Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ E ] / Eğer izin verirseniz

Eğer izin verirseniz перевод на французский

433 параллельный перевод
Eğer izin verirseniz, kitaplarınızdan faydalanmak isterim.
J'aimerais regarder vos livres.
Eğer izin verirseniz efendim, sizi böyle görmek beni çok üzüyor.
Si j'osais... Cela me désole de voir monsieur dans cet état.
Kutudan payımıza düşeni alıp, gideceğiz. Eğer izin verirseniz.
Nous prendrons notre part dans la boîte et partirons, si vous le permettez.
- Eğer izin verirseniz.
- Permettez-moi.
Eğer izin verirseniz, ben dışarıda beklerim.
Je vais l'attendre dehors. Si vous voulez m'excuser.
Eğer izin verirseniz, ben de birkaç kelâm etmek istiyorum.
J'aimerais dire quelques mots.
Eğer izin verirseniz, günü onunla geçirmekten mutlu olurum.
On pourrait passer lajournée ensemble.
- Eğer izin verirseniz ben çayınızı hazırlayayım, Snuffy.
Excusez-moi... je vais faire le thé.
Eğer izin verirseniz üzerimizi değiştirmek istiyoruz.
Permettez-nous de faire un brin de toilette.
Eğer izin verirseniz...
Avec votre permission...
Eğer izin verirseniz karım bekliyor.
Excusez-moi. Ma femme m'attend.
Ben bir şeyi tekrarlamak isterim, eğer izin verirseniz beyler.
J'aimerais revenir sur un point.
- Bayım eğer izin verirseniz...
Si t'étais gentil... Ecoute... appelle-moi Léon.
Eğer izin verirseniz üstüme bir şal alacağım. - Bayan Hunter.
Vous m'excuserez, Commandant, je vais me chercher un châle.
Ve şimdi, eğer izin verirseniz beyler.
Excusez-moi, messieurs...
Eğer izin verirseniz bahsi yükseltmek istiyorum.
J'aimerais parler plus, si vous suivez.
Eğer izin verirseniz çıklaması yapacağım, sizi herşeyi bilen küçük bayan.
C'est moi qui explique, si vous permettez, Mlle Je-sais-tout..
Eğer izin verirseniz, denemek istiyorum.
Laissez-moi essayer.
ben senin hakkında anlatılan bu garip şeylerle ilgili bir şey bilmiyorum... ne yapıyorsun, ne yapmıyorsun ciddi şüphelerim var eğer izin verirseniz, bir adamı onun iradesi dışında neden hapsettiğinizi öğrenmek istiyorum.
Je ne connais pas bien vos cultes, ce qui est permis, ce qui ne l'est pas? Mais je doute que vous ayez le droit d'emprisonner un homme contre sa volonté.
- Ama eğer izin verirseniz...
- Et si vous le permettez...
Eğer izin verirseniz Yüzbaşı, Perkins Okulu'na yazmak istiyorum.
Avec votre permission, capitaine, j'aimerais écrire à l'Ecole Perkins.
Yüzbaşı eğer izin verirseniz...
Capitaine, avec votre permission...
Ben öyle düşünmüyorum, eğer izin verirseniz,...
Je ne pense pas, si vous le permettez, puisque...
Ve şimdi, eğer izin verirseniz odama gidip rahat bir şeyler giyeceğim.
Maintenant, si vous voulez bien m'excuser, je vais me changer pour être plus à l'aise.
Sıradaki tanığım açıklayacak, eğer izin verirseniz.
Mon prochain témoin vous éclairera, votre Honneur.
Eğer izin verirseniz yola çιkmalιyιz.
Excusez-nous. Sallie, il faut qu'on y aille.
Eğer izin verirseniz bitirmek istiyorum.
Si vous voulez bien m'excuser.
Eğer izin verirseniz peder, ben yine de bir deneyeceğim.
Navré mais je vais quand même essayer.
