Hayal et перевод на французский
5,119 параллельный перевод
Bir bebeğimiz olduğunu hayal etsene Charlie.
Charlie, imagine... toi et moi ayant un bébé.
Bizsiz bir dünyayı hayal etmek istedim ve ne kadar değersiz bir dünya olabileceğini anladım.
je me suis forcé à imaginer le monde sans nous... et le monde n'avait plus aucun intérêt.
- Bunu bağırmadan söylediğimi hayal et.
Il ne m'arrive rien. Fais comme si j'avais pas crié.
Lukretius, okuyucudan evrenin kıyısında durup dışarı doğru bir ok fırlattıklarını hayal etmelerini istiyordu.
Lucretius demandait au lecteur d'imaginer se tenir au bord de l'univers et de tirer une flèche au dehors.
Dönüştüğüm her sefer, güneş doğduğu zaman kendim olmadığımı hayal etmeye çalışıyorum.
À chaque fois que je me transforme, j'essaye d'imaginer ce qu'il se passerait si le soleil se levait et que je n'étais pas redevenu moi.
Yaprakların üzerine uzan, gözlerini kapat ve üzerinden soğuk kurt pençeleri geçtiğini hayal et.
Couche-toi sur les feuilles, ferme les yeux, et tu pourras sentir les pattes froides des loups qui passent sur toi.
Tanrı'yı sonsuz bir evren gibi gör ve o gücün çaresizce, hayatının en zorlu şu döneminde sana yol göstermeye çalıştığını hayal et.
Commencez avec Dieu en tant qu'univers infini et imaginez que cette force essaie désespérément de vous guider à travers les moments les plus difficiles de votre vie.
Sen sadece hayal et, ben kesinlikle gerçekleştiririm. "Dokunma bana."
"Pour que je les réalise dès qu'ils apparaissent."
Margot Al-Hazari, on tane İHA'yı kontrol ederse bunun Londra'da gerçekleştiğini hayal et.
Imagine ce qui arriverait à Londres, si Al-Harazi s'emparait de dix drones.
Pekâla. Babanın sana değersiz, işe yaramaz olduğunu bir cümleyi bile tamamlayamadığını söylediğini hayal et.
Alors, imaginez que votre père vienne de vous dire que vous ne valez rien, un bon à rien, que vous ne pouvez même pas finir une phrase.
Yaşamak için hayal etmesi gereken İnsanlardır var, Ve onlar bize muhtaçlar.
Et pas juste les gens qui rêvent pour vivre, mais aussi les gens qui dépendent de nous.
Ayrıca Görevimiz Tehlike'de Tom Cruise'la çalıştı. Tom Cruise ile çalışmayı hayal et.
Quand tu travailles avec Tom Cruise dans Mission Impossible... imagine un peu!
İnançsızlığınızı rafa kaldırmanızı ve zihninizin zamanın karanlığında süzüldüğünü hayal etmenizi istiyorum.
Je vous demande de suspendre votre incrédulité et d'imaginer vos esprits flottant dans les ténèbres du temps.
İki yıldır sizden bu kitabı istediğimi hayal et.
Imaginez, deux ans que je vous demande de me donner le dernier livre.
Bir saniyeliğine gözlerini kapat ve okun hedefe isabet ettiğini hayal et.
Ferme les yeux un moment et imagine la flèche atteindre la cible.
John Michell 18. yüzyılda karanlık yıldızları ilk kez böyle hayal etmişti. Einstein da İzafiyet Kuramı'nı kurgularken...
C'est ainsi que John Michell a le premier imaginé des étoiles noires au 18ème siècle, et comment Einstein a conçu sa théorie de la rela...
Bunun süper güçlü satranç piyonlarıyla oynan basit bir oyun olduğunu hayal et.
Imagine ça comme un simple jeu d'échecs avec des super-pouvoirs.
Yardım edemeseniz de onun durumunda olmanın ne demek olduğunu hayal edin. Bu karanlıkta gömülü kalmak, rutubetli bir boşluk yerin dibinde bir daha güneş ışığını göreceğini bilmiyor olmak.
