Georg перевод на французский

Aktörler :

Professeur Georg Manfeldt :

Prof. Georg Manfeldt...

Klaus Pohl Wolf Helius :

Dr. Georg Manfeldt bir Astronomi Profesörüdür.

Georg Manfeldt, Professeur d'astronomie.

Prusya Başbakanı Yahudi Hirsch.

Le juif Georg Bernhard, patron de la maison d'édition Ullstein.

Coğrafya diye birşey bilmezmi...

- Avez-vous entendu parler de Georg...

3 bin metre yüksekliğinde olsa da Georg her zaman zorluklarla "boy ölçüşmeyi" sever.

George veut toujours "être à la hauteur".

Bu benim için gerçekten heyecan verici, Georg. Burada seninle olmak.

C'est vraiment intéressant d'être ici avec vous, Georg.

Seni burada gördüğümde çok daha az gizemlisin, Georg.

Vous n'êtes pas tant une énigme dans ce cadre.

Burayı çok seviyorum, Georg.

J'aime beaucoup cet endroit, Georg.

Ne dersin peki, Georg?

Que suis-je alors, Georg?

- Georg'un telefonundan tabii.

- Avec le téléphone de Georg.

Sen ve Georg aile gibisiniz.

Vous êtes comme de la famille.

- Georg, o daha çocuk.

- Ce n'est qu'un enfant.

Hepsi aynı aileden olan bir grup. Asla tahmin edemezsin Georg.

Un groupe de chanteurs de la même famille.

Ne zaman evet dersen Georg, yeni gösterimin parçası olabilirsin :

Un seul mot et vous faites partie de mon spectacle :

Benim harika bir fikrim var, Georg.

J'ai une merveilleuse idée, George.

Gereksiz yere endişelenmişsin, Georg.

Vous vous inquiétez trop, George.

Georg, bu kızın kaçmasına izin verme.

George, ne la laissez pas partir.

O kadar akıllıysan, fräulein'ın Georg'u etkilemesini nasıl sağlayacağımı söyle. O çocukları festivalde istiyorum.

Dites-moi comment persuader Fräulein d'influencer George... pour qu'ils aillent au festival.

- Uzun ve serin bir şey, Georg?

- Vous voulez quelque chose de frais?

Harika değil mi, Georg?

C'est merveilleux, Georg.

Evet, Georg.

Oui, Georg.

- Georg, bu Avusturya için.

- George, c'est pour l'Autriche.

Jaeger'ın grubu Kristiania burjuvaları tarafından Derbederler diye ve Georg Brandes tarafından Vahşi Çingene Çetesi olarak adlandırıldı.

Le groupe de Jaeger, que la classe moyenne de Kristiania surnomme la "Bohème"

Gece geç saatlere kadar nihilizmden, anarşiden Charles Darwin ve Karl Marx'ın çalışmalarından konuşur sanatın rolünden, varoluşun sebeplerinden ve evliliği reddetme akımından bahsederlerdi.

et que Georg Brandes appelle "cette bande de gitans sauvages", débat jusque tard dans la nuit de nihilisme, d'anarchie, des oeuvres de Charles Darwin et de Karl Marx, du rôle de l'art, du sens de la vie et de l'amour libre.

- Biletleri almaya git, ve Georg'a güle güle de.

C'est ça, et puis chacun pour soi.

Ve Franz, bu George.

Regarde, Franz, voilà Georg.

Tabii, Georg'u getirdim.

Bien sûr que je l'ai amené.

- Tabi ki, ismim Georg.

- Oui, je m'appelle Georges.

Sevgili anne ve baba, Bizi affedin, Georg ve ben ancak şimdi yazabiliyoruz. Annemin ölümünden beri, çok şeyler değişti.

Cher père, chère mère, excusez-nous, Georg et moi, de vous écrire maintenant seulement, mais depuis la mort de maman, il s'est passé tant de choses que nous n'avons vraiment pas trouvé le temps de le faire avant.

Bu esnada Georg bana karşı hep iyiydi.

Pendant tout ce temps, Georg a vraiment été formidable.

Maalesef, emekliliğine birkaç yıl kalmış, beceriksiz bir patronu var. Patronu her şeyi bildiğini sanıyor ve Georg'un yerini alacağını sanıp korkuyor. Bu da işleri zorlaştırıyor.

Malheureusement, il a de ce fait un nouveau patron, un incapable qui n'est plus qu'à quelques années de la retraite mais croit tout savoir et, par peur que Georg ne prenne sa place, ne cesse de lui mettre des bâtons dans les roues.

Georg size en içten dileklerini yolladı. Kendisi yazamadığı için bağışlamanızı rica ett.

Georg vous envoie ses pensées et ses baisers les plus affectueux et vous prie de l'excuser de ce que le manque de temps l'empêche de vous écrire lui-même.

Ayın başında, dört gün önce Georg yeni bir işe başladı.

Depuis le début du mois, c'est-à-dire il y a quatre jours, Georg a pris son nouveau poste.

Diyebilirsiniz ki, Georg maçı kazandı.

Mais on peut dire qu'il a gagné la partie.

İşteki enerjisi, bölümün tozunu kaldırdı. Patronu, inatçı ve ağır bir şekilde bağırsaklardan hasta olduğundan beri, ki izinli gün sayısı arttı, Georg'dan servisin başına geçmesini istediler.

Son énergie au travail a secoué la poussière dans le service et comme son chef souffre ces derniers temps d'un problème intestinal apparemment assez tenace et passe plus de temps en congé de maladie qu'au bureau, on a proposé à Georg

Ne olursa olsun, patronu emekliliğe çok yakın. Ve Geog'un bölüm başkanı olması sadece formalitelere kaldı.

Quoi qu'il en soit, son patron est à la veille de la retraite et la nomination définitive de Georg à la tête du service n'est plus qu'une formalité.

Bu akşam, Bay Breitenfels, Georg'un yönetici müdürü, bize yemeğe gelecek. İki hafta önce bize verdikleri yemeğe karşılık olacak. Georg'un işteki yeni görevi aşağı yukarı resmî olarak o gecede kutlandı.

Ce soir, M. Breitenfels, le directeur général de Georg, vient dîner chez nous en remerciement de la soirée à laquelle il nous a invités il y a 15 jours et où la nouvelle situation de Georg dans l'entreprise a été pour ainsi dire officialisée.

Oğlunuz Georg.

Votre fils Georg.

- Bırak, Georg!

- Laisse, Georg!

- Georg?

- Georg?

Lütfen, Georg!

Je t'en prie, Georg!

Georg nerede?

Comment va Georg?

Georg'un durumuna bağlı.

On verra comment ira Georg.

Georg'a elini uzat.

Tends la main à Georg.

Georg'un bacağını teknede kırdığını söyleriz.

Nous dirons que Georg s'est cassé la jambe dans le bateau.

Georg!

Georg!

Prof. Mandfeldt'in Dünya Astronomi Kongresi'nde yer alan... aydaki altın bolluğu hakkındaki konferansı... hayali yaklaşımıyla protestolara neden oldu.

Fou ou escroc? Le professeur Georg Manfeldt

Ullstein Basımevi'nin Başkanı Yahudi Georg Bernhard.

Le juif Walter Rathenau, ministre allemand des affaires étrangères.

- Georg, lütfen.

- George.

Georg, yatlar hakkında ne düşünüyorsun?

Que pensez-vous d'un yacht... pour la Méditerranée?