Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ K ] / Kontrol et

Kontrol et перевод на французский

10,716 параллельный перевод
Ve ceplerinizi kontrol ettiğinizden emin olun.
Et videz vos poches.
Her şeyin bitmesine hazır mıyız diye kontrol et.
Vas-y et sois sur que tout est prêt pour quand ça sera fait.
Dışarıyı kontrol et.
Va voir dehors.
Birbirine karıştırmamak için... -... seri numaralarını kontrol etmek istiyorum.
Je dois vérifier les numéros de série et je ne veux pas les mélanger.
- Kontrol et Ty. Hadi.
Contrôle-toi Ty.
Çöplüğünü kontrol ettim. Şahsi eşyalarına göz atıp sana birkaç fotoğraf buldum.
J'ai cherché dans son bric-à-brac,... dans ses affaires personnelles, et je vous ai rapporté des photos.
Yatak odasındaki çekmeceleri kontrol et.
Vérifie les tiroirs dans la chambre.
Brooklyn-Battery Tüneli'ndeki kamera kayıtlarını kontrol et. Saat 2 ve 3 arası, gri Crown Victoria'daydı.
Vérifie les caméras dans le tunnel de Brooklyn-Battery, de 2 à 3h du matin, une Ford Crown Victoria grise.
Ön kapıyı kontrol ettim, bir şey yoktu.
J'ai vérifié la porte d'entrée et tout était normal.
Mazeretini kontrol etmek için annesini arasana.
Tu appelles sa mère et vérifies son alibi?
Burada kalıp gücünü kontrol etmesine izin verirler sanıyordu.
Il pensait vraiment être autorisé à y rester et récupérer son pouvoir.
Bağımlı olduğumu biliyordu, kokainin zaafım olduğunu biliyordu o da kokaini, beni ve kızlarımı kontrol etmek için kullandı.
Il savait que j'étais une droguée. Il connaissait ma faiblesse... Il l'a utilisée pour me contrôler moi et mes filles.
Restoranları ve Harlem'deki piyango yerlerini kontrol etmek için gücünü kullanırdı.
Il fait fortune en détenant des parts de restaurant et de nombreux rackets à Harlem.
Şimdi de PJ'in kaderini kontrol etmek istiyor ve onun yanındaki herkes bunun yüzünden acı çekiyor.
Et maintenant, ce qu'il veut, c'est contrôler le sort de PJ, et tout le monde autour de lui en souffre.
Pekâlâ, koltuğunu ve eşyalarını kontrol ettik ve silah izine rastlamadık.
Okay, on a vérifié son siège. et son bagage à main, et il n'y a aucune trace d'un révolver.
Sebastian araba bilgisayarını devralmanın bir yolunu bulup uzaktan kontrol etmiş.
Sebastian a trouvé le moyen de rentrer dans son ordinateur de bord et le contrôler à distance...
Şirketlerin gizli hedeflerle gıda, tarım, ilaç ve sağlık sektörünü hatta orduyu ele geçirip zaten aşırı tüketimle bitmiş nüfusu daha şişman, ruhsuz ve hastalıklı hale getirip kontrol etmesi.
La prise de contrôle de la nourriture et de l'agriculture, des médicaments et des soins de santé, et même de l'armée par les sociétés, dans des programmes clandestins, pour engraisser, calmer, écœurer et contrôler une population déjà consommée par la société de consommation.
Telefonunu kontrol et.
Vérifie sur ton portable
Cebini kontrol et.
Vérifie sa poche.
Kontrol ettim.
Et?
Kayıtlarımızı kontrol ettim. Haklısınız.
J'ai vérifié nos registres, et tu as raison.
Trafik kameralarını kontrol et. Mağazalarda, trafik ışıklarında durup durmadığını öğren.
Vérifie les caméras des rues, et tous les arrêts qu'elle a fait, magasins, feux rouges, auto-stoppeurs.
Doktorunuzun bir hastası Andrew Campbell tutuklu halde, bir sağlık sorunu olmaması için bilgilerimizin doğruluğunu kontrol etmek istiyoruz.
Um, nous avons un patient ici, un Andrew Campbell, et nous voulions juste être sur que nos information soient correcte comme il peut bien être prit en charge.
Platformları kontrol et.
Va voir les quais.
NOPD ve DEA diğer klinikleri kontrol ediyor.
Le NOPD et la DEA enquêtent sur les autres cliniques.
Üs'te her denizcinin kendi güvenlik kartlarıyla geçtiği kontrol noktaları var.
Tout les marins ont un badge, et ils y a des postes de contrôle dans toute la base.
Bu adam gün içinde sesli mesajlarını sürekli kontrol eden biri. Sonradan öğrendik ki, Susanın öldürülmesinin öncesindeki 3-4 gün boyunca telefonunda hiçbir hareketlilik yok.
On parle d'un homme qui vérifie sa boîte vocale plusieurs fois par jour, et dans les 3 ou 4 jours précédant et suivant le meurtre de Susan, il ne s'est pas servi de son téléphone.
Fevri biri ve sorununu nasıl kontrol edeceğini bilmiyor.
Elle est impulsive et ne sais pas contrôler sa Perturbation.
Tamam, koridor boyutu ve güvenlik kamerasının görüş alanına göre kontrol odasına dönüş yolundaki kör noktaları belirleyebilirim.