On ne peut s'empêcher de s'imaginer ce qu'elle doit ressentir enterrée dans ce trou noir et humide profondément sous terre ne sachant pas si elle reverra la lumière du jour.
Bu büyülü ortamda bulunmak ve bu güzel fırsata sahip olmak? Benim için, hayal budur.
Alors être dans cette ville magique et avoir cette magnifique opportunité... pour moi... c'est comme un rêve.
Açıkçası bu çok tipik ve çok hayal kırıcı bir durum.
C'est si typique et si décevant, franchement.
Olay çıkarmana gerek yok, tamam mı? Hayal kırıklığını da kendine sakla.
Y a pas de quoi en faire tout un cinéma, et ta déception est hors de propos.
Bunlara bakıyorum ama, bunları hayal ürünü olmaktan çıkaran hiçbir şey göremiyorum.
Je regarde autour de moi et je ne vois rien qui suggère que tout ceci n'est pas que pure spéculation.
Dosyanı okudum, seçtiğin yollar hayal kırıklığına uğratırdı adamı.
Et si je me fie à ton dossier, il serait très déçu des choix que tu as faits.
Uzay ve zamanın zincirlerinden bağımsız bu hayal gücü gemisinde her yere gidebiliriz.
Dans ce navire de l'Imagination, libéré des chaînes de l'espace et du temps, on peut aller n'importe où.
Hayal kırıklığına uğradığını, ama böyle şeylerin var olduğunu bildiğini, döndüğümde de hala bu şekilde hissediyor olurum diye şu anda öğrenmenin daha iyi olduğunu söyledi.
Mais elle comprend que ces choses-là arrivent et qu'il valait mieux s'en rendre compte avant mon retour. Un être si charmant et rationnel...
Sana karşı dürüst olmak istiyorum. Seni hayal kırıklığına uğratacakmışım gibi geliyor. Birden ağır gelsin istemiyorum ama yaz bitiyor ve artık bu işi yapamayacağız.
J'ai l'impression de t'avoir laisser tomber si souvent et j'ai pas voulu que tu te fasses d'illusions, mais les vacances vont se terminer et on ne travaillera plus ensemble après.
Neden bana yeni bir hayal verdin?
et en découvrir de nouveaux?
Birazcık hayal gücü ve biraz da parayla bunun gibi olabilir.
Oui. Avec un peu d'imagination et un peu d'argent, ceci pourrait être un vrai palace.
Orta yaşlı muhasebecinin sana zavallı George Altman'ı hatırlattığının ve ne kadar hayal kırıklığına uğradığının farkında- -
Je sais que les comptables d'âge moyen te rappelles un pauvre George Altman, et je sais comment décevant...
Babanı da hayal kırıklığına uğrattım.
Et je laisse ton père vers le bas.
Birthday Party'nin sonlarına doğru artık olayın müzikle pek alakası kalmadığını insanların konserde ne olacak diye gelmeye başladığını hissediyorduk. Sırtımız seyirciye dönük vaziyette çalarak herkesi hayal kırıklığına uğratmaktan bir tür keyif alıyorduk.
Il nous a semblé, vers la fin de the Birthday Party, que ça n'avait plus grand chose à voir avec la musique, et les gens venaient juste voir ce qui se passeraient à ce concert en particulier et,... nous éprouvions une sorte de plaisir à décevoir tout le monde
Ama aynı zamanda çok batıl bir yanım var. Her şeyin içinde başka şeyler görmeye eğilimim olabiliyor özellikle de gün, hayal gücünün değirmeninde mayalandığında.
Mais... il y a chez moi un autre aspect, très superstitieux, et j'ai tendance à voir parfois des choses dans les choses, en particulier si ce jour là, ce qui était le cas, commence à être comme malaxé dans le moulin de l'imagination,
Aynı şekilde, günlük hayatım da bir yalan haline geliyor, çünkü... Hayal gücüyle ilgili bir egzersiz oluyor. Bir taraftan ikizler doğacağı için fena halde tırsıyordum.
Ma vie quotidienne devient un mensonge, parce que ça... ça devient un exercice d'imagination, et je pense que, à un certain niveau j'étais effrayé avec l'arrivée des jumeaux.