Ve eğer izin verirseniz bu adamın şerefine özel bir kadeh kaldırmak istiyorum... bitmeyen enerjisi ve tutkusuyla... Yeni Güney'in en iyisi... sevgili arkadaşım ve yeni kıdemli ortağım... yakında New Orleans'ın Pontchartrain Arazilerinin.... en iyi çevre düzenlemezcisi olacak!
Et si vous me le permettez, je vais aussi porter un toast... à un homme qui a une très grande énergie et beaucoup d'ambition... le fleuron du nouveau sud... mon cher ami et mon nouvel associé dans le futur projet... de développement immobilier de La Nouvelle-Orléans... les nouveaux domaines de Pontchartrain!
Eğer izin verirseniz baylar biraz geç oldu.
Si vous voulez m'excuser, messieurs, il est un peu tard.
İzin verirseniz eğer, kılavuzların gelmesini beklerken... vadideki çocuklara ders vermek istiyorum. Onlara çok pratik ve yararlı bir şey öğreteceğim :
Avec votre permission et pendant que nous attendons les porteurs, j'aimerais organiser des classes pour les enfants de la vallée, leur apprendre quelque chose de pratique et d'utile.
Eğer ona serbestlik tanımama izin verirseniz... eminim size istediğiniz sonuçları verecektir.
Si vous lui donnez carte blanche, je suis sûr que vous aurez vos résultats.
Eğer sen ve genç usta izin verirseniz, eminim bunu başarabilir.
Mais si vous l'acceptiez, Ie public vous suivrait.
Ve eğer bana bir saniye izin verirseniz, onu da söyleyeceğim.
Excusez-moi un instant, je vais vous le fournir.
Peki, eger sormama izin verirseniz, neden onu bana satmak istiyorsunuz?
Pourquoi consentez-vous à me le vendre?
Eğer izin verirseniz, bir isteğim olacak.
J'ai une faveur à vous demander.
Eğer siz izin verirseniz...
Pourrai-je vous revoir?
Şimdi beyler, eğer bana izin verirseniz, sabahın bu saatinde, bir şeyler yemem gerekiyor. Yoksa zayıf düşerim, ve bir kral da asla zayıf düşmemeli.
Maintenant, Messires, si vous voulez bien m'excuser, à cette heure dans la matinée j'ai besoin de me sustenter ou sinon je finirais par me sentir un peu faible et un roi ne doit jamais l'être,
Senatör Prentice, eğer izin verirseniz...
Permettez...
Sizinkiler, eğer gitmeme izin verirseniz.
Les vôtres. Si vous me laissez partir.
Eğer bize izin verirseniz.
Veuillez nous excuser.
Eğer onunla birkaç dakika yalnız kalmama izin verirseniz...
Si je pouvais la raisonner...
Efendim şey istiyor, eğer ona izin verirseniz — Efendim kendi düşüncelerini... paylaşmak istiyor.
Mon maître souhaite, si tu le permets, souhaite vous faire part
Sör, eğer göstermeme izin verirseniz.
Monsieur, si je puis me permettre de vous faire la démonstration...
Eğer binmeme izin verirseniz çok daha fazla ederim.
Je vaudrai bien plus en ne marchant pas.
Eğer şimdi gitmeme izin verirseniz,... yardımcılarım gelmeden buradan ayrılabileceğine bahse girerim,... ama şu anda gitmelisiniz.
Si vous partez maintenant, je parie que vous serez loin avant que mes collègues n'arrivent, mais vous devez partir immédiatement.
Eğer izin verirseniz..., ben 11.
Permettez-moi de me présenter.
Eğer izin verirseniz Bayan Lumley.
Si vous êtes d'accord.
ve eğer şimdi izin verirseniz, yağmurdan nefret ederim.
Et maintenant, excusez-moi, mais j'ai horreur de la pluie.
Eğer şairlerimizden birinden sevgi dolu bir alıntı yapmama izin verirseniz..
Un de nos poètes aime à dire, si je peux le citer... - Oui, bien sûr.
Eğer geçmeme izin verirseniz, arabamı dikkatli kullanacağım.
Je promets d'être prudent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]