Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bırakın onu

Bırakın onu перевод на французский

2,925 параллельный перевод
Bırakın onu!
Laissez-le!
Bırakın onu.
Lâchez-le.
Bırakın onu.
Relâche-le.
Gösterin ve serbest bırakın onu hemen, zarar vermeden, yoksa arkadaşlarınızı öldürürüz teker teker.
Montrez-la. Et relâchez-la immédiatement, ou nous tuerons vos amis, un par un.
Bırakın onu!
Laissez-la!
- Bırakın onu!
Laissez-le!
Bırakın onu!
Arrêtez, lâchez-le!
Bırakın onu!
Laissez-la tranquille!
Bırakın onu!
Lâchez-le!
Bırakın onu!
Lâche-la!
Bırakın onu.
Lâche-la.
Sakın! Bırakın onu!
Laissez-le!
Bırakın onu gitsin.
Relâche-la.
Hayır! Bırakın onu!
Lâchez-la.
- Chuck! - Hayır! Bırakın onu!
Non, lâchez-la!
Onu bırakın.
Laissez-le juste partir.
Onu bırakın! Peter'ı bırakın!
Laissez-le partir!
Oğlumu es geçiyorum. Sen, sense ona hamile kaldığını bile söylemedin. Bunun yerine onu bırakıp gittin.
ça se passe de commentaires. que vous portiez son enfant.
Bana sarılması için onu bırakır mısın?
Tu la laisserais partir pour qu'elle me prenne dans ses bras?
- Ajan Parker, onu rahat bırakın.
- Laissez-le tranquille.
Onu yalnız bırakın!
Laissez-le!
Demek istediğim, onu bir insan olarak düşünmeyi bırakırsın.
Après tout, vous ne devez plus y songer comme une personne.
Onu yalnız bırakır mısın?
Vous allez la laisser tranquille?
Bayan, onu bırakın.
- Ne bougez plus! - Baissez ce truc.
Bırak onu diğerleri yakalasın, onlar halletsin.
Laisse-les l'attraper, laisse-les faire.
Bırakın silahları, ne diyorsa onu yapın!
Faites ce qu'il dit!
Beni olduğum gibi sevmiyor, onu tamamen bırakıyorum.
Elle n'aime pas celui que je suis devenu... Alors j'ai rompu.
Hayır, onu yalnız bırakın.
Laisse-la.
Onu bırakın da çoçuklar.
Bref...
"Onu rahat bırakın" derken kimi kastettin?
Que voulez vous dire "laissez la?" Laissez qui?
Bırak onu, ne yapacaksın onunla?
"Vous n'en avez pas besoin!"
Bırak Dean kendi işini yapsın İggy'e çalışsın, Victor, onu seve seve kabul etsin ve sonra da silah işinin içine karışsın.
Laisse faire Dean. Travaille sur Iggy. Pour que Victor en tombe amoureux et mette son nez dans le trafic d'armes.
Lütfen koridorları boşaltın. Hemşire, olduğu yerde bırak onu.
Veuillez libérer les couloirs.
Neler aldın? Bırak onu!
- T'as acheté quoi?
- Onu rahat bırakın, o yapmadı!
- Laissez-le, ce n'était pas lui.
Hayır! O kızı rahat bırakın! Evine götür onu.
Non, laissez cette fille tranquille.
Onu yalnız bırakın.
Laissez-le seul.
Onu rahat bırakın?
- OH! - Ben quoi?
Ne yapıyorsunuz? Bırakın onu!
Vous faites quoi?
Onu rahat bırakın.
Laissez-le.
Ancak onu serbest bırakırsam ve panzehit işe yaramazsa ya da zamanında elime geçmezsen, bana başka seçenek bırakmamış olursun.
Mais, si je la libère, et que l'antidote ne fonctionne pas, ou s'il n'est pas ici dans les temps, vous ne me laisserez pas le choix,
Sophia Farragut Kuzey Metro İstasyonu'na götürüp onu Kırmız Çizgi üzerine bırakıp 8 : 16 tarifesine bindirerek ondan ayrılın.
Menez Sophia à la station de métro Farragut North, Mettez-la sur la Ligne Rouge, départ prévu à 08h16 personne dans le train, ou dans la station.
Eğer ben polis olmasaydım, onu karanlık bir sokakta vurup bunu kendi adamlarının yaptığını gösteren deliller bırakırdım.
Si je n'étais pas inspecteur, je le descendrais dans une rue sombre et je laisserais une preuve qui incrimine un des siens.
Eğer Toby onu devre dışı bırakırsa Roy'un tüm davalarını alacağını biliyordu.
Toby savait qu'il récupérerait les affaires de Roy, s'il l'éloignait.
Ordugâhın dışında serbest bırakın onu.
Relâchez-le hors du camp.
Ama kaçtım. Onu bırakıp kaçarken anahtarların cebinde miydi?
Est-ce que tu l'as laissée avec les clés dans ta poche?
Nerede buldunuz onu? Çantanı umumi bir yerde bırakıp gitmenin zekice bir hareket olmadığını sana söylememem gerekirdi.
Tu devrais savoir que laisser un sac dans un lieu public n'est pas une bonne idée.
Haklısın, istediğin her neyse, benim vücudum üzerindeyken nasıl hissettiğimi tam olarak hatırlıyorum, şimdi, bırak onu.
- C'est exact, quoi que vous vouliez. Je sais ce que ça fait de vous avoir dans la peau. Relâchez-la.
Bunu yapamazsın! Bırak onu!
Laissez-le tranquille.
Hey, onu rahat bırakın.
Hey, laissez le tranquille!
Onu bırakın dedim.
Alors laissez le tranquille.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]