Kendimizi asla hayal bile etmeyeceğimiz yerlerde buluveririz. Etrafımıza bakıp ne ara buraya geldik diye iç geçiririz. Ayrıca neden bu lanet yerden çıkamıyoruz diye düşünürüz.
On se retrouve dans des endroits qu'on aurait jamais imaginés, en se demandant comment on a fait pour y arriver, et pourquoi on ne peut jamais en sortir.
- Ayrıca yedek telefon saklaman beni hayal kırıklığına uğrattı Dan.
- Et je suis très déçue que t'aies un téléphone caché, Dan.
Senin saklamaman da beni hayal kırıklığına uğrattı.
Et moi que t'en aies pas un. Amatrice.
Hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere yaşamın bir türünün diğerine dönüştüğü gizli mikrokozmosa bile götürebilir.
Notre Vaisseau de l'Imagination peut nous emmener partout dans l'espace dans le temps, et même dans le microcosme caché, là ou la vie peut-être transformée en une autre.
Hayal gücünüzü özgür bırakın ve benimle birlikte antik denizlerin olduğu zamanda dolanın.
Laissez votre imagination se libérer et errer avec moi. dans le passé jusqu'au temps des anciennes mers.
- Şeytan, düşünüp hayal kurmaya başladığımızdan beri insanlığın bir boyunduruğu oldu.
- Le diable a été un joug sur le cou de l'humanité depuis qu'on pense et qu'on rêve.
Medya çılgınlığını bir hayal edin, kocanızın mirası yıkılacak ve gece gündüz basın kapınızın önünde konaklayacak ardından da aile planlaması bursu gidecek.
Imaginez-vous la folie dans les médias. L'héritage de votre mari détruit. La presse vous pourchassant, jour et nuit.
Senin için bunu görmek ve atlatmak zorunda olmak nasıldır hayal edemiyorum.
Je ne peux imaginer ce que cela a été pour vous, de voir cela et ensuite de vivre tout cela.
Müşterilerini hayal kırıklığına uğratmaz benim de ülkemi uğratmayacağım gibi.
Il ne laisse pas tomber ses clients, et ne laissera pas tomber le pays.
Eminim doğrulup, dizlerine sarılıp hayatın sana neler getireceğini hayal ediyorsundur.
Je parie que vous étiez assise, entourant vos genoux, et rêvant à ce que la vie allait vous apporter.
- Hayal kurup dans etmeye devam edeceğiz.
- On continuera à danser et à rêver.
Bilim ve merak ile deposunu doldurduğumuz hayal gücü gemimiz bizi uzay ve zamanda her yere götürebilir.
Notre Navire de l'Imagination, alimenté par des parties égales de science et de merveilleux, peut nous emmener n'importe où dans l'espace et dans le temps.
Bilim ve hayal gücünden oluşan çift motorlu olanından.
Propulsé par un bimoteur, la science et l'imagination.
Gözlemlenebilir Evren'deki tüm madde ve enerjinin şu kadarcık bir şeyin içine sıkıştırıldığını hayal edin.
Imaginez que toute la matière et l'énergie de l'univers étaient concentrées dans un objet pas plus gros que ceci.
Etrafında kimin gerçek kimin hayal olduğunu söyleyen Max yok artık.
Tu n'as pas Max à côté pour te dire qui est réel et qui ne l'est pas.
Akılları karışmış hissedeler hayal ve paranoyanın hissettirdikleri acı verir hatta bazı durumlarda halisünasyonlara neden olur.
Ils se sentent désorientés, souffrent de délires et de paranoïa. Certains, même, d'hallucinations.
Sen de uçmak istediğin yerleri mi hayal ederdin?
Et vous rêviez de tous les endroits où vous vouliez partir?
İnsan insanı sever ama sonu hep hayal kırıklığı ile biter.
Les gens t'aiment, et tu finis par les décevoir.
etkileyici 234
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etrafta kimse yok 27
etmelisin 16
etmiyor 21
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etrafta kimse yok 27
etmelisin 16
etmiyor 21