Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ E ] / Evde

Evde перевод на французский

34,712 параллельный перевод
Evde eğitim almış birine benziyorsun.
Tu as un look d'école à domicile.
Toby hep bu evde mi yaşadı?
Toby a toujours vécu ici?
Taktik uzmanlar Toby'i Bayan Heffernan cinayetinden tutuklamanın en güvenli yolunun onu evde yakalamak olduğunu düşünüyor.
Les experts estiment que l'endroit le plus sûr pour l'arrêter pour le meurtre est chez lui.
- Annen evde mi? - Kakasını yapıyor.
Elle fait popo.
Bu arada, evde sütün bitti.
Au fait, rachète du lait.
Yani, şu an böyle olmamız iyi ama sizin evde olmak, pek sayılmaz.
Comme on est maintenant c'est bon, mais chez toi... pas vraiment.
Ama bana sen kendininkini açmamışsın gibi geliyor. Bu aralar evde işlerin pürüzlü olduğundan haberim var ama...
Sarah, Cal t'a ouvert son cœur, et j'ai l'impression que ce n'est pas réciproque.
Evde hissetmeni istedim.
Je voulais que tu te sentes comme chez toi.
Sahip olamayacağınız bir çocuk veriyorum. Ayrıca kocanın parasını karşılayamayacağı bir evde yaşayacaksınız.
Je vous donne l'enfant que vous n'étiez pas en mesure d'avoir vous-même tandis que vous vivez dans une maison que votre mari ne peut s'offrir.
Sizinle tanışıp nefret edebilir, hepimiz saat 9 : 00 da evde oluruz.
Elle vous rencontrera, vous détestera, on sera tous rentrés a 21 heures.
Size söylemem lazım, Baxter şu an evde oturup üçümüzün birlikte olmasından dolayı endeşelenip duruyor.
Je dois vous le dire, Baxter est à la maison, fou d'inquiétude que l'on ne s'entende pas.
O'nu bizim evde yalnız bıraktık.
On l'a laissé seul à la maison.
Evde bir şeyler üzerinde çalışmış olmalı.
Elle devait travailler sur quelque chose de chez elle.
Yani, dün gece evde değildin.
Donc vous n'étiez pas chez vous la nuit dernière?
Teşekkürler. Telefonumu evde unuttum.
J'ai laissé mon téléphone à la maison.
Tekvandodayken yanlışlıkla evde unutmuş.
Il n'a pas son téléphone. Oui, il l'a oublié chez lui en partant au Taekwondo.
Scott'la evde yemek yiyeceğim. - Ne? !
J'ai un dîner avec Scott à la maison.
Kız yukarıdaki evde.
La fille est à la maison.
Bu evde büyüdüm.
J'ai grandi dans cette maison.
Evde olmasını istiyorum.
Je le veux à la maison.
- Evde çalışarak iyi maaş alıyor musun?
- Vous vous faites un bon salaire?
O evde yaşamak senin için zordur herhâlde.
Ça doit être dur pour toi, vivre dans cette maison.
Sonuçta evde iki çocuğu var.
Je veux dire, Annie a deux enfants.
Evde bunu yapamayacağımızı biliyorsun.
Tu sais qu'on ne pourra pas à la maison.
- Evde öldürmek kolay olsa gerek.
- Facile d'être tuer chez soi!
Evde sadece iki kural var.
Il n'y a que deux règles ici :
Hey, uh, Kim evde mi?
Hey, euh.. c'est l'appartement de Kim?
- Nick evde mi?
- Nick est là?
Evde korku dolu gözlerle dolanıp duruyorsun aklıma gelen ilk neden de hayatımızdaki bu yeni haber.
Tu erres comme un malheureux et la seule chose qui ait changé pour nous... c'est ce qui est nouveau.
Çam ve ladinden bir evde.
La maison était en cèdre et en pin.
Max, telesekreter mesajını duydum ve ofisimde bir sürü Evde Tek Başına tarzı tuzaklar buldum. Her biri bir öncekinden daha zalimce ve akıllıcaydı.
Max, j'ai entendu le message d'accueil, et j'ai trouvé des pièges du style Maman j'ai raté l'avion dans mon bureau, chacun plus diaboliquement intelligent que le précédent.
Onunla benim evde kalmak ister misin?
Tu voudrais rester avec lui chez moi?
İçeride güvende sütunlar üzerinde camdan yapılmış bir evde deprem olması bayadır beklenen bir şehirde.
En sécurité à l'intérieur dans une maison faite de verre sur pilotis dans une ville depuis longtemps dans l'attente d'un tremblement de terre.
Cumartesi günü evde olacağız.
On sera à la maison samedi.
Alevler içinde bir evde yaşamaya devam ediyor olursunuz.
Vous vivriez dans une maison en flammes.
Bizim evde yaptığımız gibi. Bunu taktir edeceklerdir.
On ne changera pas nos habitudes.
Sabah evde olmalıyız.
"Nous avons la journée"
Sabah evde olmalıyız.
"Nous avons toute la journée"
Neden bu evde her şeyi konuşmak isteyen tek kişi ben oluyorum hep?
Pourquoi je suis la seule dans cette maison qui veut toujours parler des choses qui nous préoccupent?
Bu kamyonet misafirlerinizin evde olmadığı bir zamanda yangından bir kaç saat önce evimizin dışında park halindeymiş.
Elle était garée devant chez nous un peu avant l'incendie, vos invités étaient sortis.
Şimdiyse, bu aptal evde öylece tek başıma oturuyorum bu hayatı hak etmek için ne yaptığımı düşünüyorum.
Et ensuite je reste assise là seule dans ce stupide appartement... à me demander ce qui a bien pu arriver à ma vie.
Bu evde silah bulunduruyor musun?
As-tu des armes chez toi?
Evde olmak istediğim halde burada olmam.
C'est être ici, alors que je veux être chez moi.
Evde olmak istediğim halde burada olmam.
C'est être ici alors que je veux être chez moi.
Grace üşüttüğünden dolayı onunla birlikte evde olmak istediğinden burada bulunmanın bir kâbus olduğunu söyle.
C'était un cauchemar pour vous d'être ici car vous êtes inquiète pour vos enfants. Grace a un rhume, et vous vouliez être chez vous avec elle.
- Aynı evde yaşıyorlar...
Ils vivent ensemble.
Evde o kanlardan herhangi bir iz bulursak onu yakalarız. Davenportlar ne düşünürse düşünsün.
Si elle en a ramené à la maison, nous la coincerons, que les Davenport la croient ou non.
- Polis, bugün Bay Ott'un Sturbridge'deki evine gittiğinde evde yoktu. Ama Mina oradaydı.
Quand la police a rendu visite à M. Ott à Sturbridge aujourd'hui, il n'était pas là, mais Mina si.
İyi bir ebeveynlik görmemiş sabit bir evde kalmayan çocuklar için açıkça görülüyor ki "D" şıkkı uygun bir seçenek değil Mariana.
Sérieusement? Pour les enfants à qui j'enseigne qui n'ont pas de bons parents ou un foyer stable. "D" n'est pas forcément le choix évident, Mariana.
Yarın bu saatlerde harika bir evde belki birkaç çocukla olacaksın.
D'ici demain, tu seras dans une bonne maison, peut-être avec deux enfants.
Bugün benim boş günüm, o yüzden evde yatıyordum.
C'est mon jour de repos. A la maison au lit.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]