu une vie remplie.
Ne güzel hayat...
Oh, la bonne vie.
Güzel bir hayat yaşadım.
J'ai eu une belle vie.
Hayatımın en güzel gecesiydi.
Meilleure nuit de ma vie.
Ama sen--sen--Sen bunu yaparken şey gibi hissediyorum ne zaman hayatında güzel bir şey olsa, sana kendini iyi hissettirecek bir şey olsa, ya da bunu sağlayacak ne varsa, ondan kaçıyorsun.
Mais tu... tu... je sens que tu fais cette chose, où à chaque fois qu'il y a quelque chose de bien dans ta vie, quelque chose qui te fais te sentir bien, ou quelque chose comme ça, tu... tu t'enfuis tout simplement
Belki, biz de Noel filmleri maratonu veya hayatı güzel yapan başka bir maraton yapabiliriz.
Ou alors, d'un autre genre de marathon plus réjouissant.
Kızlar bu hayatımın en güzel günü oluyor ama görev icabı buradayım.
Vous, c'est, um... C'est le plus beau jour de toute l'histoire de ma vie, mais je suis là pour une raison.
Bak, güzel bir fikir. Ama hayatımın geri kalanını bir insanla geçirebilir miyim bilmiyorum.
c'est une jolie idée, mais je ne sais pas si je peux rester avec la même personne pour le restant de mes jours.
Bu hayatımda duyduğum en güzel düşünce.
C'est le plus beau sentiment que j'ai jamais entendu.
Düğünler güzel olur ve kimse o aptal bacağın farkına varmayacak çünkü herkes Bailey'ye bakıyor olacak ve belki bir geceliğine hayatımız o lanet bacaktan ibaret olmayacak.
Et les mariages sont doux et beaux et personne ne va remarquer la stupide jambe parce que tout le monde regardera Bailey et peut-être pour une nuit, notre vie pourrait tourner autour d'autre chose que cette foutue jambe.
Hayatım daha güzel olabilir mi acaba?
Que pourrais-je espérer de plus?
Hayatımda gördüğüm en güzel manzara!
Je n'ai jamais rien vu d'aussi mortel.
Ve ne kadar güzel görünürse görünsün bugün kendimizi bulduğumuz yer yine hayatımız, şerefimiz için savaştığımız muharebe alanıdır. Ve ben ulusumuza inanıyorum.
Et aussi beau que cela puisse paraître, c'est là que nous nous trouvons aujourd'hui, sur le champ de bataille, combattant pour nos vies, notre honneur, et je crois notre nation.
Listesindeki her şeyi aldım, sadece böyle olmasını istedim, sanki hayatımızda geçirdiğimiz en güzel Noel olmasını.
Je veux dire, j'ai pris tout ce qu'il y avait sur sa liste, et j'ai juste envie que ça soit le meilleur Noël qu'ils aient jamais eu de leur vie.
Evet, memelerin güzel görünüyor, mükemmel bir hayatın var ve ben de yalnız öleceğim.
Ouais, tes seins sont superbes, ta vie est parfaite, et je vais mourir seul.
Hayatımın en güzel günüydü.
C'est le plus beau des souvenirs.
Yine de hayatımın en güzel gecesiydi.
Ca reste la plus belle soirée de ma vie.
Ne güzel bir hayat!
Quelle vie!
- Güzel görünüyorsun, hayatım.
- Ma chère, vous êtes resplendissante.
Hayatının sonuna kadar hiç uyumasan, yine de çok güzel olursun.
Tu pourrais être éveillée toute la vie, et que tu sois toujours jolie.
Hiç öyle bir geceniz oldu mu? Herhangi bir gece gibi başIar, ama hayatınızın en güzel gecesi olur hani.
Vous avez déjà vécu ça, vous, une soirée qui s'annonce banale et qui finit comme la plus belle de votre vie?
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzellik 77
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzelmiş 286
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzel bir gün 178
güzellik 77
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzelmiş 286
güzel bir kadın 48
güzeller 55
güzeldi 214
güzel bir kız 49
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel olmuş 50
güzel mi 269
güzel bayan 54
güzel bir gün olacak 16
güzeller 55
güzeldi 214
güzel bir kız 49
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel olmuş 50
güzel mi 269
güzel bayan 54
güzel bir gün olacak 16
güzel bir sabah 27
güzel bir akşam 18
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel yer 53
güzel değil mi 278
güzel bir akşam 18
güzel bir gece 42
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel yer 53
güzel değil mi 278