En se basant sur les dimensions des couloirs et sur les point de vue de la caméra de sécurité, je peux calculer les angles morts sur le chemin de retour à votre salle de contrôle.
Makineye bağlı olarak nefes alıyor ama kalp atışını ilaçlarla kontrol ediyorum.
Il a besoin d'une machine pour respirer, et je maintiens son coeur avec des drogues.
Elena ile her istatistiği yıkıp her gün her saat aşık kalsanız bile yine de hayatı ya da ölümü kontrol edemeyeceksin.
Même si toi et Elena défiez chaque statistique et restiez amoureux chaque heure de chaque jour... Tu ne peux toujours pas contrôler la vie ou la mort. Elle est humaine.
Ama içimdeki bu suçluluk ve acıyla elimde kalan tek şey kontrol.
Mais au point où je suis dans ma vie actuellement avec la culpabilité et le chagrin, le contrôle est tout ce que j'ai,
Elimde kalan tek şey kontrol. Bundan vazgeçebileceğimi sanmıyorum.
Le contrôle est tout ce que j'ai, et je ne pense pas pouvoir m'en passer.
Dönüştükten sonra kendimi kontrol edebilecek miyim bilmiyorum. Isırığım onları öldürür.
Je sais pas si je serai capable de contrôler qui je vais attaquer, et ma morsure les tuerait.
Yine de, üç kontrol noktası var, ve o sadece birinde olabilir.
Tout de même, vous avez trois points de passage, et il ne peut n'être qu'à un à la fois.
Geldiğimden beri iş gücü maliyeti düştü... ve misafir başına ortalama kontrol ve bar hesapları...
J'ai réduit les coûts de main d'oeuvre... Et... L'addition moyenne par personne a augmenté...
Numarayı kontrol edip tekrar arayın.
Vérifiez le numéro et essayez de nouveau.
- Victor ve Natalia etrafı kontrol ediyor.
Victor et Nathalie sont dehors afin de vérifier les alentours.
Oradaki her neyse kontrol altına almalıyız. Operasyon timini hazırlayın.
Préparez une équipe pour monter à bord et tout reprendre.
Michael, gidip kontrol et.
Michael, va voir.
Mafya kontrol demektir. Limandakilerle de bağlantıları vardı. Ülkeye girip çıkan, her şeyden haberi olan adamlarla.
La mainmise de la Mafia et ses affiliations avec le syndicat des dockers lui permet de contrôler tout ce qui rentre dans le pays.
Bay Henderson sinirlendi fakat bu nedenle planlarını değiştirecek değil. Aslında birçok mülkü kontrol altına alıyorlarmış.
Mr Henderson était en colère, mais ça n'a pas changé ses projets, et à la vérité, ils reprennent une grande part du domaine en main.
Bir yangında çek kontrol yerinde çalışıyormuş. Bakım sırasında da kasayı ateşe vermiş.
Il était sur un feu à un encaisseur de chèques et il a cramé le coffre ouvert durant une révision.
Ben kontrol Son kez, ben, burada emir vermek Şey değişti sürece. Bu durum açık ve mevcut tehlike ABD'nin güvenliğine.
Cette situation est un danger clair et immédiat pour la sécurité des États-Unis.
Henriette'in varlığı sizi güçlü kılıyor. Kardeşinizin gücünü kontrol altında tutup, İngiltere ile bağımızı sağlıyor.
La présence d'Henriette renforce votre position, limite le pouvoir de votre frère et vous relie à l'Angleterre.
Bunun bir çocuğun çizimi olduğunu biliyorum. Fakat sizin tekrar kontrol edebileceğinizi umuyordum. Bir de Lily'nin birine Paw Paw diye sesleniyor olabilmesi hakkında herhangi bir fikrinizin olduğunu görmeyi umuyorum.
Je sais que c'est qu'un dessin d'enfant, mais j'aimerais que vous y jetiez à nouveau un œil et voir si vous n'avez pas une idée de qui ça pourrait être, celui que Lily appelle pépé.
Tamam. Dinlenmeye devam et, sonra birazcık seni kontrol edeceğim.
Tant qu'à faire, reposez-vous un peu, et je viendrai vous voir un peu plus tard.
Tavırlarım, gelmenden hoşnut değilmişim gibi algılanabilir, kabul ediyorum bir de kontrol manyaklığım konusunda çalışacağım biraz.
Je comprends que mes actions ont pu ne pas te faire sentir bienvenue et je vais essayer de ne plus être un obsédé du contrôle.
Aranızdaki bu metal boru canlı tellerin alçalıp alçalmadığını, mekanda olup olmadığınızı kontrol eder ve ölmenizi durdurur, ikiniz de sırayla tutmak zorunda kalacaksınız.
Ce tuyau de métal entre vous décide si oui ou non les câbles descendent ou restent en place. Et pour éviter d'être tué chacun de vous devra à tour de rôle l'empoigner.
Ve geri kalanımız hala böbreklerimiz var mı diye kontrol ederken o meyve sularını dağıtıyordu!
Et elle distribuait du jus de fruit pendant qu'on s'assurait d'avoir toujours nos reins!
Hanna'yla Caleb vestiyeri, Aria tuvaletleri kontrol ediyor.
Hanna et Caleb vérifie les vestiaires. Aria vérifiait dans les toilettes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]