Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Hayâl

Hayâl перевод на французский

252 параллельный перевод
Annen, senin uydurmada yetenekli olduğunu söyledi. Bazı bahanelerin hayâl gücünün şaheserleriymiş.
Votre mère dit que vous êtes très douée pour inventer des excuses.
Hayâl gücü yeterli değildir.
L'imagination ne suffit pas.
Böyle bir şey yaparsan, seni hayâl kırıklığına uğratırım, anne.
Si jamais tu fais ça, je ne réponds plus de mes actes. Je te le jure, maman!
Seni hayâl kırıklığına uğrattığım için özür dilerim.
Désolé de te décevoir, papa, mais...
Fırlatılan hançeri tam kafanızın üstündeymiş gibi hayâl edin. Meşgul olduğunuz alana düşmanı çekip tuzağa düşürün.
Fais en sorte que cette lame soit toujours en l'air au-dessus de ta tête et pousse ton ennemi à attaquer.
Karın içinde bize tuzak kurmayı düşüneceğini kim hayâl ederdi ki? Böyle daha fazla durursak tekniklerimizi kullanamayız.
Il nous a mené à un endroit où notre technique ne pourra plus être utilisé.
Hiç hayâl gücün yok.
Tu n'as aucune imagination.
- Hayâl gibi bir eve gücüm yetmez!
- J'ai pas les moyens, nom de Dieu!
Çocukken gözümün ucundan birşey geçmişti, hayâl gibi.
Quand j'étais enfant j'ai eu une vision fugitive Du coin de l'oeil
Unutulmuş milletlerin geçtiği, uğursuz görünümlü bu atmosferin gizem ve câzibe dolu anıları dostumun hayâl gücüne hitâb ediyordu.
Le mystère et le charme de l'endroit, son atmosphère sinistre de peuples oubliés, éveillaient l'imagination de mon ami.
Şeyy, galiba, hep Dodge kullanan bir erkek, arada bir gözlerini kapatıp, Ferrari sürdüğünü hayâl etmek istiyor.
Quand un mec conduit une Dodge, il aime s'imaginer au volant d'une Ferrari.
Bu bir hayâl.
C'est une illusion.
- Sizi hayâl kırıklığına uğrattım.
- Je t'ai laissé tomber.
Hayâl ya da halüsinasyon görmüş olmalısın.
Ca devait être ton imagination, ou une hallucination.
Büyük, güçlü, dumanlı, zonklayan bir trenin uzun, karanlık bir tünele girdiğini hayâl ettim.
J'ai vu l'image d'un gros train puissant et vibrant s'enfonçant dans un long tunnel sombre.
Babamın bana doğru gelişini hayâl ederdim.
J'imaginais mon père, venant vers moi.
Lakâbı Duke'dü. Ve ben de hep uzaklardaki bir kalede yaşayan bir dük olarak onu hayâl ettim.
On le surnommait "Duke" et je le voyais... comme un noble vivant dans un lointain château.
Gençliğimde televizyonumuz yoktu. Hayâl gücümüzü kullanırdık.
De mon temps, on n'avait pas la télé.
- Sen başlı başına bir hayâl kırıklığısın.
Et systématiquement.
Bir ânı yıllar boyunca hayâl edersin ve o an gelince bir şekilde kaybedersin. Işığa ulaşmak için çabalarsınız.
On peut rêver d'un moment pendant des années et le rater.
Hep bunu hayâl etmiştim. Tanrı'm, sonsuza dek.
J'ai rêvé à ce moment depuis si longtemps.
Hiç olmayacak birşeyi hayâl etmeyi göze alamam.
Je ne peux me permettre de rêver d'une chose qui ne sera jamais.
Hayâl bile edemezdim.
Je n'oserais jamais.
Sean Connery'nin evinde ekmek kızarttığını hayâl edin.
Sean Connery fait des toasts.
Onları hayâl kırıklığına uğrattım. Ve bu hayatımın sonuna kadar beraber yaşayacağım bir şey benim için.
Je les ai laissé tomber Et c'est quelque chose je vais devoir vivre avec pour le reste de ma vie.
Bahse varım ki, İngiltere'de, hüzünlü bir şarkı eşliğinde evine hoşgeldin partisi hayâl etmemişsindir.
En Angleterre, vous n'auriez pas cru qu'on vous jouerait une aussi triste chanson ici.
Ancak, istediğini sandığın şey tam olarak istediğin şey değilse çünkü gerçekten istediğin şeyi hayâl etmiş ve mümkün olmayacağını düşünmüşsündür.
