Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ G ] / Göl

Göl перевод на французский

3,242 параллельный перевод
Cassie ve diğerleri göl evine onu kontrol etmeye gidiyorlar.
Cassie et les autres sont allés à la maison du lac voir si elle y est.
Göl evi de bizim olduğuna göre...
Et c'est notre maison du lac.
Cassie'ye göl evine gideceğini söyledi.
Elle a dit à Cassie qu'elle allait à la maison du lac.
" Göl evinden dönüş yolunda bir arkadaşa uğradım.
Je me suis arrêtée chez une amie sur le chemin du retour.
Bu yüzden hep göl evinde kalıyordu,
C'est pour ça qu'il restait à la maison du lac tout le temps.
Hadi ama. Göl evinde öpüştünüz.
Arrête, vous vous êtes embrassés à la maison du lac.
Göl evinde Simone sana Saldırdığında biliyordun... Bütün bu zaman boyunca biliyordun.
Tu sais à la maison du lac, quand Simone t'a attaqué... tu savais pendant tout ce temps.
Sen büyü'nün onun göl evinde Gördüğü herşeyi ona unutturması gerektiğini söylemiştin.
Tu as dit que le sort était censé lui faire oublier tout ce qu'elle a vu à la maison du lac.
Fakat iki evren arası kapıyı açtığım yerdeki donmuş göl çok güvensizdi.
Mais le lac gelé où j'avais créé un portail entre les mondes n'était pas sûr,
Göl ise- -
Le lac...
Salkım söğütler genelde su kenarlarında yetişir göl ve göletlerde.
Les saules pleureurs poussent près de l'eau... Les lacs ou les mares.
Anne, o göl kenarındaki kulübe vardı ya? Bahar tatilinde yine oraya gidebilir miyiz?
On pourrait retourner au chalet près du lac au printemps?
- Nerede bu göl?
Où est le Lac Reiden?
Üzerinden geçtiğimiz göl donmuştu.
Ce lac où nous sommes passés était gelé.
Burası göl gibi zenci kanıyla kaplanır. Sana garanti veriyorum. Çocuklar.
je vous le garantis.
Ben küçükken, ailem göl kenarında bir kulübe kiralamıştı.
Autrefois, mes parents louaient un bungalow près d'un lac.
Damlamak damlamak göl olmak.
Plein petit temps faire gros temps.
Evet. Kaya bağlayıp suya gömmüş, cesetlerini de göl kıyısındaki çalıların altına saklamış.
Il les a lestés avec des roches et les a cachés sous des arbustes au bord du lac.
Başka bir göl kullanarak öldürme alanını ikiye katladı.
{ \ pos ( 192,220 ) } En utilisant un autre lac, il a doublé son terrain de chasse.
Bu göl onun için soğuk su dışında bir şey ifade ediyor.
Ce lac signifie autre chose que de l'eau froide.
Drew deniz kenarında yaşayan bir adamdı. Ya da karada, belki göl bilmiyorum.
Drew a voyagé à travers les mers, les contrées ou les lacs, j'en sais rien.
- Büyükbabamızın göl evi üzerindeki hakkını bana devrettiğinde...
Quand tu m'as vendu ta part de la maison du lac de grand-père...
Bay Dean, dinleyin göl evi ne durumda?
Bien sûr. Dites-moi, M. Dean, dans quel état est la maison du lac?
- Göl.
- La rivière.
Göl onu buraya sürüklemiş, Josh. Bir çöp parçasına dönmüş.
La rivière l'a laissée là, Josh.
Göl bir metre buz tutmuştu.
Le lac était gelé sur 1 m d'épaisseur.
Dağdaki tünelden geçiyorsunuz, bir göl var.
Il y a un tunnel et un lac.
Aranızdan hangilerinin gol vuruşunu yapabileceğini belirleme zamanı.
Il est temps de déterminer qui marquera le point décisif. Et prendre le ballon...
Anıl Göl ( Ozyro )
Sous-titres : nathbot ~ bufgelfly ~
O günü hatırlıyor musun? Top kafana çarpıp gol olmuştu ama sen farketmemiştin bile.
Tu te souviens, quand tu as marqué à ton insu?
Kojo'nun gol attığında yaptığı hareketi hâlâ yapabiliyorum.
Je peux toujours assurer la fête de Kojo et T.D.
Cal gol attı..
- Ils ont marqué.
Beş defa kafa kafaya gediniz karşında o varken hiç gol atmadın.
Cinq têtes à têtes, et vous êtes à exactement 30 yards et zéro touchdowns face à lui.
Gol çizgisindeydin. İstediğin her şeyi alacaktın.
T'es juste à la ligne d'en-but, avec tout ce que tu as toujours voulu.
Bir gol atıldı.
Alors, qu'est ce que j'ai loupé?
Gol mü oldu ne?
Sammy : Uh-oh, c'est un touchdown!
Bugün gol at.
Compte un but aujourd'hui.
"Martin Brodeur 36 kurtarışıyla hiç gol yemeden maçtan zaferle çıktı."
"Martin Brodeur sur un de ses 36 arrêts en route pour un blanchissage."
Ve Max az önce gol attı.
Et Max vient de marquer un but.
Hey, bebeğim, hatırlasana, Brezilya gol attığında, bütün çılgın Brezilyalılar holden geçip lalalala diye bağırıyorlardı! - Bunu hatırlıyor musun?
Bébé, tu te souviens quand le Brésil a marqué et que tous ces Brésiliens allumés couraient dans les couloirs en criant...
Bak ne diyeceğim, bize gol atabilirsen oynamayı bırakırız.
Je vais te dire quelque chose, nous arrêterons de jouer, si tu peux marquer un point contre nous.
Nereye gidiyorsun, Göl Adam?
Où tu vas, La Flaque?
Dallas bir gol daha attı. 3-3.
Qu'est-ce qu'on a? Dallas vient d'égaliser avec un botté de placement, 3-3.
Bu çeyrekte Eckert'ın ileride mevzi kazanarak gol pozisyonuna girmesi gerekiyor.
Jusqu'à présent, Eckert doit progresser vers la zone de placements.
İşte gol böyle atılır gülüm!
- Je respire! - Sauvés!
Şimdi, bu gol.
Et là, c'est la cible.
Gol!
Un touché!
Pas atarsan nasıl gol atacaksın?
Essaie de marquer!
Asla sahip olamayacağımız çocuğu hayal ederken "Kendi takımına kazandıran gol" demeliydim!
Quand on rêvait à notre enfant imaginaire, j'aurais dû préciser quel but.
Kendin için gol atmasını istedin...
Tu voulais qu'il marque un but pour prouver que tu...
Gol.
Il compte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]