Sauf si ce que pensiez vouloir n'était pas vraiment ce que vous vouliez parce-que ce que vous vouliez vraiement vous ne pouviez pas l'imaginer, ou vous pensiez que c'était impossible.
Şu anda çocuk olduğumu hayâl ediyorum.
Dans mes reves, je suis une petite fille
Hayâl edebiliyor musun, eğer... Eğer o gün, o benim olsaydı?
Tu sais que j'aurais très bien pu... te la piquer l'autre jour.
Ailem ve kendi adıma çok utanıyorum çünkü o dönemde yazdığım her şey tamamen hayâl ürünüydü.
Je dois avouer que presque tout ce que j'ai écrit est complètement inventé. Y compris mon article sur une organisation que j'ai appelée le SD-6.
Hayâl kırıklığına uğramışa benziyorsun.
Déçue?
Çünkü ipoteklerimiz ve işlerimiz var. Ve o zamanları hayâl etmemize dahi engel olan sorumluluklarımız.
Parce qu'on a des hypothèques et du travail et plus de responsabilités que tout ce qu'on a jamais rêvé.
"Mary'e selam olsun, hayâl kırıklığı ile dolu hayatında, Tanrı seni terketmiş."
Avé Marie, pleine de disgrâce, le Seigneur t'a abandonné.
* Führer'im, sizi hayâl kırıklığına uğratmayacağım.
Mein Führer, je ne vous décevrai pas.
Hayâl görmediğine emin misin?
Tu es sûre qu'il n'est pas sorti de ton imagination?
Kevin Costner'ı hayâl ediyordum ama aynı tarzda oldukları söylenemez.
Toi qui rêves de Kevin Costner, on peut pas dire que ce soit le même genre.
Hayâl aleminde yasadığımı mı sanıyorsun?
Pour toi, je suis mytho.
Çünkü başka herhangi bir şey seni hayâl kırıklığına uğratmasından daha iyidir.
Parce que tout semble mieux que de te décevoir.
Beni hayâl kırıklığına uğrattın.
Vous me décevez.
- Hayır... Sadece davranışları konusunda. Beni hayâl kırıklığına uğrattı.
- Non... juste sur la façon dont il se conduit, il me déçoit vraiment.
Biliyor musun, bunu hayâl bile edemezsin.
Tu sais, tu n'imagines jamais ça.
Seni hayâl kırıklığına uğratmayacağım.
Je ne te laisserai pas tomber.
Lucas'ın Brooke'a ihanet ettiği için seni hayâl kırıklığına düşürdüğünü söyledin. Ben de aynı şeyi kendim için hissediyorum.
Tu as dit que tu étais déçue que Lucas ait trahi Brooke et j'ai juste pensé que tu ressentais la même chose envers moi.
İnsanlar seni hayal kırıklığına uğratabiliyor, bunu biliyorum, buna hazırlıklıyım da ama bilemiyorum, ya bir gün uyanıp da gerçek hayâl kırıklığının kendin olduğunu farkedersen?
Les gens vont nous decevoir ; je comprends ça, je m'y attends, mais... je sais pas, et si un jour on se réveille et qu'on réalise qu'on est la déception?
Ve onun bir hayâl kırıklığı daha yaşamasını istemiyorum.
Je ne veux simplement pas qu'elle soit à nouveau déçue.
Sana hayatımdaki en önemli şeyi emanet ettim ve sen beni hayâl kırıklığına uğrattın.. ... hem de tam bazı şeyleri yakaladığımızı düşündüğüm anda.
Je t'ai quitté avec la chose la plus importante de ma vie et tu m'as laissé tombée au moment où je pensais vraiment qu'il se passait un truc entre nous.
Bazen insanlar seni hayâl kırıklığına uğratır.
Parfois, les gens vous déçoivent.
Hayatım boyunca bir gün işi büyüteceğimi hayâl ettim.
J'ai toujours rêvé d'élargir mon champ d'activité.
Oysa bu yatağın üstünde okşanmayı ne kadar hayâl ettiğimi asla bilemezsin.
Pourtant, tu peux pas savoir combien j'ai rêvé de caresses sur ce lit.
Hayâl kurmayı bırak...
Rêve pas.
Pekalâ, büyük hayâl kırıklığı ne söyledi bakalım? Tehlikeli olduğunuzu. Ama öyle görünmüyorsunuz.
Que vous êtes dangereuse même si vous ne le paraissez pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]